40. Bölüm

1.1K 111 46
                                    

İyi okumalar

Demir'den

"Negro oğlum, seni yalnız mı bıraktı baban? "

Eve girdiğimiz andan itibaren İlker'in, ayağına dolanan adının Negro olduğunu öğrendiğim köpeğini sevişini izliyordum. Geçen gelişimde evde olmadığına emindim.

"Demir sen salona geç, ben Negro'nun ilacını verip geliyorum. "

Tedirgin, garip bir ruh halinde salondaki koltuklardan birine attım kendimi. Yorgun ve mutsuz hissediyordum. Bu akşam İlker'i kapıda görünce kırılan ve yok olan ümidim yeniden canlanmıştı. İstesem de ona kırgın ve kızgın kalamıyordum ama diğer taraftan da onun bu birden bire değişen tavrı beni huzursuz ediyordu.

Ne olmuştu da aniden Ali'nin evine gelecek kadar değişmiş, aylardır konuşup halledelim isteğimi birden kendisi dile getirmişti? Salonun kapısından girdiği an bir kaç adımla yanıma gelip oturdu. Ayaklarını çekip tamamen bana döndüğünde ben evin boş duvarlarını izliyordum. Gözlerine bakmaya ne cesaretim  vardı, ne de halim.

"Negro hastaydı epeydir, klinikteydi. Dün aldım, biraz huysuz o yüzden. " Kafa sallayıp bakışlarımı diktiğim duvardan ayırmadım.

"Bakmayacak mısın bana Demir? Konuşmak için geldik buraya. Artık konuşalım bitsin bu şey! "

"Şey? Şey derken İlker? "

"İşte aramızdaki dört yıldır aşamadığımız bu travma, olay, durum.. Ne dersen işte! Artık huzur istiyorum Demir. "

"Huzurlu değil miydin zaten? Neden şimdi? Ne oldu birden? Özgür bıraktım deyince mi aklın başına geldi? " İster istemez sitemli ve kırgın çıkan sesim,  kalbimdeki her şeyi saçmak istiyordu ortaya. Değişen neydi öğrenmek hakkımdı!

"Değildim, duymak istediğin bu muydu Demir? Değildim ulan! Nasıl olacaktım huzurlu? Mahallemi ağlayarak terkettim, çocukluğumdan beri sevdiğim, onun için öleceğim adamı takım elbiseler içinde, elinde çiçekle nişanına giderken gördüm ben. Huzur mu? Huzur bana dört yıldır uğramadı Demir! "

Çatlayarak çıkan hırçın sesi kulaklarıma dolarken bende ki tüm ipler kopmuştu. Sürekli hırpalanan olmaktan sıkılmıştım artık. "Bağırma bana! Yeter artık usandım! Suçlu olmaktan, hor görülmekten, mücadele etmekten YO-RUL-DUM! O takım elbise o yüzük, hepsi bana sadece ölümü hatırlatıyor. Boğazıma zorla geçirilmiş idam halatı. Bunları gören sen ama yaşayan bendim İlker! Güle oynaya gittim sanki o eve! Sus artık! "

Boğazıma gelip bir yumru gibi oturmuştu göz yaşım. Akıtamıyordum da zehrimi. Dolup duruyordu gözüme yaşlar ama akmıyordu, akamıyordu. Sanki taş vardı kursağımda ve aşağıya inmiyordu, nefes de aldırmıyordu.

Ayağa kalkıp salonda volta atıyordum. Biraz olsun sakinleşip, sağlıklı konuşmak istedim ama duygularım günlerdir öyle yoğundu ki, sesim bile benden bağımsız sitemle ve öfkeyle gürlüyordu.

Sinirden kuruyan dudaklarımı yalayıp devam ettim."Dört sene sensiz nefes alamadım ben, geldin yüzüme bakmadın. Gittin Emre denen o şerefsizle sevgili oldun gözlerimin önünde. Ben de insanım ulan! Hadi ailem acımadı, dedim ki sevdiğim adam acır anlar. O da olmadı! "

"Ayrıldım Emre'den. Sevgili değildik bile. Sadece deneme-"

"Alma ağzına şu herifi! Sikerim denemenizi de! " Sanki günlerdir üzerime çöken sakinlik İlker'in tek lafıyla alev almıştı. Göğsüme vurup acımı dindirmek istedim. Hızlı vurduğumu bile fark etmemiştim, ta ki İlker elleriyle elimi sarıp beni durduruna kadar. "Yapma, kendine zarar verme Demir, ne olur? " Gözlerinden yanaklarına doğru ardı ardına inen yaşlara baktım. Onun tek göz yaşına dünyayı yakardım ben. Ellerini avuçlayıp öptüm, hemen sonra yanaklarından akan yaşları sildim. Ben sildikçe yenisi geliyordu.

"Şşşşt, tamam ağlama! " Dedim alnına düşen saçlarını geriye tararken. "İyiyim ben, geçti." Boynundan kavrayıp göğsüme yasladığımda yıllar sonra ruhum huzur bulmuş gibiydi. Kollarımı sırtına sarıp koltuğa oturdum ve beklemeden hala göz yaşı akıtan çocuğu kucağıma çektim. Önce kafasını kaldırıp baksa da itiraz etmeden göğsüme yaslanmaya devam etti. Kesik ve sık nefeslerinin düzene girmesi için bir süre ikimiz de tek kelime etmeden öylece oturduk. Ellerim sırtında ufak ufak gezinirken bu sessizliğe ihtiyacım olduğunu yeni fark ediyordum. İlker kollarımdaydı, nefesi boynuma çarpıyordu ve ben sükunete erdiğimi hissediyordum.

Bir kaç dakika sonra Negro ayaklarımızın altında dolanmaya ve havlamaya başladığında İlker şişmiş gözleriyle kafasını kaldırıp bana baktı. Uzanıp gözlerinin üzerinden öptüm ve bir süre alnım alnına yaslı öylece durdum. Nefesi dudaklarıma çarparken öpmemek için mücadele veriyordum. Konuşulacak çok konu vardı ama ikimiz için de bu gecelik yetmiş gibiydi.


Gemileri Yaktım(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin