"Savaş."
uzun bir bölüm oldu. ancak ikinci partı da var...
İyi okumalar dilerim.
Vakit gelmişti.
Savaş çanları çalıyordu.
Etrafta tamamen kaos hakimdi. Her renkten uçuşan büyüler, lanetler büyücülerin ya yanlarından kayıp geçiyor ya da onlara isabet ediyordu.
Hava iyice kararmış, çığlıklar tüm Hogwarts arazisinde yankılanıyordu.
Her iki tarafın da kayıpları çoktu.
Melody McKinnon, zindanlara gizlediği öğrencilerin odalarını tılsımlarken öğrenci başkanlarıyla konuşuyordu.
"Hiç kimsenin içeri girmesine izin vermeyin. Bu kişi Profesörler olsa bile. Çok Özlü İksir dahi kullanmış olabilirler, bildiğim tüm tılsımları yaptım. Çocuklar size emanet." dedi hızlı hızlı konuşurken.
Üç binanın öğrenci başkanları bunu yapmaması gerektiğini söylese de sarışın cadı onları dinlemedi. Etraftaki kalabalığa bakarken üzerine doğru koşan küçük erkek çocuğuyla duraksamak zorunda kaldı.
"Ben de geliyorum." dedi kararlı sesiyle Miles McKinnon. Birinci sınıf Gryffindorlu Miles, ablasına meydan okurcasına bakıyor, avcunun içindeki asasını sıkıca tutuyordu.
"Küçüksün." dedi Melody sadece. Zorlukla yutkunarak kardeşine baktı. Belki de bu an onların son defa yan yana oldukları andı.
Miles, kaşlarını şaşkınlıkla havaya kaldırdı. "Sen küçük değil misin? On altı yaşındasın Melody Arwen McKinnon!" Melody, kardeşine bakarken zorlukla gülümsedi. "Babam tarafından eğitim almaya başladığımda senden küçüktüm Miles."
Miles sinirle nefes aldı. "Hepiniz oradasınız! Tehlikenin içindesiniz! Kim bilir öleceksiniz! Beni neden düşünmüyorsunuz? Ben eğitim almadım mı? Sizden birisi dahi olmadan ne yaparım ben abla?"
Yalvarırcasına konuşan küçük büyücünün yanaklarından gözyaşları akmaya başlamıştı bile. Melody, dolan gözlerini kaçırdı. Yere yavaşça eğilerek Miles ile aynı hizaya geldi. Kardeşinin elini tuttu, asaları birbirine çarpıştı.
"Bunun bir savaş olduğunu biliyorsun, herkes ölebilir. Kazanmadığımız sürece ne senin ne de buradaki arkadaşlarının geleceği aydınlık olacak. Eğer daha iyi bir yaşam istiyorsak mecburuz. Sen ise şuan sana verilen görevi yapmaya mecbursun kardeşim."
Melody, Miles'ın kumral saçlarını okşadı, saçlarını öptü. "Bekle ve dua et. Buradaki birinci sınıflardan sen sorumlusun." dedi ve bu sefer kardeşinin gözyaşlarıyla ıslanmış yanağını öptü. Burukça kardeşine tebessüm etti.
Miles, hıçkırarak ağlamaya başlarken kollarını ablasının boynuna doladı. Ablasının kokusunu içine çekerken bir yandan da ağlıyordu. "Seni seviyorum." dedi hıçkırıklarının arasından.
Melody, Miles'ın sırtındaki ellerini sıkıca doladı. Gözlerini yumdu, yaşlar akmaya devam etti. "Ben de seni seviyorum." Miles'ın kulağına fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ODNOLİUB | 'R.A.B' teacher×student
FanfictionRegulus Black, yeni dönemin ortasında İksir Profesörlüğünü Slughorn'dan devralırken mesleğinin ilk deneyimlerinden, başına açacağı beladan habersizdi. Bu bela tatlı mıydı yoksa tehlikeli miydi? Şüpheliydi. Regulus Black'in profesörlüğünün ilk yılı...