ÇARPIK ZİHİNLER

Sürpriz Bir Avukat.

Bu bölümün parçası

Sezen aksu - Şanıma inanma

Keyifli okumalar....

" Hiç bilmediği bir duygunun yokluğunu hissedermi ki insan... İşte mutluluk da benim için tam olarak böyle bir duyguydu sevgilim.."

Dümdüz yolunda giden aracı yolundan ne çevirebilir? Belki çarpmak üzere olduğu küçük bir kedi , belki de bir topun peşinde yola fırlayan bir çocuk. Ya da bir ceset . Benide yolumdan çıkaran şey tam olarak buydu. Sanki zincirleme bir kaza olmuşta ve yolumun üstünde binlerce cesat vardı. Şimdi bu durum karşısından ya yolumdan çıkacağım ya da bu kan oyunun bir parçası olup şerit bile değiştirmeyecektim.

Paramparça olmak var ,ama yolumuzdan şaşmak yoktu..

Şimdi ayakta durmuş karşımdaki adama bakıyordum şaşkın gözlerle. Şaşkınlığı üzerimden güçlükle atarak elimi uzatıp havada ki elini sıktım. " Elsa Wizard " diye kendimi tanıttıktan sonra gözlerimle oturan emmayı gösterip " ve onun doktoruyum. Yani kafanıza göre onu buradan çıkaramazsınız. " diye sitem eden bir sesle konuştum. Sözlerimle tek kaşına kaldıran adam gülerek elimi biraz fazla sıkıp yerini rahatça oturdu. " aslında yaptım bile. Emma bugün buradan çıkıyor. " diye kendinden emin bir sesle konuşmasıyla öfkeli adımlarla masanın etrafında dolanarak tam karşısında durdum . " doktoru olarak ben müsade etmiyorum! " Diye yüksek sesle konuşunca salondaki herkes bana bakmıştı.

Küstahça gülen adam arkasına rahatça yaslanarak " müsade istemedim ki." Diye konuşunca ,ayağımla oturduğu sandalyeye sertçe vurdum. Vurmanın şiddetiyle altında ki sandalyesi oynayan adam, şaşkın gözlerle bana baktı. bu kadar tepki vereceğimi beklemiyordu sanırım. Ellerimle saçlarımı çekiştirerek " neden beni kimse sallamıyor? Birisine delilleri götürüyorum sallamıyor , diğerine şüphelerimden bahsediyorum dalga geçiyor. Başka bir manyak ,hasta olan birisini statüsünü kullanarak kendi kendine taburcu ediyor. " diye bağırarak yumruk yaptığım elimi şaşkınlıkla beni izleyen adamın omzuna sertçe geçirdim. "İzin vermiyorum. Sıkıyorsa çıkar. Şimdi mi geldi, Emma aklınıza. Onu buraya kapatırken aklınız neredeydi. Şimdi ilgili abi pozları kesmeyin, çünkü hiç inandırıcı gelmiyor." Diye bağırarak konuştum.

Omzunu ovarak ayağa kalkan adam " bana bak kibritçi kız bilip bilmeden konuşma. Babam getirmiş emmayı buraya. Benimde iki gün önce haberim oldu ve hemen Türkiye'ye geldim. " diye konuşan adam sinirlenmeye başlıyor olmalı ki sakaklarindaki damarları belirginleşmis ve dişlerini farkında olmadan sıkıyordu. Onu yyargılandığımı görmek hoşuna gitmemiş gibi duruyordu.

İşaret parmağımı kaldırıp tehdit edercesine ona doğru salladım" beni ilgilendirmez. Onu buradan götüremezsiniz." Diye konuşup arkamı dönerek oturan kızın kolundan tutup " yürü Emma! dedim. Ayağa kalkan kızı kapıya doğru çekiştirmemle, bileğimi sertçe tutup beni kendisine çeviren adam " canını yakmak istemiyorum , sınırlarını zorlama kibritçi kiz." Diye dişlerinin arasında konuşdu. Burnundan soluyan adam bileğimi haddinden fazla sıkınca yüzümü istemsizce buruşturdum.

Canımın yandigini farkedince bileğimdeki elini hafif gevşetti ama bırakmadı. Böyle halledemeyeceğimi anladığım için uzlaşmacı bir sesle " bak frank. O henüz iyileşmedi. Emmayı buradan çıkarmak büyük hata olur. * dedim.

Sözlerimin ,gözlerindeki öfkeyi yumuşattığını görünce. Elimi uzatarak kolunu tutup daha yumuşak bir sesle " bakın frank bey. Biz burada emmayı tutsak etmiyoruz. Aksina ona yardım etmeye çalışıyoruz. Şimdi onu iyileşmeden buradan götürmeniz durumunda halüsinasyonları ,kendi kendine konuşmaları ve doğa üstü canlılarla konuşmaya devam edecek ve bu durum Emma için gün geçtikçe daha katlanılmaz olmaya başlayınca çözüm yolları aramaya bbaşlayacaktır. Ve bu tür vakaların bulduğu çözümler genellikle ölümle sonuçlanıyor. Eğer kardesinizi seviyorsanız ona yardım etmeme izin verin." Diyip bana düşünceli gözlerle bakan adamın elini kolumdan çekerek emmaya baktım "sana yardım edeceğime dair söz verdim. Sözümü tutmama izin ver lütfen." Dedim.