8. Resital

21 4 2
                                    

"8. Resital"

Kural basitti:En çok zararı en sevdiğinden alırsın.

Birine yaşaması gereken duyguları hissettirmek basitti. Asıl zor olan içindeki sevgiyi doğru şekilde paylaşmaktı. Korkmamalıydı insan, sevgi paylaşıldıkça azalmazdı.

En çok zararı en sevdiğinden alırsın. Sevginin tamamını ona yatırırsın. Bir daha başkasını sevemezmiş gibi tüm sevgini ona yatırırdın. Sevgini yatırdığın kişi veya nesne sana hiç bir şey yapmadan bile bir gün ölebilir, kırılabilir, yaralanabilirdi. Sadece doğal yollarla oluşan ihtimaller bile canını acıtırdı. Birde bunu bilerek yapmak vardı. Ne acı bir duyguydu o. Hiç beklemediğin insan sana ansızın öyle bir darbe yapardı ki kalbinin kapılarını sonsuza kadar kapatırdın. Korkardın, yeni bir darbeye kurban gitmekten korkardın.

Sonra senin ışık huzmesine bile yer vermeden kapattığın kapı alacaklı gibi çalınırdı. Yine korkardın, çünkü gelen kişinin amacını bilemezdin. Kapının ardından sana güzel sözler söylüyordu ama ya bu sadece bir oyunduysa? Bu düşüncenin korkusuyla kapıyı açamazdın. İki ihtimal vardı:Ya o kapıyı açardın. Bu sebeple yine aynı acıyı yaşayabilirsin veya sana acını unuttururdu. Ya da o kapıyı hiç açmaz belki de sana iyi gelecek birinden hiç bilmeden vazgeçerdin. Acı bile olsa yeniden ağır bir darbe yemeye hazır mısın?

2 gün önce

Ateş ile yemek yiyorduk. Uzun bir aradan sonra yeniden yan yana gelmiştik. Fakat planlarım dahilinde yine ayrılmak zorunda kalabilirdik. "Basit oynayacağız Ateş. Sadece bir süreliğine seninle küsmüşüz gibi davranacağız. " düşünceli görünüyordu. "Ben senden ayrı kalmak istemiyorum. "

"Ben de aynı şekilde. Fakat bu sayede senin intikamını alacağım. " Ateş başını iki yana salladı. "Ben intikam istemiyorum Turuncu. " kaşlarım öfkeyle çatıldı. "Ateş beni evine getiren adamın yüzlerce planı var. O planlarına ben de dahilim. Yavaş yavaş kanına gireceğim. Sana yapılan yanlış bana yapılmıştır. Tek tek hepsini parçalayacağım. Senden tek istediğim bir süreliğine bana düşmanınmış gibi davranman. "

"Ya canın acırsa? " güven vermeye çalışarak gülümsedim. "Canımın acısını hissetmeyecek kadar robotlaştım. Bunları düşünerek hiçbir yere varamayız. Yandığın kadar yakacağım onları. " gri harelerinde saf korkuyu görmüştüm. Neler yapabileceğimi bilmek onu ürkütüyordu. "Adamın adı neydi? " o adamı hatırlamak bile öfkeden kızarmasına neden oluyordu. "Doğan Meriç. " dedi, üstüne bastıra bastıra. "Seni şikayet etmedi mi? "

"Şikayeti umrumda mı? Eğer Deniz'e zarar gelmeyeceğini bilseydim onu o gün öldürürdüm. " elleriyle yüzünü sıvazladı. "Sana ne sundu? " sinirle güldü. "Deniz'i uzaktan takip ettirdiği bir kayıt sistemiyle geldi. Bana Deniz'i izletti. Bana verebileceğin en ufak zarar Ronan'ı öldürür dedi. Deniz'e tetikçi tutacak kadar akıl hastası bir herif hala dışarıda dolaşıyor. " o piç kurusu kimdi de bir kadının özgürlüğünü kısıtlayacak cesareti kendinde buluyordu? "Turuncu, Deniz'e zarar vermezsin değil mi? " gözlerimi kaçırdım. Ona bakarsam gözlerimden ne istediğimi anlardı. "Tamam o benim canımı yaktı ama ona zarar gelmesin. Ben alıştım zaten. " elimi kaldırarak susmasını işaret ettim. "Seni nasıl bir acıya alıştırdılarsa bende onları öyle bir acıya alıştıracağım. " tam konuşacakken yeniden konuşarak onu susturdum. "Onu seviyor olabilirsin fakat senin canını bir kez acıtan ikinciyi çok daha kolay yapar. Ki yaptı da. Sadece bekle senin canının acısını anlayana kadar bekle. Bana engel olma, daha fazlasını yaparım. " Ateş'i tehdit etmeyi istemezdim ama o acı çekerken diğerlerinin gülmesine katlanamazdım.

MENİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin