XIV. "astronomi kulesi"

167 13 70
                                    

Oldukça sisli ve boğucu bir hava vardı. Saatin geç olmasından kaynaklı olarak hava iyice soğumuş, sert rüzgar adeta parçalamak istercesine geçip gidiyordu.

Astronomi Kulesi'nin balkonunda korkuluklara yaslanmış biçimde gökyüzünü seyrediyordu genç cadı. Yeşil gözleri adeta bir boşluğa bakar gibiydi. Düşünceleri ile boğuşurken bedeni adeta transa geçmişti.

Aslında hayatı bir döneme kadar iyi sayılabilirdi. Arkadaşları ile pek bir sorunu yoktu. Ailesi, bazı kurallar ve kararlara rağmen mükemmel bir aileydi. Dersleri iyiydi, herkes tarafından sevilir ve samimiydi.

Ancak savaşın ailesini elinden almasıyla her şeyini kaybetmişti. Ne onlara dair bir şey ne de onlarla beraber olduğu zaman boyunca yanında olan kimse ile beraber olmak istememişti. Ailesini kaybetmesiyle onları hatırlatacak olan her şeyi de kaybetmek istemişti.

Lucas Carrow. Çocukluk arkadaşı, Hogwarts Treni'ne bindiğinde tanıştığı ilk isim.

İkisi de birbirlerini ilk gördüklerinde uzun soluklu bir dostluk yaşayacaklarını hissetmişlerdi. Hogwarts'a dair her şeyi beraber öğrenmişlerdi. Herkes ikisini kardeş olarak görürken araları bir anda açılmış, görüşmeyi tamamen kesmişlerdi.

Lucas'ın ailesinin Voldemort'un en yakın müridlerinden olması, Melody'nin ise bir seherbaz ailesinden gelmesi aslında hiç olmaması gereken bir arkadaşlığı göstermişti. Savaşın ciddileşmesiyle Lucas'ın ailesi tarafından aldığı tehditler de bunun göstergesiydi. Abisi ve ablasının meşhur Carrow ikizleri olması da cabasıydı. Eğlenmek için bir muggle kasabasını basarak canice masum insanları katledenler dedikleri her şeyi yapabilirdi.

Lucas da Melody'den uzak durmayı seçti. Nedenini ise yıllarca açıklayamadı çünkü kendi ailesinden utanıyordu. Belki de McKinnon ailesinden yardım isteyebilirdi?

Andrea Fawley. Kendisi ile savaştan sonra tanışmıştı. Altıncı sınıfın ortaları ya da başları olmalıydı. Andrea, ilk başta Melody'i, yeteneğini merak eden bir kızdı. Hogwarts Gazetesi'nde editörlük ve yazarlık yapan bu kızın arkadaşlığının samimi olmadığının farkındaydı o zamanlarda da.

Andrea da ilgi çekmek istemişti. Slytherin denilince akla gelen ilk kişi olan Melody'i, bu kadar fazla seveninin olması ve herkesin ona hayran olmasını kıskanmıştı. O da Melody gibi olmak istemişti, bunu da yanlış bir şekilde yapmıştı.

Melody'nin ismini karalamaya çalışarak.

Yayınladığı gazetede Melody ve vefat eden ailesinden bahsetmiş, doğru olmayan iddialar ortaya atmış ve Quidditch yeteneğinin sadece süslü hareketler olduğunu, torpile sahip olduğu için yıllardır takımda yer aldığını kısacası Melody'i magazincilik yaparak ele almıştı.

Evet, dedikleri ile ses getirmiş ve ünlü olmuştu. Ancak kendisine kimse inanmamıştı. Kendi adını karalamış ve küçük düşmüştü. Melody ise bu haberlere birkaç cümle ile yanıt vermişti: "Öğrenciyim, sizin gibi. Bir cadıyım, sizin gibi. Quidditch oynuyorum, sizin gibi. Savaşa katıldım ve kayıplar verdim, sizin gibi. Ne ünlüyüm ne de torpilli. Sadece bir insanım."

Andrea'nın yaptıklarına karşı hiçbir şey hissetmemişti, böyle bir şey olabileceğini zaten biliyordu. Andrea'nın istediği şöhreti ona vermişti.

Ancak şimdi baktığında Andrea'nın da bu hareketlerinden pişman olduğunun da farkındaydı. Kendisinden daha önce de özür dilemişti ama bu yıl sohbet etmeye çalışırken fark etmişti, Andrea pişmanlık duyuyordu.

Çünkü Melody her şeyin farkında olsa da gerçekten iyi bir arkadaştı. Fakat kindardı da.

Sophia Fisher. Kendisi Gryffindor öğrencisiydi. Melody'den bir dönem büyüktü ve geçen yıl mezun olmuştu. Şuan ise St. Mungos'da asistanlık yaptığını biliyordu Melody.

ODNOLİUB | 'R.A.B'  teacher×studentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin