"11. Resital"
The World Is Not Enough, garbage
Ölüme çok yakınken hayatlarının bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçip gittiğini söylerlerdi. Yıllardır binlerce kişinin ölümüne çok yakın sahnelerini izlemiştim. Neler yaşadıklarını bilmeye fırsatım olmamıştı.
Hepsi tek tek son nefeslerini gözlerimin önünde vermişti. Hiçbirine acımamıştım. Benim için adalet buydu. Hak edene hak ettiği gibi davranılırdı. Prensipli bir ölüm meleği değildim. Lakin çizgilerim vardı. İnsanların değince parçalara ayrıldıkları çizgiler. Karşımda duran adam ise çizgilerimin üzerinde yürüyordu. Tıpkı cambazın ip üstünde yürüdüğü gibi. Ama bilmediği bir şey vardı: İpler benim elimdeydi. Ölümü de yaşamı da her şeyi bana bağlıydı ve benim kitabımda hafif ceza yoktu. Ölüm vardı.
"Menina... Tüm dünyanın aradığı meşhur seri katil. " ruhsuzca fısıldadıkları tenimden soğuk bir ürpertinin geçmesine neden oldu. "Ne istiyorsun? " inkar edecek kadar aptal değildim. Beni gerçekten tanımanın cezası ölümdü. Bu saatten sonra yaşaması sadece ve sadece bana bağlıydı. "Efkan'a her şeyi anlatmanı. " dudaklarım kibirle yukarı kıvrıldı. "Gidip anlat. Şimdi gidersen sana engel olmayacağım. " iki küçük adım atarak tam karşısına geçtim. "Ama şu saatten sonra gidersen bil ki gideceğin yer Efkan'ın yanı olmaz. " tek kaşı alayla yukarı kalktı. "Neresi olurmuş? " diye sordu bilmiş tavrıyla. "O çok sevdiğin kadının yanı olur. Sana sözüm olsun, hemen yanına gömeceğim seni. " dumura uğramış ifadesi beni gülümsetirken karşımda koskaca bir riskin olduğunu biliyordum. "Sen nasıl öğrendin peki? " dudakları sinsice yukarı kıvrıldı. "Ben takıntılı bir insanımdır Nadia. Ve bazen takıntılarım beni gerçek cevaba götürüyor. " anlamayarak kaşlarımı çattım.
"Senin annemden başka takıntın var mı ki beni öğreneceksin? " başını iki yana salladı. Ne saçmalıyordu? "O zaman nasıl öğrendin? " günlükte bir şeyler yazıyor olabilirdi. Ama günlüğü Ayhan Oğan açamazdı. Çünkü biz Rusların farklı mekanizmaları vardı. O günlük sadece Alaşan kanıyla açılırdı. "Günlükte seni nasıl yetiştirdiğini ve sonucunda neye dönüştürdüğünü yazıyordu. Fakat bilmeni isterim ki senin lakabınla alakalı bir şey yazmamış, son yazdığı seninle ilk kez gurur duyduğuydu. " dedikleri beni olduğum yere mıhlarken ilk kez annem tarafından nefret ve sevgisizlik dışında bir duygu görmenin mutluluğunu yaşıyordum. Yıllardır güvendiğim tek dal buydu ve o dal artık tomurcuklanıyordu.
"Günlüğü nasıl açtın? Sadece Alaşan kanıyla açılabilir o günlük. " mutluluktan uzak bir kahkaha attığında kendimi hiç olmadığım kadar aptal hissediyordum. Etrafımda olanları göremeyecek kadar asalak değildim. Fakat bunlar ihtimal vermediğim gerçeklerdi. "Küçük kardeşin bu konuda çok yardımcı oldu. " duyduklarım ile kulağım uğuldarken kalbimin teklediğini hissettim. Mir'e zarar verdiyse onu tam şu an öldürdürürdüm. "Mir'e ne yaptın?! " sinirle soluyordum. "Hadi ama Melez tek kardeşin Mir mi? " bu dediği blöf olmalıydı. Böyle bir şeyin ihtimali bile yoktu. "Kimden bahsediyorsun? "
"Mahur Alaşan'dan. " dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. "Ne saçmalıyorsun sen?! " diye bağırdığımda ellerini teslim oluyormuş gibi yukarı kaldırdı. "Biricik sevgilimin başka adamdan iki çocuğu olmasını kaldıramıyorum. İçime sus serpen tek şey Mahur'un Taisiya'nın kızı olmaması. " beynim çorba olmuştu. Bu sikik herif ne saçmalıyordu? "Düzgünce anlat artık! " hay hay dercesine başını salladı. "Mahur, Behzat'ın kızı. " imkansızdı. "Böyle bir şey olamaz. Babam anneme deliler gibi aşıktı. Onu aldatmış olamaz. Mahur Alaşan'ı tanıyorum, Mir'den bile küçük. Hem daha Mir üç yaşındayken babam ölmüştü. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MENİNA
Teen Fiction"Mor laleler sana huzur getirsin, sevgilim... " Son kez onu gömdüğüm toprağa baktım. Daha sonra elimde ki tabancanın tetiğini çektim...