~Chan'ın Ağzından
Yurda dönmek üzere hepimiz arabanın içine doluştuk. Lee Know sürücü koltuğuna bande yan tarafına oturdum. Arkayaysa Felix , Seungmin ve Han yerleşti. Hareket etmeye başadığımızda hepimiz derin düşüncelere daldık. Az önceki hiçbir şeyden habersizmiş gibi olan hallerimiz yerini her şeyin farkında olan duygulara bırakmıştı.
Kafamı arkaya çevirdim.
"Han ne olduğunu en başından anlatır mısın?"
Derin bir nefes aldı Han.
"Bilmiyorum aslında tam olarak ne olduğunu. Dans pratiklerini bitirdikten sonra dağılmıştık. Hyunjinle yemek yemeğe gidiyorduk. Yolda yürürken susadığını söyledi, bende susamıştım. Bir markete girdik.
Ben öderken içeri bir grup insan girdi. Sonra daha suları alamadan Hyun beni dışarı sürükledi. Ona kızarken ağladığını fark ettim. Kalbini tutup derin derin nefes alıyordu. Gerisi bildiğiniz gibi işte. Önceki kadar olmasa da saçmalamaya başladı. Ne yapacağımı bilemedim. Kendimizi orada buldum."
Pür dikkat dinliyorduk hepimiz.
"İyiki yanındaymışsın." dedi Seungmin.
"Neden olduğunu düşünüyorsunuz?"
Lee Know bir yandan yola bakıyor bir yandan da bana imalı olacak şekilde bakıyordu.
"Ne demeye çalısıyorsun?"dedim.
"Siz dinlemiyor musunuz? Birileri girdikten sonra çekiştirmiş dışarı Hanji'yi."
"Yani?!"dedi Lix.
"Anlasanıza! Hyunjin dururken neden kriz geçirsin. Bir şey onu tetiklemiş olmalı. O insanları daha önce görmüş müydün Han?"
"Hah?! Evet, Yani hayır görmemiştim. Zaten yüzlerinde maske vardı Hyung nasıl tanıyayım?"
Seungmin atladı bu sefer:
"Minho hyung haklı olabilir. Hatta bence haklı.... Hyung bu kadar zeki olduğunu bilmiyordum."
Lee Know arka çaprazına doğru sert bakışlar fırlattı ,ardından gülümsedi.
"Öğren bundan sonra o zaman Kim Seungmin-şhi."
Aralarındaki konuşmanın ateşinin sönmesini bekliyordum.
"Sen ne düşünüyorsun Hyung?"diye sordu Han.
Hanın sorusuyla tüm kulaklar ağzımdan çıkacak kelimeleri bekler gibiydi.
"Bilmiyorum."dedim.
"Ama Lee Know haklı olabilir. Bunu Hyunjinle konuşmalıyız. Biz kendi kendimize ne kadar konuşursak konuşalım. Doğru olup olmadığını bilmediğimizden şuanlık bir şey yapamayız."
Lee Know kafasını sallayarak araba sürmeye odaklandı. Diğerlerinin de sesleri kesildi. Ve hiçbirimiz konuşmadı yurda kadar.
...
Yurda döndüğümüzde Changbin ve I.N çoktan gelmişlerdi. Menajerimiz Se Jun Hyung da buradaydı. Biz geldikten sonra çıktı. Changbin ve I.N kendi odalarında kendilerince takılıyorlardı.
İkisini de salona çağırdım. Han olanları anlattı.
Yüzlerindeki ifade oldukça tanıdıktı. Sevdiklerin için endişenin korkuyla birleştiği mimiklerdi bunlar.
Yüzümdeki makyajı çıkarmak üzere banyoya gittim. Yüzüme soğuk suyu çarptım kendime gelmek için. Yüzümü tamamen temizlediğimden aynaya baktım bir kez daha. Minik kaşlarım minik gözlerim ve bunlarla tam zıt olacak şekilde büyük olan burnum yine karşımdaydı. Kenime sinirli bakışlarım bitip banyoda ayrılacağım sırada aklıma Rona geldi.
Sahi! Daha sonra cevap veririm diye o anlık kapatmıştım telefonu. Elimle alnıma sesli bir şaplak atarken telefonumu nereye attığımı bulmaya çalışıyordum.
Koltukların üstleri, mutfak yatağım, çalışma masam hiçbirinde yoktu. Tekrar salona geçip yatar pozisyonda yan yana dizilmiş Hyunjinin gelmesini bekleyen üyelerime sordum:
"Telefonumu gördünüz mü?"
"Bunu mu arıyorsun?"
Lee Know , Changbin ve Han yan yana uzanmış ortada Lee'nin elinde olan telefonuma bakıyordu.
"YAAA! Ne yapıyorsunuz! İki saattir onu arıyorum. Verin şunu birine mesaj atmam lazım acil."
Changbin sırıtarak geriye yaslı kafasını kadırdı.
"Bu acil mesaj atman gereken kişi minik Ronan mı?"
Ardından şu ikonik kahkahası.
"Changbin-ahh ver şu telefonumu, bir ton işim var." Onlara adımlarken ,sakin olmaya çalışıyordum.
Han fark etmediğimi sansa da ben onun olay mahallinden kaçtığını çoktan fark etmiştim. Lee Know da elindeki telefonu Changbine verip yanımdan geçip gitti.
Önüne geldiğimde kılını bile kıpırdatmayan bir adet dwekkimiz kalmıştı hedef olarak. Telefonumu hızla elinden kapıp yanına oturdum. Bu fırsatı kaçıramazdım. Sonuçta ona kızma hakkım vardı. Kolumu kafasının arkasına atıp önüme doğru eğdim.
"Sen ilgi mi istiyorsun ?"
Öpmeye çalıştım yanağını. Ardından sımsıkı sarılıp sallanmaya başladım.
Kafasını iki yana sallayıp kıkırdıyordu. I.N bize yine o iğrençsiniz bakışlarını fırlatıp önüne döndü. Bağırmaya başladığı sırada Changbin, uzaklaşmam gerektiğini anladım.
Bende koltukların birine kendimi atıp telefonumu açtım.
#MİNİK KIZ#
-Ben eve geldim Oppa.
- Belki sormam yanlış ama merak ediyorum. İyiler değil mi?
(22.06)-1- Yeni mesaj
...
Yeni bölüm yehooo dimi bddhbxhx.
Oy verdiysen aşağı kaydır lütfen bir bölüm daha var🙃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓ Daddy Issues | Bang Chan | SKZ
Fanfiction" Ben burada olduğum sürece kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim." Birbirleriyle zıt olan duygular hep birlikte geliyordu. Tıpkı zıt kutupların birbirlerini çekmesi gibi. Delicesine ölmek isterken yaşama sevinciyle doldum ben. Gerçek baba...