25.Bölüm

1.3K 132 55
                                    

Selamlar. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlar olur mu? 🌺

Demir'den

Evi eşyalı tuttuğum için sadece bavulumu toplayıp gelmiştim. Yine de yeni bir yere alışmak epey zorlayacaktı beni.İlk defa mahallemin dışında bir yerde yaşayacaktım. Aslına bakılırsa ilk defa tek başıma yaşayacaktım. İçimde hem bilinmezliğin  gerginliği hem de özgürlüğün mutluluğu vardı.

Bir gün önceden temizlettiğim eve girer girmez, hemen karşımdaki kapının ardında sevdiğim adamın yaşıyor olduğunu bilmek kalbimi, ruhumu kıpır kıpır ediyordu. Sevgilisinin olması beni durdurmalı mıydı? O benim ilk ve sonsuza kadar ki tek sevgilimdi ve ben de onun için öyleydim, biliyordum. Belki de bu yüzden İlker'in başkasıyla beraber olması bana sadece bir oyundan ibaret gibi geliyordu.

Emre denen herifin kalbinde yeri olmadığına emindim. Kendini ve o zavallı çocuğu kandırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Bavulları yatak odasında bırakır bırakmaz deli gibi görmek istediğim İlker'in kapısına gidesim vardı. Kollarımın arasına alıp özlediğim kokusuyla doya doya hasret gidermek istiyordum. Bunları yapmam için biraz daha sabretmem gerektiğini biliyordum, hemen duvarların arkasında olduğunu bilmek bile şimdiden özlemime az da olsa su serpiyordu.

Aklıma gelen fikirle en klişe bahaneye sarılarak mutfaktan bir çay bardağı kaptım. Kapıya uzanıp açarken, içim içime sığmıyordu. İki adımda karşı kapının önündeydim. Ellerim titreyerek zile bastım. Yıllar sonra gözünün içine bakarak konuşacak olmak, telaş yapmam için yeterliydi.

Kapı tereddütle açıldığında İlker tüm kusursuzluğuyla karşımda duruyordu. Sabah olduğu için dağınık saçları, belinden düştü düşecek gibi duran siyah eşofmanı, üstüne geçirdiği oversize t-shirtüyle nefesimi kesti. Dakikalarca ona böyle gözlerimi kırpmadan bakabilirdim.

Bakışları beni bulduğuna onun da göz bebeklerinin titrediğine şahit olmak ağlama hissiyle sarstı kalbimi. Tuz isteme bahanesini siktir edip tepkisine aldırmadan sarılmak için öne atıldım.

Kollarım hasretle yandığım çocuğun omuzlarını bulduğunda, durdurmakta zorlandığım yaşlar istemsizce akmaya başladı. Kokusu ciğerlerimi doldururken, dört yıl nasıl İlkersiz yaşadığımı düşünüyordum. Sıcaklığı beni sardığı an sanki araya yıllar girmemiş de akşam evine uğurladığım çocukla, sabah Alanya sahilinde buluşmuşuz gibi hissediyordum.

Onun da kolları sırtıma sarılınca kendime çekip daha sıkı sardım bedenini. Nefsi nefesime karışıyor, parmakları ufak ufak varla yok arası tereddütle sırtımda geziniyordu. Keşke bu anda kalabilsek dedim içinden. Kokusu benden hiç gitmese.

"Demir! "Adımı seslenişi kulağıma eski bir şarkı gibi dolarken ellerim saçlarını buldu. " Bu, bu doğru değil. " Sesi melodik bir fısıltı gibiydi. Özlem kalbimi öyle doldurmuştu ki, doğru yanlış yoktu benim için. Tek bir gerçek kalmıştı geriye o da; İlker'i koşulsuz sevdiğimdi.

" Şşş konuşma şimdi. Biraz daha kalalım ne olur? Çok özledim. Dört yıl geçti İlker, ne olur? " Yalvaran ve ağladığımı belli eden sesimle elleri enseme çıktı. Küçük saç tutamlarımı usulca okşuyordu. Kollarında mayıştığımı dört yıldır huzursuz uykularıma deva olacağını biliyor olduğum gerçeği kalbimi eziyordu.

Ne kadar öylece kaldık emin değildim. Ayrıldığımızda ikimizin de gözleri kızarmış, ellerimiz titriyordu...

Gemileri Yaktım(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin