35.Bölüm

1.1K 115 39
                                    

İyi okumalar😘

İlker'den

Kolumdaki saate göre tam tamına üç saattir bir  parkta oturmuş kırık salıncağa bakıyordum. Kafamdaki düşünceler, anılar, Demir hepsi beni bulunduğum zamandan koparmış geçmişe, acılara, belki biraz da güzel günlere savurmuştu. Evet tam anlamıyla savrulmuş bir haldeydim. Zihnim onlarca parçaya bölünmüş, hepsi beni farklı bir tarafa çekiştiriyordu.

En acı vereni ise Demir ve anılardı. Sürekli kaçtığım, kaçtığım için de düşünmemeye çalıştığım her şey bir anda bilinç altımın bir ironisi gibi saatlerdir hücum etmiş, aklımın her kılcalını işgal etmişti.

Sonunda kendimi toparlamaya karar verdim ve ağır ağır eve doğru yürümeye başladım. Telefonumdaki onlarca çağrı ve mesaj Emre'nin endişelendiğini söylüyordu. Haksızlık ettiğimi biliyordum ama şu an düşündüğüm son insan Emre'ydi.

Aklımda sadece Demir vardı. Kendi hayatından vazgeçmek istediğini öğrenmek alt üst etmişti beni. Bu bilgiyle koşup kollarına sarılacak değildim, evet ben hiç ölümü düşünmemiştim ama en az Demir kadar da yaralıydım. İki yaralı birbirine iyi gelebilir miydi?

Zili çaldığımda iki kapıda aynı anda açıldı. Sağımda Demir solumda Emre durmuş bana bakıyordu. Hayatımın fotoğrafını çeksem sanırım en uygun an bu an olurdu.

Demir'e döndüğümde ayakkabısını giymek için eğildiğini gördüm. Harika zamanlama! Kafasını kaldırıp bana baktığında üzgün bakışlarıyla karşılaşmak yeni değildi ama etkisi çok yeniydi. Artık kızgınlığımın yerini bambaşka duygular almıştı. Bakışmamızı Emre'nin kolumdan tutup beni içeriye doğru çekmesi bozduğunda Demir'in kaşlarını çatıp çenesini kastığını son anda fark ettim. Ağzını açıp bir şeyler diyecekken Emre'nin kolunu yakalayıp içeri çekmeye çalıştım zira daha fazlasını bugünlük kaldıramayacağımı biliyordum.

"Yavaş ol hemşerim, kolundan niye hayvan gibi çekiştiriyorsun? " İşte engel olmam gereken bu yakıcı kıvılcım ve kapıyı kapamaya fırsat bulamadan Demir'in dudaklarından çıkıp çoktan Emre'nin kulaklarına doğru yol almıştı bile.

"Doğru konuş, sana ne ulan benim sevgilime nasıl davrandığımdan! " Sabahki patlamaya hazır bombanın fitili çekilmişti ve benim enerjim yerlerdeydi. Onları durdurmak için gücüm kalmamıştı. Buna rağmen Emre'yi hızla içeri çektim ve kapıyı kilitledim. Aklım Demir'de kalsa da önce Emre'nin sinirini halletmeliydim.

"Sakin olsana sen bi'! Ne bu agresiflik Emre? Ne oluyor ya! "

"Ne mi oluyor? Eski ama bir türlü eskimeyen sevgilin tam karşına taşınıyor ve ben bunu senden değil de, evinde herifi bulunca öğreniyorum. Üstüne bana atar gider yapıyor, ayar veriyor? Sence İlker? Sence sinirlenmem çok mu anormal? "

"Emre bunların hepsi benim dışımda gerçekleşti! Sanki ben ayarlamışım gibi beni suçlayamazsın. Sabah ki olay ise bambaşka. " Gerisini getiremeden sustum. Dün geceyi izah edecek takatim yoktu. Beynim çatlayacak gibiydi artık. Şu an istediğim son şey Emre'ye hesap vermekti.

"İlker sen ne yaptığını bildiğinden emin misin? Tamam bunları göze aldım ama bu mudur yani? Adam bana gelip posta koyuyor ya, bunu sindirmem mümkün değil! "

"Sindirme o zaman tamam mı, sindirme! " Beynimdeki ağrı özgürlüğünü ilan etmişti artık, şakaklarımdan başlayıp omuruma doğru gittikçe artan ağrıya katlanamıyordum. Salonun kapısını sertçe kapayıp odama yürüdüm. Ne Emre'yi ne Demir'i mümkünse ne de kendimi duymak ve görmek istemiyordum. Her şey bugün için fazlasıyla ağırdı.

Dış kapının açılıp kapanma sesi geldiğinde evde yalnız kaldığımı anlamıştım. Yatağa iyice gömüldüm ve yorganı başıma kadar çektim. Belki boğularak ölmeyi deneyebilirdim.

Cebimde unuttuğum telefon titremeye başladığında yine mi, yeter artık diyerek öfkeyle ellerim cebimi buldu. Ekranda Demir'in ismini görünce az önceki sinir yerini hüzne bıraktı.

Demir:  Özür dilerim. Gerizekalı herifin tekiyim ben!

Demir: Bana hiç gelmeyeceksin değil mi? Boş yere bekliyorum.

Demir: Ama işte ben de buyum be oğlum! Sensiz nasıl yaşanır hiç bilemedim, öğrenemedim. Öğrenmek de istemedim çünkü eninde sonunda biz yine birbirimizin oluruz, bir şekilde yol bulup yine biz oluruz sandım. Kendi içimdeki aşka öyle odaklıydım ki sandım ki sen de böyle seviyorsun İlker.

Demir yazıyor...

Demir: Ama görüyorum ki sen benden çoktan vazgeçmişsin. Bunu yazmak öyle zor ki, sanki bir uçurumdan kendimi aşağıya atıyor gibi hissediyorum. Bomboş ve amaçsız gibiyim. Yıllardır tek amacım vardı ve sen o amacı ellerinle bitirdin. Kızmam lazım sana belki ama kızamıyorum da. Demek ki tek hatamla geri dönülmez olmuş her şey.

Demir: Geç farkettiğim için özür dilerim İlker'im

Demir: Yine de sana yaşattığım her şey için beni affet. Seni seviyorum. Bu hiç değişmeyecek bunu da bil.

Demir: Ve seni içim titreyerek özgür bırakıyorum.

Gemileri Yaktım(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin