Sıcak bir ışıltı eşliğinde esen rüzgar uyanmama neden olmuştu. Hafifçe yerimden doğruldum ve temiz havayı içime çektim o sırada burnuma kızarmış et kokusu geldi , bunun beraberinde midem de guruldamaya başlayınca acıktığımı farkına vardım. Ee tabi haliyle acıkma dürtüsü beni kokunun nereden geldiğine bakmam için zorluyordu. O anda gördüm ki askle büyük bir ateş yakmış ve bir çeşit et pişiriyor. Bunu görünce yüzüme bir gülümseme yerleşti çünkü gerçekten acıkmıştım . Hızlı adımlarla askleye -daha doğrusu ete- gidiyordum , öyle heyecanlı bir biçimde geldiğimi görünce onunda yüzüne bir gülümseme yerleşti. Birkaç dakika sonra et piştiğinde kendi payımızı almış dikkatle eti yiyorduk. Artık karnımızın doyduğunu fark ettiğimizde haritayı çıkarttık ve saraya ne kadar mesafe olduğunu kontrol ettik ardından eşyalarımızı at arabasına yükleyip yola koyulduk . Birkaç kilometre sonra karşımıza yaklaşık bir düzine kadar atlı süvari çıktı . Korkuyla askle ' nin suratına bakıyordum , lakin askle gayet sakin görünüyordu sanki onları tanıyormuşçasına bir rahatlık vardı yüzünde . Tam ne olduğunu soracaktım ki süvarilerden biri :
- Yüce prensimiz Asklepios , muhteşem Kral Lucas sizi saraya güvenli bir biçimde götürmemiz için bizi gönderdiler efendim.
Askle hafif bir gülümseme eşliğinde "teşekkürler asker bizde saraya gitmek için uğraşıyorduk isabet oldu . " dedikten sonra at arabasından indi ve benim tarafıma doğru geldi , ardından elini bana doğru uzattı , bende elinden tutunarak aşağı indim ve sorgulayıcı gözlerle ona bakmaya devam ettim . Fakat merakım uzun sürmedi az ileride mükemmel bir at arabası duruyordu . Kısaca arabadan inmiştik çünkü daha iyisine binecektik.sonunda at arabasına ulaştık ve içine girdik . İçerisi cidden geniş ve konforluydu . Ayrıca atları biz yönetmiyorduk başka bir adam en öne oturmuş ustalaşmış bir biçimde arabayı yönetiyordu.Yol beklediğimden daha kısa sürmüştü yada belkide bana öyle gelmişti . Saraya geldiğimiz söylendiğinde havanın karardığını farkına vardım ve arabadan aşağı indim . Gözlerim kocaman olmuştu saray gerçekten büyüleyiciydi , onu geçtim aynı zamanda da devasaydı . Önünde ise kocaman bir bahçe vardı rengarenk bir biçimde bizi karşılıyordu adeta. Ben sarayın büyüsüne kapılmışken askle elimden tuttu ve beni beraberinde sürükledi fakat ben bunu ancak sarayın kapısına geldiğimizde fark etmiştim . Girişte bizi hizmetkarlar ağırladı , herkes askleyi görünce resmen yerlere kadar eğildi . Askle de nazikçe onları selamladıktan sonra "misafirimiz için en gözde odayı hazırlayın ve temiz eşyalar getirin ." Dedi . Hizmetkarlar hızlıca yanımızdan ayrılıp odamı hazırlamaya koyuldular .
- Önce yıkanıp temiz giysilerimizi giyinelim biraz dinlendikten sonrada babamın huzuruna çıkacağız . Tamam mı ? Dedi askle
Bende onaylarcasına başımı salladım . Askle bana odama kadar eşlik ettikten sonra hemen yan odaya girdi ve kapısını kapattı . Odam gerçektende kocamandı , ayrıca içinde birde banyo vardı . Önce banyoya girmek üzere kıyafetlerimi çıkradım ve hemen banyonun ortasındaki büyük küvete attım kendimi. Anlaşılan o ki küvet ben gelmeden kısa süre önce hazırlanmıştı çünkü su hala sıcaktı. Yaklaşık yarım saat sıcak suyun keyfini çıkardıktan sonra kenardaki krem rengi havluya sarındım ve banyodan çıktım . Kendimi çok huzurlu hissediyordum. Sonrasında kiraz ağacından yapılmış olduğunu tahmin ettiğim dolabı açtım ve içerisindeki elbiseleri inceledim . Elbiseler gerçek anlamda hiç sahip olamayacağım kadar güzel ve kaliteliydi , hayranlıkla herbirini elledim . İpekten yapılmışlardı . Aralarından açık pembe olanı seçtim altın rengi detayları vardı gerçekten büyüleyiciydi. Elbiseyi itinayla üzerime geçirdim ardından bulduğum fırçayla saçımı taradım ve aynanın karşısına geçtim gerçekten çok güzel olmuştum . Ben kendimi incelerken odamın kapısı üç kez tıklatıldı ve açıldı . Gelen askleyedi . Gerçekten harika görünüyordu , benim yolculuk yaptığım adam değilde sanki prens askle gibiydi . Gerçi onun gerçek görünüşü böyleydi . Önce beni bir güzel süzdü sanırım o da beni beğenmişti , ardından elindeki kutuyu açtı ve içinden bir gerdanlık çıkardı .
- morrì gerçekten harika görünüyorsun , acabaa... Şunu sana takabilir miyim ? Gerdanlığı işaret ediyordu bende hafifçe kafamı salladım ve boynumu gerdanlığı taka bileceği pozisyona getirdim . Gerdanlık antikaydı sanırım ve kıyafetimle çok uyumlu olmuştu . Artık tamamen hazır olduğumda Askle beni kralın tahtının bulunduğu bir odaya götürdü taht çok ihtişamlı görünüyordu. Tahtın yanında birde onun biraz daha küçük olanı vardı , o da asklenindi sanırım . Asklenin tahtının yanında bir bayan duruyordu sarı saçları ve mavi gözleriyle gerçek bir leydiyi anımsatıyordu . O da asklenin nişanlısıydı sanırsam. Bayan zaten askleyi görünce koşarak geldi ve ona sarıldı . Kıza öyle delici bakışlar atıyordum ki asklenin biran sırıtmasını yakalar gibi oldum . Artık bu mükemmel sarılma (!) faslı geçtiğinde askle babasını selamladı bende onun yaptığı gibi kralı selamladım ardından ikinci bir sarılma faslı gerçekleşti . Sonunda sıra bana geldiğinde kral lucas :
- merhaba kızım, ben kral lucas. Sende banshee morrìgan olmalısın .dedi . Bunun üzerine eğilerek yeniden selamladım ve
- evet efendim . Dedim. Bunun üzerine kral:
-hayır kızım asıl benim seni selamlamam lazım sen bu dünya üzerindeki belkide en önemli canlısın ve bu sarayda olduğun sürece benimde himayem altında olacaksın buna emin ol . Şimdi bu konuları bırakalımda bir ziyafet çekelim uzun yoldan geldiniz acıkmışsınızdır . Dedi.Kraliyet sofrası denilen masaya ulaştığımızda ağzımın suları aktı demem yerinde olurdu. Aklıma gelen hatta gelmeyen tüm yemekler vardı adeta , ayıp olmayacağını bilsem herkesten önce yemeğe başlar hatta tabakları yalardım(!) . Neyseki bekleyişim çok uzun sürmedi kral eliyle sofrayı işaret edip afiyet olsun dedi ve herkes yemeye başladı .bu inanılmaz lezzetteki şeyleri yedikten ve karnımızı doyurduktan sonra oturma odasının lüks olanından bir odaya girdik ve adına çay denilen sıcak sıvıdan içtik . Ve işte o an kritik konuşmamız başladı .
-marrìgan ,senle bu konuyu konuşmak için emin ol ki çok bekledim . Krallığımız adına yapılan bir lanet var ve bu laneti boza bilecek tek şey banshee kanı ile dövülmüş bir kılıç ve onu kullanacak bir banshee . İşte burada da devreye sen giriyorsun. Dedi kral lucas soğukkanlılığını koruyarak.
Tamam kabul baya bir geç yazdım bu bölümü ama daha öncede belirttiğim gibi sınavlardan dolayı düzgün yazamıyordum . Ee tabi haliyle biraz paslanmış olabilirim kusura bakmayın. :))) umarım bölüm hoşunuza gider voteyi içinizden gelirse yapın çok önemli değilde yorumlarınızı mutlaka bekliyorum ^^