5.0

4.4K 357 26
                                    

Ben geldimmmm...

Kesinlikle annemin gratis sevgisi yüzünden geç kalmadım.

Ama geç kalmama değecek bir bölümle geldim.

İyi okumalar...

Gözlerimiz bir saniye olsun ayrılmazken kalbim göğüs kafesimi zorluyordu. O ise sanki bunu her gün yapıyormuş gibi rahattı. Ben kesinlikle onun karşısında aklımı kaybediyordum. Gözlerimi kapatıp kendime gelmeyi bekledim. Kendime geldiğimde onun gibi sırıttım.

"Kesinlikle birbirimizi tamamlıyoruz, sevgilim." diye cevap verdiğimde bir anlığına kasılsa da kendine geldi.
Gülümseyerek dudağımın kenarını öptüğünde geri çekildi. Etrafımızdaki karmaşadan tamamen soyutlanmıştık. Sıklaşan nefesi şile bana bakarken sabırsız bir şekilde fısıldadı, dudaklarıma doğru.

"Bunu yalnız kaldığımızda tekrar söylersen sana güzel bir cevap verebilirim, sevgilim." diyerek geri çekildiğinde bir anlığına da olsa boşluğa düşmüş gibi hissettim.

"Şimdi.." diyerek cebine doğru yöneldi. O an takımı ne kadar benimsediğini fark ettim. Kısa bir süreliğine etrafa göz gezdirsemde kimsenin buraya bakmadığını, işiyle ilgilendiğini fark ettim. Zaten köşe bir yerdeydik, bakmamaları normaldi.

Tekrardan Eric'e döndüğümde cebinden bir kutu çıkardığını gördüm. Kutuyu bana uzattığında şaşkınlıkla ona baktım. "al hadi" diyerek bana uzattığında titreyen ellerimle aldım. Zaten heyecandan titreyen ellerim şimdide bunun için titriyordu.

"Bu seni simgelemeye yetmez ancak benim hayatıma nasıl girdiğini ve benim hayatımın sonuna kadar orada, kalbimde, dünyamda olacağını simgeler. Tabi bir evlilik yüzüğü bunu resmileştirse de bunun zamanı var." diyerek kutuyu işaret etti. Kutuyu açtığımda bir güneş kolyesiyle karşılaştım. Ortasında pırlanta olan altın bir kolyeydi. Çok...çok güzeldi.

(kolye)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(kolye)

(dün koymayı unutmuşum ancak giydiği elbise)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(dün koymayı unutmuşum ancak giydiği elbise)

"Sen günün ilk ışıklarında hayatıma giren kişiydin. O ışıklarla hayatımı aydınlattın. O kadar muhtaçtım ki ışığına benim güneşim oldun. Sen olmadan yaşayamaz oldum." diyerek kolyeyi alıp arkama geçti. Saçlarımı topladığımda kolyeyi hızla taktı. Önüme tekrar gelmek yerine bana arkadan sarılarak boyumu öptü. Öptüğü yerde bir benim olduğunu biliyordum. Ama o, o benin benim için anlamı bilmiyordu. Saç köklerime çok yakın olan ben küçücüktü ve görmesi oldukça zordu. Babamın sözleri yankılandı o an zihnimde,

"Bu beni hayatında sadece iki kişi bilecek, gün ışığım. Biri ben, diğeri ise ne kadar istemesem de hayatına girecek olan adam. Çünkü saçlarının altında gizlenen ben sadece seni seven kişiye kendini gösterecek. Unutma, seni seven kişi seni senden daha iyi tanır..." diyerek oraya dudaklarını bastırmıştı, babamda.

Şimdi ise o, orayı öpüyordu...

Dolan gözlerimi kapatıp yaşların geri gitmesini bekledim ancak o susmadı.

"Hayatım olmuşsun, haberim yokmuş. Olsaydı ilk ben bulurdum seni..." diyerek kollarını dahada sardı bana. Bende ona uyarak başımı geriye yaslayarak kendimi ona bıraktım.

Bugün her anlamda daha özeldi.
****

Defile bitmiş insanlar yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. Herhangi bir sorun yaşanmamış olsa da Eric'in annesine ait bir tasarım giymemesi herkesi şaşırtmıştı. Ek olarak yürürken bana dönüp göz kırpmıştı.
O an domates olmaktan son anda kurtulmuştum ancak Eric'in annesi Ellena'nın bakışları hep üzerimdeydi. Eric'in dediğini göre kız kardeşi birkaç güne burada olacaktı ve o annesinden de kıskançtı. Korkmuyor değildim.

Yanıma gelen kişi ile dikkatimi ona verirken onun Axel Carney olduğunu fark ettim. Axel ünlü bir şarkıcıydı ve bende şarkılarını severek dinliyordum. Yakışıklı bir adamdı. Kahve saçlı ve gözlüydü. Kemikli bir yüz yapısı kirli sakalı vardı. Bizim şirketimize ait bir takım elbise giyiyordu.

"Merhaba." diyerek selam verdiğin de hızla karşılık verdim. "Açıkçası tasarımınıza bayıldım, Bayan Ateş." soyadımı biraz zorlanarak söylemiş olsa da iltifatı oldukça hoşuma gitmişti. Samimi gülüşle "Çok teşekkürler, beğenmeniz benim için oldukça önemli" diyerek karşılık verdim.

"Sizin gibi güzel biriyle selfie çekilebilir miyim acaba? Çünkü hayranınız oldum." dediğinde onu onayladım. Yanıma gelerek kamerayı öne uzattığında temas etmemeye çalışarak ona yaklaştım. Hızla birkaç tane çektiğinde teşekkür ederek yanımdan ayrıldı. Açıkçası egom tavan yapmıştı. Sonuçta o fazlasıyla tanınan bir şarkıcıydı.

Belimde hissettiğim elle ona elin sahibine döndüğümde Eric gergin bedeniyle karşımda duruyordu. "Bir sorun mu var?" dediğimde derin bir nefes alarak anlımdan öptü. "Ben kesinlikle kıskanç biri değilim." diyerek kendi kendine tekrara ettiğini duydum. Büyük ihtimalle sesli konuştuğunun farkında bile değildi. Güldüm bu şapşal haline, kesinlikle çok tatlıydı.

Elimi yanağına koyarak parmak uçlarımda yükseldim. Dudağına uzun bir öpücük bırakıp geri çekildiğimde yumuşayan bakışlarıyla bana bakıyordu. Gülümseyerek kulağıma eğildi.

"Bunu da evde tekrarla güzelim." dediğinde nefesim tam anlamıyla kesilmişti.

"Sonuçta bugün abin olan şahsiyet evde yok." diye tekrardan kendi kendine mırıldandığında onu algılayamıyordum.

Ben kaçtım...

Bayyyy...

Instagram: elasu-gr

MISS YOU... /TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin