Ben geldimmm...
Nasılsınız eriklerim?
Biraz geç kaldım özür dilerim.
Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun 🇹🇷
İyi okumalar...
Çalan kapımla başımı kaldırdığımda Lucy ile karşılaştım. Lucy Eric’in kız kardeşiydi ve yaklaşık bir haftadır buradaydı. Gülümseyerek gelmesini söyledim. Eric’in anlattığını aksine içine kapanık biriydi. Belki de hala bana alışmaya çalışıyordu bilmiyordum.
Defilenin üzerinde neredeyse 3 hafta geçmişti ve bu süreçte çok fazla şey olmuştu. Öncelikle Ege buraya taşınıp hızla düzen kurmuştu. Ama işkolik herifin yüzünü göremiyorduk. Eşyalarını dizerken bile birkaç kişi ile konuşmuştu. Babama bu kadar benzemeseydi onu dövebilirdim.
Pars ile her gün daha iyi oluyorduk ancak Ege ile beni paylaşamamaya başlamışlardı. Bundan en çok Eric etkileniyordu. Pars tam anlamıyla bir play boydu. Hayatıma renk katan kişilerdendi. Abim olan şahıs kesinlikle çok seviyordum. İkisini de..
Eric ise... onunla her şey çok güzeldi. İlişkimiz başlayalı neredeyse iki ay olmuştu ve her dakikası daha da güzeldi. Birbirimize doymuyorduk, her anlamda. Şimdi ise Amerika’ya bir reklam çekimi için gitmişti. Onu görmeyeli sadece 3 gün olmuştu ancak her hücremle özlemi hissediyordum.
Sık sık birbirimizin evinde vakit geçirdiğimiz için ev çok boş geliyordu.Ben ise oldukça ilgi görmüştüm. Bu defile işime çok yaramıştı. Zaten staj dönemlerinde bile bir çok tanınan şirketle çalıştığım için tanınıyordum. Şimdi ise şirketimize benimle iş birliği yapmak için markalar başvuruyordu. Marsis en iyi moda şirketlerinden biriydi ve oldukça köklüydü. Bu yüzden güzel bir tasarım çıkarabilirsen kolaylıkta tanınıyordun. Ancak ben burada tanınmamıştım.
Ne şimdi ne de staj zamanında bu üne karışmıştım. Temelim lisede başlamıştı. Okulumun sponsorları tarafından yapılan yarışmada oldukça ilgi görmüş en iyi şirketlerden burs almıştım. Şu an ne kadar Marsis’e bağlı çalışsam da onlardan sık sık iş birliği isteği alıyordum. Hatta aralarında kabul etiklerimde vardı.
Hayatım ve kariyerim gayet güzel ilerliyordu.
Lucy oturduğunda sohbet etmeye başlamıştık. Daha doğrusu dedikodu yapmaya. Onlar gerçek anlamda Türk asıllılardı. Hatta bazen Türkiye’de yaşayan kişinin ben olup olmadığımı sorguluyordum. Her anlamda ülkemize daha adaptelerdi.
Şirkette duyduğu dedikoduları konuşmuştuk. Eğlenceli bir kızdı ve yavaş yavaş bana açılıyordu. Almanya'da yaşıyordu ama en az 2 ayda bir gelip bir iki hafta kalıyordu. Hatta birçok ülkeyi geziyordu. Yeni mezun olmuştu ve iş hayatına girmeden önce hayatın tadını çıkarmak istiyordu.
Lucy gittiğinde bende telefonumu alarak sevgilime yazdım. Hemen geri dönmesi beni gülümsetirken söylemediğim bir şey olduğumu hatırladım. Ege bey buraya gelir gelmez beni bir psikoloğa götürmüştü. Ne kadar istemsem de kabul etmiştim çünkü artık tam anlamıyla yaşamak istiyordum.
Kabul edemediğim şeyler vardı. Ve bunu başında psikolojimin kötü olması geliyordu. Bazı alışkanlıklarla kendimi bastırsam da en büyük ilacım babamdı. Artık yoktu. Maalesef ki psikoloğum dışında kimse bilmese de dün yine kriz geçirmiştim ve bu diğer zamanlardan daha tehlikeliydi. En azından psikoloğuma göre. Dediğine göre duygularımı kontrol edemezsem daha da sıklaşacak, tekrardan ilaç almamı sağlayacaktı.
Bedenim dengesinden şaşmıştı. Bu diğer insanlar için normal olsa da benim için değildi. Bedenim hızla ilaç istiyordu ve bu korkunçtu. Ergenliğimi onlara bağlı bir şekilde geçirmek gelişmemde sıkıntılar yaşatmıştı. Kimse fark etmese de gerçekten ağır ilaçlar kullanmıştım.
Kendimi böyle anlarda kontrol edemeseydim zaten herkes anlardı. Patlama noktasına gelmediğim sürece kimse bu hissettiklerimi anlayamazdı. Babam ve Eric bile.
Hızla mesaja döndüğümde gülümsemem tekrar dudaklarımda yer buldu.
💛
Siz: Ne yapıyorsun sevgilim?
Eric: iyiyim güzelim sen?
Siz:. Seni özledim
Siz: galiba buna asla alışamayacağım
Siz: yakında gidiyorsun diye ağlarsam şaşırma
Eric: bende senden uzakta olmayı sevmiyorum, biliyorsun
Eric: hem ağlamana izin vermem
Eric: en kötü benimle gelirsin
Siz: bide bavuluna gireyim Eric
Eric yazıyor..
Siz: düşündün di mi?
Eric: ama mantıklı
Eric: bence sığarsın
Eric: zayıfsın zaten
Eric: bu iş benim aklıma yattı
Siz: saçmalama Eric!!
Siz: şaka yapıyorum burada
Eric: ben ciddiydim ama...
Siz: sus bakayım
Eric: ama bak şimdi güzelim
Siz: aşkım bende seni özledim ama daha delirmedim yani
Eric yazıyor ...
Eric çevrimiçi
Eric: sen...
Siz: çok tehlikeliyim?
Eric: bilet bakıyorum Lara
Eric: mutlu musun?
Siz: ne?
Siz: mgfdhbıcfvn
Siz: evet
Siz: o zaman
Siz: evde seni beklemeye başlıyorummm
Lara çevrimdışı
Eric: Lara!
Eric: lanet olsun!
Eric çevrimdışı
Kitabın texting olduğunu hatırlamışımdır,
Üzücü bir haberim varki o da sadece 4 bölümümüz kaldığı...
Yazmadım ancak kafamda tamamen olustu. Yazıp atıcam.
Hazır kesinlikle değilim ama MİSS YOU bittikten sonra yeni textingi atmaya başlayacağım ve bu yüzden okumak isteyenlerle orada bir arada olmaya devam edeceğiz.
Beni tek üzmeyen şey sizinden ayrılmayacak olmam.
Sizi seviyorum...
Yarın görüşürüz♡♡♡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MISS YOU... /Texting
Kurzgeschichten*Kitap Türkçedir Siz: seni özledim 0527**: kimsiniz? . . Seni terk eden annenin hatırladığın numarasına mesaj atarsan ve attığın kişi türk asıllı bir ingiliz model olursa? . üstelik onun aile şirketine çalışmak için başvurmuşken