4.2

4.9K 348 17
                                    

Selammm,naber?

!Öncelikle bölüme başlamadan önce lütfen okuyun!

Birkaç bölüm geçmiş zamanı anlatacak. "Şimdiki zaman" yazısını görene kadar geçmişte olduğumuzu unutmayın.

İyi okumalar...

25 saat önce...

Eric ile yol boyunca Fransa’da katıldığı defile hakkında konuşmuştuk ve onunla zaman geçirmek gerçekten fazlasıyla zevk verdiğini fark etmiştim. Asansöre ilerlerken ikimizde sessiz kaldık. Kat numarasına bastıktan sonra Eric’in beni yanına çekmesiyle kendimi ona yasladım. Sebebini bilmediğim şekilde içimde kötü bir his oluşmuştu.

Ve bu his o kadar yoğundu ki kaldıramayacağımı dahi düşünüyordum. Başımı göğsüne yaslandığımda belimdeki eli karnımı sarak ağırlığımı ona vermemi sağladı. Kulağımın yanında hissettiğim nefesle birlikte onun başını omzuma yaslaması bir oldu. Omuzuma bıraktığı küçük öpücük bırakmıştı. Normalde bu beni heyecanlandırırken şimdi sadece güvende olduğumu hissediyordum. Amansızca içimi karatan bu his kalbimi bile arka plana atıyordu.

“Bir sorun mu var?” büyük bir merakla soran Eric’le düşüncelerimden ayrıldım. Başımı olumsuz anlamda salladığımda hiç zorlanmadan beni kendine çevirdi. Gözleri yüzümü tararken onunla göz göze gelmemeye çalıştım. Sanki gözlerimiz birleşmezse fark etmez gibi gelmişti. Parmakları çenemi kavradığında başımı kaldırmamı sağladı. Aynı anda gözlerimizde buluşmuştu.

“Ne oldu?” öyle bir sormuştu ki anlatırsam bir daha asla böyle hissetmezmişim gibi gelmişti. Önemsiz bir şeymiş gibi omuz silktim. “Biraz fazla yorgunum galiba.” diyerek kısa bir cevap vermiştim. Ancak biliyordum ki bu his yorgunluktan değildi. Hislerime hep güvenen biri olarak bunu iyiye işaret olmadığını hissediyordum. Asansör durduğunda daha fazla irdelemeyerek saçlarıma küçük bir öpücük kondurdu.

“Burada olduğumu unutma.” diye mırıldandığında anladığını fark ettim. Sadece benim anlatmamı bekliyordu. Sessizce onayladığımda daha fazla uzatmadı. Asansörden indiğimizde Eric’in evinin kapısı sanki bizim gelmemizi bekliyormuş gibi açıldı.

“Eric lan! Şu Levent’e söyle beni aramayı kessin. İçmiyorum bir şey! Beni sıkmayın lan!” diyerek Eric’e söylenmeye başlayan kişinin Pars olduğunu düşünüyordum. Bir adım atarak görüş açısına girdiğimde beni görerek sustu ancak bende yerimde donup kalmıştım.

Karşımda o kadının erkek halli vardı ve bu beklemediğim bir şeydi. Anneme çok benziyordu. Ancak beni şaşırtan nokta içimde karşımdaki kişiye oluşan özlem duygusuydu. Bu günlerde neden böyle hissettiğimi bilmiyordum. O ise benim ile Eric arasında gidip geliyordu.

“Sen Lara olmalısın.” diye tahminde bulunduğunda başımla onayladım onu. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. O da daha fazla uzatmaya çalışmamıştı. Eric’in söylediğine göre normalde çok enerjik biriymiş ancak son birkaç gündür sesiz takıldığını biliyordum. O an Eric’in neden sesiz kaldığını merak ettim. Ona döndüğümde bakışlarının kolunda olduğunu fark ettim. Bende oraya baktığımda koluna tırnaklarımı geçirdiğimi fark ettim. O kadar batırmış olmalıydım ki yarı ay şeklinde yara oluşturmuştum. Bunu neden yapıştım? Hızla elimi çektiğimde hızla kelimeler döküldü, dudaklarımdan.

“Ben.. Özür dilerim, fark etmedim.” ne yaptığımı bilmiyordum ancak ona zarar vermiştim. Ne oluyordu böyle? Neden bedenimi kontrol edemediğimi hissediyordum? Zihnimde sesler var olduğunda gözlerimi kapattım susmaları umuduyla. Yine oluyordu işte. Anlamlandıramadığım kelimeler zihnimi işgal ediyor, beni gerçek hayattan soyutluyordu.

Bir adım geri attığımda kendimden korktuğumu hissettim. İyi değildim.

“Hey!” diyerek irkilerek beni kendime getiren Eric’e baktım. Kollarımdan tutuyor gözlerimizi birbirine sabitliyordu. “İyi misin?” başımla onayladığımda sorgularcasına baktığında “Panik yaptım” diyerek kendimi açıkladım. Elimi yanağına yerleştirerek. “Biraz dinlensem iyi olacak.” dediğimde istemeyerek de olsa gözleriyle onayladı beni. “Eric...dikkat edin olur mu? İçimde kötü bir his var.” dediğimde yine onayladı sessizce beni ancak beni yalnız bırakmak istemediği her halinden belliydi.

Yavaşça ondan ayrılarak eve girdiğimde arkamda beni merak eden bir adam bıraktığımı biliyordum. Hızla duşa girdiğimde suyun zihnimi açmasını o kötü hissi kendiyle birlikte götürmesini istedim.

Ancak o his sadece daha da fazla yoğunlaştı.

Hızla pijamalarımı giyerek kendimi yatağa attım. En azından Ege eve gelene kadar dinlenmeli ve bunu ona yansıtmayacak kadar iyi olmalıydım.

Ancak gözümün önünde beliren tek bir şey vardı.

O da Eric’in kolunda bıraktığım tırnak izleriydi.

Onun canını acıtmıştım ve bu katlanılamaz bir pişmanlıktı.

Şimdilik görüşürüz...

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın seviliyorsunuz♡

Instagram: elasu-gr

MİSS YOU... /TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin