Sare Alaca anlatımından...
Başımda belli belirsiz bir sızıyla uyandım. Dün yaşadıklarım bir bir kesit halinde gözümün önüne geldi, ama garip olan bir şey vardı. Dün Utku aradıktan sonrası bende yoktu. Ama şu an da onun evindeydim. Yani sanırım öyleydi. Dün odayı pek inceleme fırsatım olmamıştı. Ama burnuma dolan tanıdık odunsu kokuyla Utku'nun evinde olduğumu tahmin etmiştim.
Arkamda bir ağırlık hissederek korkuyla gözlerimi yumdum. Nasıl yani ben Utkuyla mı yatmıştım bugün. Çekincen tavırla yavaşça arkamı döndüm. Arkamda yayılarak yatan prensesi görmemle derin bir oh çektim. Yatakta doğrularak dik bir şekilde oturdum. Daha sonrasında odayı incelemeye başladım.
Yatağın tam karşısında beyaz kocaman bir gardırop vardı ve bütün kapakları aynalıydı. Yatak başlığı koyu gri renginde ve yanında beyaz bir komidin vardı. Bir duvar boylu boyunca cam ile kaplanmıştı ve bu nefes kesici bir şehir manzarasını gözler önüne seriyordu. Yerde yuvarlak siyah sade bir halı vardı. Halı tavanda asılı 3'lü siyah avizeyle tamamen uyum sağlamıştı. Cam duvarın yanında da bir kapı vardı, sanırım kişisel banyoydu.
Sende ne inceledin be kızım. İç mimar mısın nesin?
Hemen ayaklanıp aynadan yüzüme baktım. Bu halim ne böyle. Ben bile kendi tipimden korkmuştum. Utku beni asla böyle görmemeliydi, derken kapı çalındı.
"Sare uyandın mı?" Dedi tok sesiyle. Ne yapacağımı bilmez halde panik halinde "Iııı şey Utku gelme odaya sakın girme." Dedim.
"Tamam kahvaltı hazır dicektim, çorbayı soğutmadan gel." Dedi ve oluşan sessizlikten gittiğini anlamıştım. Derin bir oh çekerek tekrar aynaya bakmıştım.
Makyajım akmıştı, rimelim neredeyse burnuma kadar yetişmek üzereydi. Saçlarımı hiç saymıyorum bile. 'Nasıl deli yattıysam anca böyle olabilirdi' diye geçirdim içimden.
Hemen ıslak mendil aramaya başladım. Ama etrafta bulamayınca ve çekmeceleri karıştırmak istemeyince kişisel banyoya doğru yol aldım. Diğer banyoya gidersem Utku beni böyle görürdü. Ve beni adeta bir canavar gibi görmesini istemezdim.
Kapıyı açtığımda banyoyu incelemeye başladım. En köşede Antrasit renginde camları olan bir duşa kabin vardı. Sol tarafında beyaz bir klozet sağ tarafında ise lavabo vardı. Lavabonun üstünde sabunluk ve tek bir diş fırçası ve diş macunu vardı. Direkt lavaboya doğru yol aldım ve hızlıca yüzümü yıkamaya başladım.
Yaklaşık 5 dakika boyunca yüzümü yıkadıktan sonra aynaya baktığımda az önceki halimden eser yoktu.
Arkamda gördüğüm dolaptan havlu çıkartıp yüzümü siliyordum ki kapı açılma sesiyle adeta yerimde sıçradım.Utku şaşkınca suratıma bakıyordu ve tabi ki bende ona aynı şaşkınlıkta bakıyordum.
"Tam 1 saattir sana sesleniyorum Sare. Ses gelmeyince düşüp bayıldın sandım." Dedi omuzlarını silkerek. Utangaç bir şekilde yanından geçip giderken direkt mutfağa geçmiştim. Masanın üstündeki telefonumu görmemle onu elime aldım. Annemden 2 cevapsız arama vardı. Telefona ağzım açık bakarken nasıl bu kadar az aradığını merak ediyordum. Utku'nun kapıdan girmesiyle ona döndüm.
"Şeyy Utku ben dün buraya nasıl geldim. Hiç bir şey hatırlamıyorum da. Ve başım da çok ağrıyor." Dedim başımı yere eğip konuşarak. Gerçekten de çok utanıyordum. Kim bilir ne saçmalamıştım dün gece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtemel Aşk
Ficción GeneralTam hayattan vazgeçerken beni aşka inandır... Aylar önce çok yakın arkadaşının vefat haberinin ardından bacaklarını kaybetme tehlikesiyle sonuçlanan bir kaza atlatır. Henüz bu kazanın psikolojik hasarlarını atlatamamışken sevgilisi tarafından ihanet...