46.Bölüm

782 73 22
                                    

İyi okumalar❤

Demir'den

"Emre bence gitmelisin. " İlker'in sesiyle aralık duran kapıya doğru bir hışımla yürüdüm. Zaten daha önce yeltenip bir türlü dövemediğimden  içimde kalmıştı, resmen fırsat ayağıma gelmişti.

"Lan sen, hayırdır oğlum? Hayırdır lan bu kapıya elini kolunu sallayarak geliyorsun? "İlker göğsüme dayadığı elleriyle kapıyı açıp çıkmamı engellerken ben umursamadan Emre itinin yakasına uzanmaya çalışıyordum. Ellerim adeta karıncalanıp duruyordu, yumruğu yüzüne indirmek için.

"İlker'le konuşacağım. Seninle işim yok! " Ağzını yüzünü eğerek konuşmasına dişlerimi sıkarak baktım, ulan resmen gel beni döv diye kuduruyordu.

"İlker'le bir işin olamaz bundan sonra. Semtine sokağına uğrama hakkın bile yok. Defol git yoksa dayak yiye yiye merdivenlerden sürüklerim seni. "  Hala elini kapıya koymuş İlker'e bakmaya devam ediyordu. Bendeki kayış son bakışıyla koparken, İlker'i itip yakasına yapıştım. Yumruk yaptığım elim hızla çenesine indiğinde aynı anda savruluşunu izledim. Bir kaç adım sendeleyerek karşı duvara tutundu.

"Demir yapma! Bırak! " İlker'in adeta gürleyen sesiyle girdiğim sinir krizinden zorlukla çıktım. Önüme geçmiş eliyle göğsümden ittiriyordu beni. "Emre git artık, konuştuk seninle. Uzatma ne olur?" Sesinde hem korku, hem de çaresizlik vardı. İlker'in omuzuna dokunarak merdivenlere yönlendirdiği herife baktım önce, sonra da İlker'in  ona dokunan eline.

"İlker elini çek! Yalvar istersen bir de bu ite! " Gözüm dönmüştü adeta, ağzımdan çıkana filitre koyma aşamasını çoktan geçmiştim.

"Şimdi gidiyorum  sırf İlker için. " dedi imâ kokan sesiyle. İt herif, merdiven başında durmuş, kanayan dudağıyla hala utanmadan konuşmaya devam ediyordu.

"Ulan sen hala sevgilimin adını ağzına alma cesaretini nasıl gösteriyorsun lan! Yürek mi yedin oğlum sen?! "

İlker zorla Emre'yi gönderirken ben öfkeden kendimden geçmiş bir halde kapıyı yumrukluyordum. Sinirimi atamamıştım ve damarlarım öfkeden patlayacak gibi hissediyordum.

"Şerefsize bak ya, ulan bu kapıya gelmek ne demek! " Komşulardan rahatsız olduklarına dair sesler çıkmaya başladığında İlker sinirle beni iterek evin içine soktu ve büyük bir gürültüyle kapıyı kapadı.

Salonda sağa sola volta atarak söylenmeye, yumruk olan elimi havada savurmaya devam ediyordum. İlker önüme geçip çenemi sıkıca kavradığında nihayet sinirden odağını kaybetmiş bakışlarım ateş saçan gözlerinde durdu. "Banyoya git ve elini yüzünü yıka Demir! Daha olmazsa soğuk duşa gir ve kendine gel! " Çenemi sertçe savurup yanımdan geçip odasına doğru yürüdü.

Hiç düşünmeden arkasından gittim ve yatağın ucuna oturmuş titreyen ellerle şakaklarını ovalayan çocuğun önünde durdum. "Niye geldi ki bu? Derdi ne oğlum? Bitirmedin mi sen bununla İlker? Nasıl hala kapına gelir,kafayı yiyeceğim." Sözlerimin ucunun nereye dokunacağını fark edemeyecek kadar bilincim uyuşmuştu.

Yerde olan bakışları saniyesinde beni buldu. "Ne ima ediyorsun şimdi sen bana? Ne diyorsun sen ya? "

Bakışlarındaki öfke an be an hüzne dönüştüğünde kalbime giren sızıyla kendime gelir gibi oldum. Söylediğim şeylerin farkına vardığımda İlker çoktan oturduğu yataktan kalkmış yine karşıma dikilmişti. "Demir, beni sınama! Konuştuğunu bil artık! " Dolan gözleriyle karşılaştığım an, ne yapacağımı bilemez halde öylece dikilmiş ona bakıyordum. Az önceki sinirimin yerini pişmanlık almaya başlamıştı bile.

Sinir anında kendimden geçmiştim ve bana hayal kırıklığıyla bakan gözleri yüzünden kalbim sızlıyordu. Hiç düşünmeden kollarımı sırtına sarıp kendime çektim. Kurtulmak için çırpınsa da bırakmaya niyetim yoktu. "Özür dilerim, özür dilerim İlker'im. Öfkemden delirdim, yoksa senin ne suçun var?!"

Çırpınmaktan vazgeçip yanında öylece duran kollarını kaldırıp belime sardı. Başını göğsüme sokup derin derin nefesler alıp verdi. "Zaten vicdan azabı çekiyorum. Emre'yi hiç hayatıma almamalıydım. Ona da haksızlık yaptım, sana da. "dedi boğuk ve üzgün çıkan sesiyle. Saçlarını okşayıp bir öpücük kondurdum. Az önce öfkeden kuduran ben değilmişim gibi içim eziliyordu. Evet hatalıydı ama ona hiç kıyamıyordum ki. Hüzünlü çıkan sesi boğazıma yumru olup oturdu.

" Geçti hepsi, tamam. Unutalım olanları. Dışarı çıkalım." Çenesinden tutup bana bakmasını sağladım. Isırıp durduğu dudaklarını sert ve sulu öpüp, yanağını hafifçe ısırdım. "Sinemaya gidelim, kafamızı dağıtalım, ne dersin? " dedim, üzgün bakışlarına daha fazla dayanamayacaktım.

Kafasını olur der gibi salladı. "Mısır-kola da yapar mıyız? "

"Yaparız, sen ne dersen onu yaparız İlker'im. " Kollarımı yeniden sırtına sarıp boynuna gömüldüm. Kokusu zaten silinip toz olan öfkemi iyice yok ettiğinde, rahatlayarak derin bir nefes aldım.

"Özür dilerim Demir, her şey için. Emre ile seni karşı karşıya getirdiğim için. Affet beni olur mu?" Bilmiyor muydu sahiden de? Ben onu her halde, her şartta affederdim. Kalbimi söküp alsa, niye yaptın demezdim. Bunu göremiyor muydu?

"Suss, tamam. Senin tek gözyaşına dünyayı yakarım oğlum. Ne affından bahsediyorsun?"

Yanaklarını avuçlayıp alnını, içime çektiğim nefesle birlikte öptüm. "Hadi giyinelim ve çıkalım. "dedim yalancı bir kızgınlıkla. Parmak ucunda uzanıp dudaklarıma ufacık bir öpücük bıraktı. Sihirli dokunuşları, sıcak bakışları ve güzel yüzüyle kalbimi yine ve yeniden yörüngesine sokmuştu.

Diğer bölüm final canım okurlar. 🌺

Gemileri Yaktım(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin