2. Affedemeyeceğim An Yok

858 36 29
                                    

Keyifli okumalar...

------------------

Süsen önde Ömer arkada La Fortuna'ya giriş yaptılar. Süsen girdiği gibi önce Suzan'ı gördü. Hemen yanına gitti. Suzan'la Harika'dan ötürü bir tanışıklıkları vardı. Süsen hep çok severdi Suzan Teyzesini, tabi Suzan Teyzesi de onu. Suzan içten içe hep hayalini kurduğu annesiydi onun. Şans o ya gidip Suzan Teyzesinin oğluna aşık olmuştu. Kan çekiyordu herhalde.

"Nasılsın Suzan Teyze?" diyerek sarıldı Suzan'a Süsen. Suzan da sıkı sıkı sarıldı Süsen'e. O da aynı şekilde Süsen'i çok severdi. Oğluyla birlikte olmasına da çok seviniyordu.

"Hoş geldin Süsen'cim. Nasılsın canım her şey yolunda mı?" diye merakla sordu Suzan yavaşça ayrılırken.

O sırada arkadan Ömer'in sesi geldi. "Hiç bizi yüzünüz görmüyor tabi. Hatırlatırım Suzan hanım sizin çocuğunuz benim, Süsen değil." dedi tatlı bir sitemle. İkisinin iyi anlaşması en çok onu mutlu ediyordu halbuki.

Suzan'ı annesi olarak görmeye başladığından beri yüklerinin azaldığını hissediyordu Ömer. Arkasında birinin olduğunu bilmek güzeldi. Üstelik Suzan da çocukları hiç boş bırakmıyordu. Haftada bir market alışverişlerini yapıyordu, onlara harçlık veriyordu. Elinden geldiğince de onlara yardımcı olmak istiyordu. Keşke elinden daha da fazlası gelseydi ama maalesef bu kadar yapabiliyordu. Ahmet öldükten sonra Ömer'e kardeşleriyle birlikte kendisine taşınmalarını istediğini söylemişti ama Ömer düşüneceğim deyip erteliyordu sürekli. Haksız da değildi ya, zamanında Suzan ona çok umut verip geri almıştı korkuyordu o da haliyle.

"Aa o nasıl söz oğlum? İkinizi de çok seviyorum, bilmiyorsun sanki." Endişelenmişti Suzan. Şu an araları ne kadar iyi olursa olsun zamanında Ömer'e yaptıklarını unutamıyordu. Bu da Suzan'ın omzundaki o hiç geçmeyecek yüktü. Ömer ne derse desin kendini hiçbir zaman affetmeyecekti. Bu yüzden çok hassastı Ömer'e karşı. Ona kendisini sevmediğini hissettirecek diye ödü kopuyordu.

"Şaka yaptım, güzel annem. Alınma hemen." diyerek sarıldı ona Ömer. Suzan da derin bir nefes vererek ona sarıldı. Süsen ise yüzünde bir tebessümle izliyordu ikisini. O kadar seviyordu ki Ömer'i, onun mutlu olduğunu görmek dünyalara bedeldi kız için.

"Neyse ben sizi yalnız bırakayım hem de bir anneme bakayım." diyerek yanlarından ayrılıyordu ki Ömer seslendi kıza.

"Dur ben de bir selam vereyim Süreyya Hanım'a." sonra annesine döndü. "Anne ben bir Süreyya Hanım'ın yanına uğrayıp geliyorum."

"Tamam oğlum. Hatta Süreyya'yı da çağırın hep birlikte bir şeyler içelim hem siz okuldan geldiniz, açsınızdır bir şeyler de yersiniz." diye bir teklif sundu ortaya Suzan.

"Rahatsız etmeseydik Ömer'le sizi, konuşacaklarınız vardır belki." dedi Süsen çekinerek. Ömer'le yan yana oturmak geriyordu onu. Hala gergindi.

Ömer atladı hemen ortaya. "Yok ya ne rahatsızlığı özel bir şey konuşmayacaktık zaten, sohbet ederiz ne güzel." sonra kızın kulağına doğru eğildi. "Hem belki hep birlikte olursak sesinizi duyarız bugün biraz Süsen Hanım." Ömer bugün kızla doğru düzgün konuşamamıştı. Süsen Lidya'nın acısını kendinden mahrum bırakarak çıkarıyordu. Bu da Ömer için en büyük cezaydı zaten.

"Tamam o zaman." Süsen anlamıştı Ömer'in ona meydan okuduğunu ve Süsen asla geri çekilmezdi böyle konularda. "Ben annemi çağırayım, siz de geçin oturun bir yere isterseniz."

------------------

"Eee oğlum nasıl gidiyor okul, Süsen?" son kelime imalı bir şekilde dökülmüştü Suzan'ın dudaklarından. Anlamıştı bir şeyler olduğunu Suzan. Ondan kaçmazdı tabi ki.

KARDEŞLERİM -VURGUN- (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin