Kral lucas ile yaptığımız o ürkütücü konuşmanın üzerinden 1 hafta geçmişti . 1 haftadır kimse olay hakkında hiç konuşmamış hatta sanki hiç böyle bir konuşma olmamış gibi davranıyorlardı. Ama biliyordum ki en azından Askle en az benim kadar şaşkındı , birkaç kez benle konuşmaya çalışmıştı lakin o kendini beğenmiş nişanlısı sürekli araya girip onu yanımdan götürüyordu. O kadını hiç sevmemiştim gerçi onunda bana bayıldığı söylenemezdi.
Ben düşünceler selinde sürüklenirken bir anda yüksek bir ses geldi -ne sesi olduğunu anlayamadım çünkü ses kulaklarımı mahvederken bunu düşünecek zamanım kalmamıştı- ben daha ne olduğunu anlayamamışken herkes telaşla büyük salona gidiyordu . Bunun üzerine bende hiç sorgulamadan peşlerinden gittim . Kral endişeyle insanları inceliyordu gözleri beni bulduğunda birine işaret yaptı , sonradan fark ettim ki bu kişi Askleydi . Askle beni kolumdan hafifçe tuttu ve daha önce hiç bilmediğim mahzene benzeyen bir yere götürdü .
-Morrì , şimdi sana olanları kısaca anlatacağım ve sende hiç sözümü kesmeden beni dinleyeceksin anlaşıldı mı . Dedi Askle. Bunun üzerine bende şüpheyle kafamı salladım
- pekala anlatıyorum, hani senin peşinde birileri vardı ya işte onlar şuanda senin burada olduğunu biliyorlar fakat içeri girecek cesaretleri elbette yoktu. Bu nedenle bir adam gönderdiler ve seni onlara teslim etmemizi aksi taktirde savaş başlatacaklarını söylediler. Bizde tekliflerini reddettik ve savaş başladı yandaşlarımız yakında burada olacaklar ve savaşı kazanacağız şüphen olmasın fakat senden tek istediğimiz buradan çıkmaman anlaşıldı mı? Dedi ve daha bir şey dememe fırsat vermeden anlımdan öpüp gitti .(Buradan sonraki olayları normal olarak Morrì göremeyeceği için kalan kısmını Asklenin ağzından yazacağım)
-ASKLE'DEN -
Morrì'ye hissettirmemeye çalışsamda savaşı kaybetme ihtimalimiz gerçektende vardı. Fakat onu korumam gerekiyordu şu saçma lanet için değil ona değer verdiğim için zorundaydım buna . Laneti öğrendiğimde babama sinirlenmiştim çünkü beni Morrì ' nin köyüne onun gönderdiğini ve Morrì'yi korumasının tek nedeninin aslında kendini korumak olduğunu çok iyi biliyordum.
Merdivenleri hızlıca çıktım ve odamın olduğu koridora yöneldim odama ulaştığımda uzun zamandır sakladığım evrendeki en kaliteli madenlerle en iyi ustalar tarafından dövülmüş zırhıma şöyle bir baktım ve hızlıca üzerime geçirdim. Zırh gerçekten ağırdı fakat ben bunu giymek için yaratılmıştım ve yeterince güçlüydüm. Aynada son kez kendime baktım ve kılıcımıda elime alıp büyük salona gittim . Babam beni şöyle bir süzdükten sonra gözü kılıcıma takıldı ve onu elimden aldı sonra "bu gereksiz kılıçtan daha iyilerine ihtiyacın var senin." Dedi ve elime inanılmaz keskin ve ihtişamlı görünen bir kılıç verdi . Detaylarında yeşil zümrütler ve elmaslar vardı . Ayrıca kesinlikle benim kılıcımdan daha ağırdı . Babam bu halimi görünce gülümsedi ve omzumu okşadı .
Kapıdan çıktığımızda hayli kalabalık bir ordumuz olduğunu gördüm fakat düşmanıda küçümsememek gerek bizim kadar olmasada kalabalıklardı ve onların bir artısı vardı ELFLER. Elfler asırlardır yasayan en güçlü ırklardan biriydi ama yinede kalabalık olmamız onların gücünü örtebilirdi.
Herkes yerini aldığı sırada babam karşıya bir adam gönderdi elinde bir parşömenle . Sanıyorum ki parşömende uzlaşmaya dayalı bir metin vardı lakin düşman bunu reddetti hemde en ağır şekilde gönderdiğimiz adamın başını anında keserek. Bu açık bir biçimde savaşı başlatan bir unsur olmuştu herkes bir anda bağırarak düşmana doğru koşmaya başlamıştı düşmanda bize. Bana doğru gelen bir adamın kalbine kılıcımı sapladım ardından diğerinin ve diğerinin ... Hiç usanmadan saymıştım şimdiden 15 adamı öldürmüştüm . Fakat o sırada bir başka adamın -ki bu adam bir elfti - babama doğru koşturduğunu gördüm . Bunun üzerine tüm hızımla oraya ulaştım ve o can havliyle elfin kafasını kestim . Şaşkınlık içerisindeydim çünkü ilk defa bir elf öldürmüştüm . Savaşın sonlarına doğru sayımız gitgide azalmıştı . Tam o sırada bir şey oldu ve savaşı kazandık . Ne mi oldu ?
Anna yani nişanlım kollarında Morrì ile çıkageldi ve Anna'nın elinde tuttuğu bir hançer vardı. Morrì sinirli ama ürkek bir tavır takınmıştı. Ve ben bu olan olayı görünce o şok ile öylece kalakalmıştım . Sadece ben olsam iyi fakat savaştaki herkes ama herkes durmuş Anna ve Morrì'ye bakıyordu . Anna sinsice güldü ve
-ne oldu Askle kötü görünüyorsun yoksa değerli Banshee 'ne zarar gelcek diye mi korkuyorsun.dedi ve yine güldü
-Anna ne yapıyorsun , demek sende karanlık taraftaydın ha . Ama merak etme eğer Morrì'ye herhangi bir şey olursa işte o zaman seni o karanlığa kendi ellerimle gömerim . DedimBunu dememle Anna morrì'nin kolunu derince kesti ve Morrì hakkı sayılır bir çığlık attı ardından gözleri o karanlık günde olduğu gibi bembeyaz oldu teni soldu ve Annayı sertçe itti ve yere düşürdü. Karanlık bir sesle Anna'ya "senle sonra ilgileneceğim ."dedi. Ve düşmanın ordusuna yaklaştı bir elfi eliyle yaptığı hareket eşliğinde tüm kemiklerini kırarak öldürdü ve "öldürün."Diye komut verdi. Herkes , bende dahil olmak üzere dediğini yapmaya başladık fakat Morrì ' nin gücünü gören düşman kısa sürede kaçmak zorunda kaldı . Tabi Anna'da .