MENİNA

32 5 1
                                    

İnsanlardan kaçıp kitaplara sığınanlara... Ve belki de hiçbir zaman bir yere sığamayacaklara. Ruhunu kendi büyüten çocuklara... Ve belki de büyütecek bir ruhu olamayanlara.

Sayfalar insanlara benzer. Bazı sayfalarda delicesine gülerken bazı sayfalara günlerce ağlarız. İnsanlarda öyledir. En azından bir sayfasında insan olduğunuzu ve kendinizi bulduğunuzu bilirim...

Kaçtı.

Kaçtı.

Kaçtı; geçmişinden, vahşi düşüncelerinden, kanlı haberlerinden ve belki de hiçbir zaman dönüşemeyeceği insandan. Korkuydu ya bu, ya hiç değişemezsem korkusu...

Nadia Alaşan, namıdiğer Menina. Her duygunun dibini görmüş bir kadındı. Daha doğru düzgün konuşamazken küçücük bedenine savaş açmış ve bir daha da geri çekilmemişti. Hafizasından sildikleri vardı.

Silmeye çalışsa da bunu başaramadıkları vardı. Şimdi dönüştüğü kadının izinden gidiyordu. Sonunu kendi yazdığı kitabın ortalarındaydı. Çok zamanı yoktu.

Nadia güçlü bir kadındı. Fakat bir o kadar da güçsüz. Gözünün gördüğü ruhunun hissettiklerinden nefret ederdi. Çünkü sevdikleri ondan giderdi. Öldürecek kadar korkusuz, ölmekten korkacak kadar cesaretsizdi. Uykulara küskün ama uyumayı severdi. O yok olmuşluğun simgesiydi. Kimse onu buraya getiremezdi.

İsminin anlamı umuttu. Fakat hiçbir inanç ona umudu getiremezdi...

4 sene önce...

Kalabalık bir masada iş insanları arasında oturuyordu. Siyah, straplez model, beline korse misali oturan belinden sonra gittikçe genişleyen kıvrımlı şifon kumaşı kasıklarından başlayarak aşağı inen derin yırtmaçları tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyordu. Altı dakika kırk sekiz saniye sonra ödül alacaktı. Daha kariyerinin başlarında olsa da keskin zekası ile attığı adımlarının ardına bilim ödülü almaya layık görülmüştü.

Masasında ünlü iş ve bilim insanları vardı. Oldukça seçkin masa da genç yaşıyla ilgi ve alakayı kendi üstüne çekmişti. Amacı ödül almak değil, ona ödül vereni öldürmekti. "Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz Nadia Hanım? " başarılı insanlardan bahsediyorlardı. Konuşmak için olur olmadık her şeyi öne sürüyorlardı. Nadia zarifçe dirseklerini masaya yasladı ve elbisesiyle aynı kumaş eldivenli ellerini birbirine geçirdi. "Bence başarının temeli çalışmaktır. İnsan zekası beynin yüzde altmışını karşılar. Geri kalan yüzde kırkı ise çalışmaya bağlıdır. Çalışarak yapılmayacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. "

"Kesinlikle." diyerek ona katılmıştı, Serkan İnanç. Törenin başından beri samimi tavırlarıyla Nadia'nın belki de yıllar sonra ilk defa nefretle yaklaşmadığı biri olan Serkan İnanç'ın Nadia'ya karşı beslediği hisleri bilmeyen yoktu. Fakat Nadia erkeklerle temasta bulunmakta bile zorluk çekerken bu adamı kabul edemezdi. Ama insan neyi, ne zaman yaşayacağını tahmin edemezdi...

"Ben de Nadia gibi düşünüyorum. Başarının temeli çalışmaktır. Bunun yaşı ya da bir sınırı yoktur. Kısaca ne ekersek onu biçeriz. " masadan onları onaylayan mırıltılar çıkmıştı. "Sizce başarının bir insanın üstüne yıkılabilir mi? " Serkan İnanç yavaşça başını salladı. "Bence her başarılı insanın arkasında onu sevip destekleyen biri vardır. " onay almak ister gibi bakışlarını Nadia'ya çevirdi. Nadia, Serkan İnanç'a gülümseyerek konuştu. "Bence de eğer iki insan bir ilişkiye başlayacaksa bu iki taraf için de mantıklı olmalıdır. Tabiki başta sevgi ve saygı gelir. Fakat ilişki yaşayacağım biri bana bir şeyler katmalıdır. Katacağı şeyler her yönden olabilir ama kesinlikle iyi şeyler olmalıdır. Yani yaşadığım ilişki beni geliştirmelidir. " son sözlerini Serkan İnanç'a bakarak yapmıştı. Bu hareketi genç adamı gülümsetmişti. Onların bu tavırları karşısında gülümseyerek masaya eğilen yaşlı kadın "Sizi çok yakıştırıyorum, çocuklar. " demişti.

MENİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin