Yine bir ilkbahar sabahında altın şelale ormanında en sevdiğim meşe ağacının altında oturmuş bir ceylanın resmini sesiz ve yavaş bir üslupla çizmeye çalışıyordum ta ki o malum olay olana kadar ... Bir anda durup dururken öyle bir Çığlık attım ki tüm kuşlar ağaçlardan uçtu ve kelimenin gerçek anlamıyla orman sallandı . Bu olay yaklaşık 17 yaşımdan beri her gün bıkmadan ve usanmadan tekrar ediyordu bu nedenle artık olay karşısında tepki vermiyor sıradan bir olaymışcasına davranıyordum . Ama bu farklıydı bu defaki çığlığımdan ben bile etkilenmiştim ve bu beni korkutmuştu . İçgüdülerimden yola çıkararak elimdeki çizim defterini bir kenara bıraktım ve oturduğum meşenin az ilerisindeki patikayı takip etmeye başladım neden bunu yaptığımı bilmiyorum ama sanki bir şey beni mıknatısla çekiyormuş gibi hissediyordum. Az ilerde küçük bir kulübe vardı hiç sorgulamadan kulübeye doğru yol aldım ve usulca kapıyı çaldım ama en ufak bi kıpırtı yada sese rastlamayınca evin boş olduğu izlenimine kapıldım. Ve kapıyı yavaşça ittim gerçektende kapı açıktı ve Buda fikirlerimi doğrulamaya yeterde artardı . İçeriye girdiğimdeyse gördüğüm şey beni oldukça şaşırtmıştı gayet toplu ,temiz ve zengin görünümlü bir evdi fakat dışardan bakan bir kişinin içinin böyle olacağını tahmin ettiğini pek sanmıyorum.bulunduğum noktanın az ilerisinde bir oda vardı oraya doğru Yürüdüm ve kapalı kapıyı açmak için büyük babamdan öğrendiğim küçük ama işe yara o metodu uyguladım ve kapı açıldı ama içeride gördüklerimden sonra hakikatli bir Çığlık daha attım ama bu seferki korkumdan olsagerek... siyah parlak Saçları ,dolgun kırmızı dudakları beyaz teni ve o kusursuz fiziğiyle yatan bir genç adam ayaklarımın hemen önünde yatıyordu (kanlar içinde ) . Olabildiğince hızlı bir biçimde yere çömeldim ve nabzını yokladım ama o kadar heyecanlanmıştım ki elim ayağıma dolandığını için nabzını hissedemedim . Bu nedenle kendimi toplamak ve rahatlamak için bir Çığlık daha attım ve evet bu metod gayet işe yaramıştı artık daha sakindim . Önümde yatan adamın nabzını tekrar yokladım ve evet o iyiydi. Olabildiğince hızlı bir Biçimde hareket ederek kulubeden çıktım ve Yaşadığım küçük Köye doğru yol aldım. Köye vardığımda herkesin olanlardan habersiz olduğu yeterince belli oluyordu . Ama şuan bunları düşüncek vaktimde yoktu aslında bu nedenle hemen Köyümüzün hekim kadınına ulaştım ve Olanları anlattım o da yanına iki genç adam alarak benimle birlikte malum kulübeye doğru yol Aldı . Içeri girdiğimizde adam yarı uyanmış vaziyette yerde duruyordu .hekim kadın hemen ayak Üstü kontrollerini yaptı ve Yanındaki iki adama yerdeki yaralıyı kaldırmalarını emretti . Iki adam onu sırtlayıp Köye doğru yol aldılar. Köye vardığımızda adamı hekim kadının kulübesine götürdüler ben tam içeri girecekken hekim kadın giremeyeceğimi ve yalnız çalışması gerektiğini söyledi . Bende her ne kadar isteksiz olsamda mecbur olduğumu bildiğim için hekim kadının sözünü dinledim ve kapının hemen Yanındaki fıçıya oturarak tedavinin bitmesini bekledim. Yaklaşık 1 saat sonra hekim kadın genç Adamı görebileceğimi söyledi ve bende bunun üstüne hiç vakit kaybetmeden içeri girdim genç yarı baygın vaziyette rahat görünümlü yatakta uzanıyordu . Fakat beni gördüğüne hiç memnun olmamış olsa gerek hemen yerinden kalktı ve kendini odanın en köşe ve tenha yerine sürükledi. Ben daha ne olduğunu anlayamamışken bana bağırarak " Banshee ,sen bir Banshee 'sin git burdan lütfen bana zarar verme. " dedi . Bunun üstüne ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette kendimi dışarı attım fakat içerde geçen kısa ve "Heyecanlı" konuşmadan Aklımda kalan ve dikkatimi çeken bir şey vardı "Banshee" de neydi?