Regulus, sabah uyanması gerektiğine kanaat kıldığı saatten iki saat önce uyanmıştı. Bir türlü uyuyamıyordu. Vereceği ilk dersten ötürü oldukça stresliydi. Bir hafta boyunca her akşam nasıl konuşacağını, neler anlatacağını sesli olarak tekrarlamış, ara ara da role bürünmüştü.
Korkunç bir dehşetin içinde hissediyordu.
Büyük Salon'da, öğretmenler masasında, Flitwick ile beraber kahvaltı yapmıştı. Tılsım Profesörü kendisinin daha da stres yapmasına neden olurken belli etmemeye çalışıyordu. Dizleri stresten ve heyecandan titriyordu, karnının ağrıdığını hissetti.
Kahvaltı masasından erken kalkmıştı bu yüzden. Kendisini nereye atacağını bilememişti çünkü her yer öğrencilerle doluydu. Artık bir öğrenci değil profesör olduğu için öylesine ortalıkta dolaşması bakışları üzerine çekmesine neden olacaktı, hayır şuan öğrenci görmek istemiyordu.
Ders saatine beş dakika kalana kadar ofisinde kaldı bu yüzden. İlk dersi mezun olma yolunda ilerleyen yedinci sınıflaraydı. İşin ehli olmuş, iksire dair bilgisi olan gençlerle beraber olacaktı. İlk dersi için kötü bir sınıf yılı seçimiydi. Pot kırmasıyla toparlayamabilirdi. Çünkü hepsinin derse dair bilgisi vardı.
Bu daha da gerilmesine neden olurken ilk dersinin Slytherin ve Hufflepuff'a olması daha da gerdi kendisini. Slytherinliler'in Regulus'un öğrenci olduğu yılları hatırladığına emindi. Öğrencilik zamanındaki ikinci yılında çocuklara şuan profesörlük yapacak olması onu daha da gerdi.
Cidden, ne biçim bir programdı bu?
Saat on bire beş dakika kala ofisinden çıktı. Bir kat aşağıda olan İksir dersliğine doğru ilerledi. Tek tük öğrencilerin kendisinin sınıfa doğru ilerlediğini görmesiyle koşmaya başladığını görünce gülümseyecek gibi oldu ama kendisini tuttu. Yüzündeki ufak tebessümle onların koşuşunu izledi. En son Slytherinli bir kızın dersliğin kapısından girmesiyle arkasında biri kaldı mı diye kafasını çevirdi Regulus. Kimsenin olmadığını görünce yüzündeki ufak tebessümle içeri girdi.
Evet, hiç kimseyi tanımadığı bir ortama duvar gibi suratla dururken iyi bir ilk izlenim yaratmak için derse gülümseyerek giriyordu.
Regulus, ne yaptığını bilmiyordu ki.
Artık Profesör Black'ti.
Duvara asılı olan tahtanın önüne gelmesiyle durdu Profesör. Gri gözleri sınıfta dolaşırken hafifçe baş selamıyla, "Günaydın." dedi. Slytherin ve Hufflepuff karışık oturan öğrencileri görmek hoşuna gitmişti. Onun zamanında böyle bir şey pek görülmezdi. Slytherinliler kendilerine bir sıra seçer, hepsi aynı sırada otururdu.
İçeri girmesiyle ayaklanan öğrenciler kendisine aynı şekilde cevap verirken onlar da Regulus gibi heyecanlı görünüyorlardı. Profesör Black, oturmalarını söyleyerek duraksadı. Öğrencilerin tekrardan yerine oturuşunu izlerken tüm öğrencileri dikkatle inceledi.
"Merhaba." dedi kaşlarını kaldırarak Regulus. "İlk dersim size, bocalayacağıma emin olabilirsiniz." diyerek kafasını iki yana salladı. Hafif bir tebessümle öğrencilere baktı. "Nasılsınız? Noel'iniz nasıl geçti?" diye sordu solunda kalan masasına doğru ilerlerken.
Kalçasını masasının ucuna yaslayarak ellerini pantolonun cebine attı. Cübbe giymemişti, ağırlık gibi hissettiriyordu. Üzerindeki siyah gömleği ve kumaş pantolonuylaydı. Üzerindeki ceket daha da boğulduğunu hissettirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ODNOLİUB | 'R.A.B' teacher×student
FanfictionRegulus Black, yeni dönemin ortasında İksir Profesörlüğünü Slughorn'dan devralırken mesleğinin ilk deneyimlerinden, başına açacağı beladan habersizdi. Bu bela tatlı mıydı yoksa tehlikeli miydi? Şüpheliydi. Regulus Black'in profesörlüğünün ilk yılı...