Sönen Işıklar ve Kaybolan Hayatlar

113 23 132
                                    

Yepyeni bir kurguyla karşınızdayım. Yolun en başındayken bana destek olmanızı bekliyorum. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin. Size önemsiz gelen bu detaylar, biz yazanlar için çok kıymetli. Keyifli okumalar ve bolca yorumlar dilerimmm:))))

Neoni- Darksıde


"Korku dolu çığlıkları dolduran her bir an tanrının imzasıydı. İmzalar kaderimizi doldururken çığlıklar kulaklarımızı kanatır, gözlerimiz kalbimize ihanet ederdi."


Puslu havanın soğuk ürpertisi tenimi dağlarken içime, içimdeki ateşi söndürmeyecek bir nefes çektim. Karanlık tüm ihtişamıyla geceyi kaplarken yıldızlar yerlerine geçmiş, geceye nöbet tutmaya başlamıştı. Üstümdeki kabanı biraz daha çekiştirerek göğsümü örten gömleği kapatmaya çalıştım. Rüzgar, bu gece düşmandı. Sarı saçlarım, rüzgarla ahenkli bir dansa kalkmışken gözlerim biraz ilerimdeki olay yerindeydi. Beynim zorlu bir platformda olanları çözmek istercesine çabalarken içimden bir ses buradan uzaklaşmam için beni dürtüklüyordu fakat ben onun çağrısını dinlemekten çok uzaktım...

İnsanın en büyük zenginliği ve en büyük zararı olan merak duygusu gitmemi engellerken evime çarptı koyu yeşil gözlerim. Oturduğum muhitteki beklenmeyen intihar vakası tüm oturanları ayaklandırmış, gökyüzünün azımsadığı ışıklar evlerden yayılan ışıklarla görünürlüğü arttırmıştı. Evimin hemen çaprazında gerçekleşen olaydan dolayı iş çıkışı evime girmeden önce olay yeri incelemenin sardığı alan dışında durup en önden kan donduran olay mahalini izliyordum.

Esen rüzgarın tüylerimi dikenleştirdiği o anda buna sebep olanın sadece rüzgardan kaynaklanmadığını gözlerimin gördüklerini anlamlandırdığı o saniyede fark edebilmiştim. Yan apartmanın giriş kapısından çıkan ceset torbasından hala akmaya devam eden kanın takibinde ceset torbasının duruşundan içinde çok da fazla kemik olmadığı belli oluyordu ve bu insani duygulara sahip olan bir varlığın tüylerinin ürperip midesinin kıvranması için geçerli bir nedendi.

"Ne olmuş? Nasıl olmuş?" yandaki yetmiş küsür yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim amcanın  sesinin kuru kalabalıktan kulağıma ulaşmasıyla sıkkın bir nefes alıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Cevap verecek kadar bilgiye yetkin değildim. Bilmediğim şeyler hakkında biliyormuşçasına ahkam kesmekte huyum değildi. Konuşmamayı tercih ederdim böyle durumlarda.

"Apartmanın üçüncü katında oturan yirmi iki yaşında genç bir çocuk varmış. Evin penceresinden çıkan dumanla komşular yangın var sanıp itfaiyeyi aramışlar. Akşam vakti, evde kimse yok sanıp eve girmişler ki  ne  görsünler, duman cesetten çıkıyor. Çocuk bildiğin kendini yakmış!" yanımdaki orta yaşlı kadının sanki heyecanlı bir filmin fragmanını anlatıyormuşçasına polis memurlarının fısıldayışlarından kopardıklarını tüm meraklılara yaymasıyla gözlerim ambulansın kapanan kapılarına kitlendi. Genç bir çocuk varmış... bu genç çocuk neden kendini yakmıştı ki?

Yanmış bir bedenin kemikleri hemen yok olur muydu?

"Her başımı çevirdiğimde seni görmek artık bir rutinim oldu dedektif." omzumda hissettiğim dokunuşla aynı anda kulağıma ulaşan tanıdık ses bedenimi gevşetirken gözlerimi de uzaklaşmaya başlayan ambulanstan çekmeme sebep oldu. Gölgesi, gölgemin yanında inzivaya çekildiğinde bedeninin tam yanımda olduğu bilinciyle dönüp ona bakmadım. İlgim dumanların çıktığı penceredeydi.

"Alışkanlık olmak hoşuma gitmedi Ester..." dedim ve yeşil gözlerimi onun kahvelerine çevirdim. Gözleri üzerimdeyken "Bu hoşnutsuzluğumu gidermek için beni neden olay mahaline götürmüyorsun?" diye devam ettim konuşmama. Dedektif olarak bir çok yetkisi vardı, tabii bir sivili özellikle de araştırmaya meraklı bir sivili olay mahaline sokmak yetkileri içinde değildi ama bunun aramızda bir sır olarak kalabileceğini ikimizde adlarımız kadar iyi biliyorduk. İsteğim, karizmatik yüzünde bulunduğumuz yere uygun olmayacak şekilde bir gülümseme yarattığında olumsuz cevap vereceğini hissetmiştim. İki elini de pantolonunun cebine koyarken gizemli şekilde etrafına bakındı.

SAÎR (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin