Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
oohsehun: üzgünüm bu sefer çiçek almadım en azından bunları ye, biraz olsun güçlenirsin stajda başarılar tatlım
kimjuncotton: teşekkür ederim
oohsehun: nE
kimjuncotton: teşekkür ederim dedim abartılacak bi'şey yok
oohsehun: olmaz olur mu hiç balım bebeğim bana teşekkür ettin
kimjuncotton: etmezsem içim rahat etmezdi şimdiye kadar yaptıkların için, geçen hafta beni eve bıraktığın için bir de saçlarımı taradığın için teşekkürler sehun
oohsehun: ölecekmiş gibi konuşuyorsun neden böyle davranıyorsun ne oluyor
kimjuncotton: hiç hiçbişi sadece teşekkür etmek istedim ve özür dilerim sana kaba davrandım dört yıl boyunca
oohsehun: özre gerek yok, ben sinirli hallerini daha çok seviyorum sinirliyken daha güzelsin
kimjuncotton: normalken değilim yani
oohsehun: öyle mi dedim ben 😑
kimjuncotton: neyse tekrardan teşekkürler
oohsehun: neden bana karşı böylesin junmyeon hep soğuksun, sinirlisin ne zaman beni görsen sanki beni öldürmek istiyormuşsun gibi hissediyorum bir erkeğin senden hoşlanması mı seni delicesine kızdıran yoksa senden hoşlanan kişinin ben olması mı?
kimjuncotton: ben kendime karşı bile soğuğum sehun seninle ilgisi yok zayıf olursan incinirsin
oohsehun: incinmeden hayatı öğrenemezsin junmyeon böyle yaparak nereye kadar gideceksin?
kimjuncotton: nereye giderse oraya kadar tek başıma kalmam ve beni sevmemen en iyisi sehun lütfen buna bir son ver olur mu
oohsehun: böyle olmandan hoşlanmıyorum neden tek başına kalasın ki
kimjuncotton: en kısa zamanda bana aldıklarını geri ödeyeceğim merak etme ve lütfen benden uzak dur, beni sevme.
Telefonu kapattığı gibi duvara yaslanıp yere çöktü oğlan, temiz önlüğünün kirlenmesine aldırmadan oturdu. Şimdiye kadar hep yalnız olmuştu, ne arkadaşı olmuştu ne de hayatına biri girmişti. Ona böyle olmayı öğütlemişlerdi: En iyisi olmak zorundasın. Sen Kim Junmyeon'sun. Ailemizin ve soyadımızın devamını getirecek tek kişi sensin. Boş insanlarla vaktini harcama.
Junmyeon anne ve babası tarafından yazılıp çizilmiş hayatını eksiksiz oynuyordu, istedikleri her şeyi kusur olmadan yerine getirmişti. Her alanda en iyisi olmuştu. Şimdi de ülkenin en iyi üniversitesinde tıp okuyordu ancak istediği bu değildi. Çiçeklerle dolu bir bahçede günü bitirene de onlarla konuşmak ve şarkı söylemek istiyordu. Hayatının merkezine sadece çiçekleri koymak istiyordu.
Ancak iki yılı aşkın süredir çiçeklerin yerine geçmeye çalışan biri vardı: Oh Sehun.
Ne zaman olduğu bilinmez tam dört yıldır onun peşindeydi, Junmyeon'un etrafında adeta pervane misâli dönüyordu. Gözü ondan başkasını görmüyordu. Günaşırı Junmyeon'un dolabına çiçekler, tatlılar ve peluşlar bırakıyordu. Nasıl olduysa üçünü sevdiğini öğrenmişti Sehun.
"Hyung.. neden ağlıyorsun?" Kyungsoo kahverengi önlüğüyle hyungunun önüne çömelmiş bakıyordu. Junmyeon ile arkadaş olmak istiyordu ancak bir türlü duvarı geçemiyordu. "Birer kahve içelim mi, hasta olacaksın yoksa?" Junmyeon başını sallayıp oğlanın desteğiyle ayağa kalktı. Bir kahve fena olmazdı, hem Kyungsoo'yu tanıyordu, ona güvenebilirdi.
Kyungsoo telefonunu gizlice çıkarıp diğerine endişelenmemesi gerektiğini yazdı. Junmyeon ile sohbet etmeye devam etti, biraz olsun rahatladığını görmek Kyungsoo'yu da mutlu etmişti.