Sabah beni yine Askle uyandırdı . Saçlarımı önümden itip hafifçe kolumu dürttü ve "Hey ! Uyuşuk hadi gitme zamanı geldi uyan."dedi. Bunun üstüne her sabah olduğu gibi dağınık saçlar ve şişmiş gözlerle Askleye bakıyordum . Daha sonra usulca yataktan kalkıp sıcak bir duş almak umuduyla banyoya doğru yol aldım, kıyafetlerimi en uyuşuk halimle çıkarttım daha sonrada suyun sıcaklığını ayarlayıp kendimi sıcak suyun kucağına bıraktım. Duşumu alıp rahatladıktan sonra kıyafetlerimi giyip oturma odasına yani Askle yayılıp kahvesini yudumladığı küçük alana doğru küçük adımlarla yürüdüm , ve kendimi koltuğa attım . Askle beni görünce kahvesini hızlı bir biçimde yudumladı ve " Saçlarını kuruttuktan sonra kahvaltı için asma bahçeye gel seni orada bekliyor olacağım ." Dedi. Sözleri bitince mekanik bir biçimde ayağa kalkıp kapıya yöneldi ama benim saçlarımı kurutmaya ihtiyacım yoktu çünkü zaten kendiliğinden hızlı bir biçimde kuruyabiliyordu bu nedenle "Saçlarımı kurutmaya ihtiyacım yok ." Dedim . Ama ne fayda beyefendi duymamazlıktan gelerek dışarı çıktı . Bunun üstüne kendimi saçımı kurutmak zorunda hissettiğim için bulduğum küçük bir havluyla onları sıkmaya başladım sonrada masanın üzerinde duran tarakla onları taradım ve artık hazırdım , bu nedenle kapıdan çıktım ve asma bahçeye yöneldim. Oraya varınca gözlerimle masadakileri taradım ve Askle'yi bulunca onun yanına doğru yürüdüm ve ahşap sandalyeye oturdum . Masa her zamanki gibi mükemmel gözüküyordu , bu yüzden çanlar çalmaya başladığı anda yemeklere gömüldüm Askleninde benden bir farkı yok gibi duruyordu .
Kahvaltımızı bitirince izin isteyip masadan kalktık ve evimize gidip eşyalarımızı topladık sonrada Thoru bulmak için asma bahçeye yöneldik Thor bir arkadaşıyla muzip bir biçimde bir seyler konuşuyordu bizde küçük adımlarla onu bulunduğu yere gittik ve yanına varınca Askle "Thor ,seninle konuşmamız lazım müsait misin?" Dedi. Bunu üstüne Thor da "tabi lütfen buyrun birlikte evime gidelim ve size aradığınız bilgileri vereyim." Dedi. Ve evine doğru yürüdü bizde onu takip ettik . Sonunda evine vardığımızda oturmamız için işaret ettiği koltuklara oturduk ve az sonra elinde bir haritayla yanımıza geldi.
"Bu haritayı alın şuan bulunduğumuz noktadan gideceğiniz yere kadar detaylı bir biçimde her yer gözüküyor ." Dedi . Ve haritayı bize uzattı , bizde biraz haritayı inceledikten sonra teşekkür edip evinden çıktık ve artık elf bölgesinden ayrılma zamanımız gelmişti . Önce eşyalarımızı at arabasına yükledikten sonra çıkışa doğru yöneldik , çıkış kapısına vardığımızda kapının yanında Thor bizi bekliyordu bizde arabadan inip onun yanına gittik.
"Yardımlarınız için teşekkür ederiz bay Thor." Dedi Askle .
"Ne demek Flameli söylediği her rica benim için emirdir." Dedi Thor.
"Bay Thor acaba neden Flamelin söyledikleri sizin için bu kadar önemli."
"Sanırım siz Flamelin kim olduğunu tam olarak bilmiyorsunuz bay Asklepios."
Bunun üstüne Askle bilmediğini anlatan bir biçimde kafasını salladı. Thor da küçük bir tebessüm ettikten sonra resmi bir tavırla
"Flamel Flamous tarihte görüp göreceğiniz en ünlü büyücüdür ama bi o kadar cimridir hatta büyük ihtimalle sizden para bile almıştır ." Dedi. Masum bir biçimde gülümsedikten sonra devam etti " burada göreceğiniz herkes ona tapar çünkü zamanında elflere aklınızın alamıyacağı kadar yardımda bulundu buda onu usta ve yüce bir büyücü yapmaya yeter." Dedi. Ve sözünü bitirdikten sonra yumuşak kollarıyla bize sarıldı ardından yolda yokluk çekmememiz için bir çuval erzak verdikten sonra yanımızdan ayrıldı bizde at arabasına binip ıssız görünümlü patikaya doğru yol aldık.Daha güneş en tepede olmasına rağmen girdiğimiz orman karanlık ve kasvetliydi. İçime ani bir ürperti gelmişti iri ve bol dallı ağaçların arasında at arabamızı sürerken bir anda siyah giysili yüzü görünmeyen beş adam yolumuzu kesti ve içlerinden uzun , iri görünümlü olan "siz ikiniz buraya girmenizin yasak olduğunu bilmiyor musunuz ? Burası Lodr Gonzalese ait ve insanların girmesi kesinlikle yasak şimdi hemen uzaklaşın buradan yoksa sizi zindana atmak zorunda kalacağım." Dedi . Bunun üstüne Askle "bende Kral Lucasın oğlu prens Asklepios'um iki kral arasındaki samimiyeti iyi bilirsiniz şimdi size emrediyorum hemen çekilin önümüzden yoksa sonuçlarına katlanırsınız ." Dediği anda korucu adamlar arabamıza sıçrayıp bizi yer indirdi içlerinden biride arabanın başına oturup onu patikaya doğru sürdü diğer adamlarda bizi aynı patikanın sonuna doğru sürükledi. Sonunda büyükçe bir şato çıktı karşımıza ,şatonun kapısında iki muhafız duruyordu bizi getiren siyah korucularda onlara anlamadığımız dilde bir şeyler söyledikten sonra içeri girmemiz için bizi ittiler ve merdivenler aracılığıyla yerin en alt katına kadar bizi sürükledikten sonra karşılıklı iki zindana bizi kilitleyip yanımızdan ayrıldılar.