Bana Öyle Bakma..

55 18 77
                                    




Öyle bir girdabın içine hapsolmuştum ki. Ne ,nasıl davranacağımı biliyordum ne de nasıl çıkacağımı. Canım yanıyordu. Evet acı. Çok yoğun bir acı hissediyorum. Bazen buna bir son vermek istiyorum. Bazense daha fazlasını arzuluyordum.

Tam olarak ne yapacağımı bilmiyorum ama ne yapmayacağımı çok net bir şekilde biliyordum. Ne pahasına olursa olsun davamdan vazgeçmeyecektim.
Davam namusum ve namusum da en büyük silahımdı artık. Sımsıkı sarıldım ona. Sonu ne pahasına olursa olsun katili bulacağım. Onunla henüz ne yapacağımı tam kestiremiyordum ama ona soracağım tek bir soru vardı.

Neden ?

Bu sorunun cevabına göre karar verecektim onunla ne yapacağıma.
Şimdi bir uçurumun kenarında oturmuş öylece boşluğa bakıyordum. Babamla bir kere çok yüksek bir yerde uçurtma ucurmuştuk. Ben uçurtmanın heyecanına kapılıp çok fazla kenarlara gelmiştim farkında olmadan. Daha sonra babam yanıma gelip bileğimden tutarak beni yavaşça yanına çekip eliyle kıyı kısımları gösterip " burası bir sınır bitanem. Eğer sınırları aşarsan canın yanabilir. Düşmek düşündüğünden ,çok daha fazla canını yapabilir. Dikkatli olmalısın. " demişti.

Şimdi sınırdayım baba, gel kurtar kızını. Düşmek istemiyorum. Bazı şeyleri öğrenmek canımı yakacak biliyorum ama göz göre göre uçuruma gidiyorum ve çok fena düşeceğim. Gel ve kurtar kızını Olruc Wizard.

Rüzgardan savrulan saçlarımı yüzümden çekerek kulağımın arkasına sıkıştırdım. Hava çoktan kararmıştı ve ben akşama kadar burda oturup aglamaktan başka bir şey yapmamıştım. Kanım çekilmişti resmen. Katil eğer Edizse onunla ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ona zarar vermek istemiyorum. Ama ya o bana zarar verdiyse. Ne yaman Çelişkinin içine sokmuştu beni.

Derin bir nefes alarak güçsüz bacaklarımı salladığım yüksek boşluktan çekip ayağa kalktım. İlk kalktığımda dönen başımla tekrardan oturmak zorunda kalmıştım. Sabahtan beri bişey yemedigim için tansiyonum düşmüş olmalı. Kendimi daha iyi hissedince tekrar kalktım ve temkinli adımlarla arabamın yanına gidip kapıyı açıp şöfor koltuğuna oturdum.

Hissiz gibiydim. Nefes alıyor ama yaşamıyor gibi. Sanki birisi kalbimi söküp benden almış da yerine bir avuç toprak doldurmuş gibiydi. O soğuk toprağa inat doğru olanı yapmalıydım. Soğuktan kanı çekilmiş ellerimi haraket ettirerek Arabi çalıştırdım ve içine hapsolduğum bu uçurumdan uzaklaştım.

.........

Yaklaşık yarım saattir arabanın içinde oturmuş karşımda ki karakola bakıyordum. Sabah gelmek için çıktığım karokola saatler sonra gelebilmiştim. İyi de ben şimdi ne yapacağım. Katil olduğunu düşündüğüm birisiyle katili nasıl arayacaktım ki. Onunla tüm detayları konuşup , delilleri toplayıp , şüphelileri nasıl analiz edeceğim. Katil ya oysa. Bunların hepsini yapmama izin verirmiydi.

Babamın katili benimle oturup, babamın katili'ni ararmıydı ki?

Gözlerimden akan yaşlara engel olamadım.biraz kalan irademi toplayarak yanaklarımdaki gözyaşlarımı elimin tersiyle silip arabadan indim. Şimdi bişeyler yapmazsam daha kötü şeyler olacaktı. Eğer katil oysa beni durdurmasını izin vermeyeceğim.

Etrafımı kontrol ederek karakola girdim. Asansöre binip çıkmak istediğim katı tuşladım. Fazla stresten boncuk boncuk terlerken bile bedenim titriyordu. Hücrelerim bile nasıl davranacağını bilmezken ben nereden bilecektimki ne hissetmem gerektiğini.

Kapı açılınca hızlı adımlarla asansörden indim. Kimseye görünmemeye çalışarak kadir müdürün odasına doğru yürüdüm.
Odanın önüne geldiğimde titreyen ellerimle kapıyı bir kaç kez tıklattım. Biraz bekledikten sonra içeriden hiç ses gelmeyince, sıkıntıyla bir nefes alıp yine tıklattım.

ÇARPIK ZİHİNLERWhere stories live. Discover now