Gözlerindeki Ölü

143 90 31
                                    

 Selamlar sevgili okurlarım. Besmelenizi çekmenizi ve nefes alarak okumanızı tavsiye ederim.

İyi okumalar.

Bölüm 26;

"Gözler yalan söylemez..."  Derlerdi her zaman. Bilmezlerdi ki sevdiğine kıyamayanın gözleri de yalan söylerdi.

Gözler yalancı değildi.

Gözler, kıyamazdı sevdiğine...

Kıyamadığı kişiye ölü olsa bile şen görünürdü.

Yarasını saklamıştı benden...Oysa ben yaralarını sarmaya söz vermiştim. 

Kıyamadığını söylemişti bana...Oysa kendine kıymıştı.

Oysalar ile geçiyordu hayatımız. Fark ediyorum da, beni sevdiğini bilmemi söylemişti...Oysa bana... hiç seni seviyorum dememişti. 

Suskunluğuyla söylemeye çalışıyordu belki... 

Ancak bilmez mi ?Herkes bilir ama susar, kulakları sağır eder bu sessizlik...

Bilmez mi? Bu küçük kız çocuğunun duymaya da ihtiyacı var...Gerçi nerden bilebilir ki... 

Sevilmeyen birinden, sevmeyi bilmesini bekleyemeyiz...

Gözlerimdeki yaşlar benden bağımsız süzülmeye başlamıştı yanaklarımdan. Ben kıymamıştım ki onlara...Ben... onu gördüğümü bile hatırlamıyordum. 

Gözümün önünde birden küçük bir çocuk beliriyor. Kısık , fısıltıya benzer bir sesle konuşup hemen kayboluyordu. 

Göğsüme saplanan veca ile sürekli nefesim kesiliyor. Tekrar tekrar gözlerimden yaşlar firar ediyordu. Boynumu yukarı kaldırıp nefes almaya çalışsam da nafileydi.  Aiden öylece yere  bakarken bense ciğerlerimde tükenen oksijenin yokluğuyla savaşıyordum. Dizlerimin  titrediğini fark ediyordum her geçen saniye. Parmak uçlarım uyuşuyor ve giderek daha da üşüyordum. Nefes alamıyordum. Boğulacak gibi hissediyordum her geçen saniye...parmaklarımın boğazıma dolandığını fark ettiğimde hırıltıyla karışık bir soluk firar etmişti dudaklarımdan.

Gözlerim yanıyor, adeta ölüyordum.

Şuan yaşadığım şeyin adı neydi bilmiyorum. Ölüm düşüncesi heybetli bir kaplan gibi zihnime saldırdığında, nefes alamadığım her saniye ölüme biraz daha yaklaştığımı hissediyordum. 

Gözlerimin önünde Parlak, yeşil gözler belirdiğinde nefesimin tamamıyla kesildiğini hissetmiştim. Bu sefer korkuyla değil telaşla bakıyordu yeşiller. "İyi misin Ay ışığım?" diye sordu panikle.

İki elimle alacaklı gibi sarıldığım boğazımı sıkarken anlatmaya çalışmıştım Öldüğümü . Kesinlikle ölüyordum. Artık hiç nefes alamıyordum ve her saniye ölümün beni kucaklıyor oluşunu hissediyordum.

"Nefes al Ay ışığım..."dedi titreyen bir sesle. Oturduğu yerden bir anda kalkıp yanıma koşmuştu. Önümde sabitlemişti adımlarını. Bir, belki iki adım uzağımdaydı. Ama...Uzaktı yine.

Uzak duruyordu benden... Yine kaçıyordu.

Korkmasına gerek yoktu ki, oda zaten karanlıktı hem...Görmüştüm yaralarını.

 Öylece bakıyordu gözlerime. Onu ilk defa bu kadar çaresiz görüyordum. Gözleri dolmuştu yine. "Nefes al..." dedi tekrardan sakinleştirmek istercesine. Sakindi sesi ama içten içe korktuğunu biliyordum ben.

Konuşamıyor, hareket edemiyordum. Islak gözlerim yeşillerinde Takılı kalmışken aralık dudaklarımdan inleme şeklinde kesik nefesler dökülüyordu.

Karanlık DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin