1 hafta sonra
Yine bir terapi günüydü. Yavaş yavaş iyileştiğimi hissediyordum. Ne yalan söyleyeyim Bu kadar çabuk olacağını tahmin etmiyordum.Üstüme rahat bir şeyler giyindim ve yola çıktık. Hastaneye vardığımızda kapı da Utku'yu gördüm. 1 haftadır pek fazla görmemiştim onu. Gördüğümde de hafif tebessümden başka bi etkileşimimiz olmamıştı.
Yavaşça arabaya doğru yaklaştığında şaşırmıştım. Kapımı açıp beni kucakladığında yine onun o tanıdık kokusunu solumuştum. Beni sandalyeye oturttuğunda sorgular tavırda "Günaydın? Neler oluyor?" diye sordum. O da hafiften kaşlarını çatıp "Bir şey olduğu yok Sare Hanım. Seçil 1 hafta raporlu ve onun yerine ben hemşireniz olacağım. Ama eğer bu durumdan rahatsızlık duyuyorsanız başkasını yönlendirebilirim." Dedi.
"Rahatsızlık duyduğum falan yok Utku Bey. Sadece birden hiçbir şey demeden beni kucaklayınca şaşırdım."
"Özür dilerim hanımefendi böyle yaklaşmamam lazımdı. Her şeyi önceden haberdar etmem gerekiyordu. Zaten belli ki çok rahatsız oldunuz söylerim yarın başkası gelir." Benim cevap vermeme bile izin vermeden arkama geçip beni doktorumun odasına bırakmıştı. Bütün gün neden böyle davrandığını sorgulamıştım. Ama bir cevap bulamamıştım.
Büyük ihtimalle yine bana ön yargılı davranmış, egosu yüksek biri olarak görmüştü. Halbuki hayatım boyunca asla öyle biri olmamıştım. Bu yüzden de her zaman arkadaşlarım tarafından dışlanmıştım. Ta ki karşıma Bade çıkana kadar. Bade'den sonra da bir sürü arkadaşım olmuştu. Ama hepsi bana param için ya da ünlü olduğum için yaklaşmıştı. Benimde güvendiğim tek arkadaşım, sırdaşım Bade'mdi. Ama şimdi o da yoktu. Yalnızdım, yapayalnız...
Psikoloğumla konuşmak biraz da olsa iyi geliyordu. Birilerine bir şeyleri anlatmayı sevmezdin aslında. Her zaman kendim sarardım yaralarımı.
Saramadığım zaman da Bade yardımcı oluyordu.
Murat'ın yokluğunu da hissediyordum her zaman. Sonuçta onunla 3 yıl boyunca her anımız beraberdi. Üzülüyordum ama unutmaya çalışıyordum. Onunla olan bütün fotoğraflarımı silmiştim. Ona dair anıları hepsini bir bir kaldırmıştım hayatımdan. Ama aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Bana bunu nasıl yapabilmişti ki. Az da olsa kabuk tutmaya başlamış yaramı tekrar deşmek istemiyordum.Eve döndüğümde anneme bugün neler yaptığımı anlatmıştım. Sonra odama çıkmış Bade ile olan fotoğraflarıma bakmıştım. Artık eskisi gibi ağlamıyordum. Tükenmiştim. Artık yaşadıklarımı sorgulamayı da bırakmıştım. Çünkü bu beni daha da dibe çekmekten başka bişey yapmıyordu.
Yeni bir güne başladığımda tekrardan hazırlanıp yola çıkmıştım. İlk ay olduğu için her gün gidecektim tedaviye. Zaten bir aya kadar düzeleceğimi söylemişlerdi bana. Düzeldikten sonra da evde bir hemşire eşliğinde devam edecektim egzersizlerime. Bu büyük ihtimalle Seçil olacaktı. Bu bir hafta da onunla iyi anlaşmıştık. Onunda beni sevdiğini düşünüyordum. Tabii eğer yanılmıyorsam.
Hastaneye vardığımda kapı da Utku'yu görmeyi beklemiştim. Ama Utku değil de başkası vardı. Esmer uzun boylu, ela gözlü ve oldukça alımlı gözüken bir hemşire karşılamıştı beni. Kapımı açıp dişlerini göstererek gülümsedi. "Merhabalar Sare hanım. Hoşgeldiniz. Uygun görürseniz bundan sonra size ben eşlik edeceğim." Dedi.
"Merhabalar. Tabi ki eşlik edebilirsiniz ama öncesinde isminizi öğrenebilir miyim?"
"Miraç ben. Çok memnun oldum." Diyerek elini uzattı. Elini tutup hafifçe sıktıktan sonra beni kucakladı ve sandalyeme oturttu. "Sizin daha önceden de takipçinizdim Sare Hanım. O yüzden sizi yakından tanıyorum. Birde şey ben biraz hayranınızım da. Eğer rahatsız olmazsanız fotoğraf çekilebilir miyiz?" Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtemel Aşk
Ficción GeneralTam hayattan vazgeçerken beni aşka inandır... Aylar önce çok yakın arkadaşının vefat haberinin ardından bacaklarını kaybetme tehlikesiyle sonuçlanan bir kaza atlatır. Henüz bu kazanın psikolojik hasarlarını atlatamamışken sevgilisi tarafından ihanet...