Bela Mıknatısı!

0 0 0
                                    

"Tüm ışıkarlar kapandığında, aydınlanan tek ışıktı 'umut ' ".....

   Yaşamımız boyunca sürekli başarılı olmak için çalışırız. Okullar, kurslar, özel dersler derken sürekli kendi iç dünyamızda kayboluruz. Daha sonra 17 yaşına gelince ne olmak istediğimize karar vermek zorunda bırakılırız. Bir, iki belki üç yıl boyunca çalışarak karar verdiğimiz şeyi iki saatlik bir sınavla kazanmaya çalışırız. Peki bu, ne kadar adil... Ya da bu evrende adil olmayan ne kadar çok şey var. Adalet ne ki? Sözlükte bir kavram, mahkemede bir yargı, birilerinin meze sofrasında muhabbet?

Sahi neydi adalet?

Üniversite de çok sevdiğim bir hocam ; bu topraklar kılıçla alındı, adaletle korunmalı." Demişti. Çok da haklıydı, eğer adalet size gelmiyorsa siz onu söke söke almasını bilmeliydiniz.

Bende tam olarak bunu yapmak istiyordum ,bu dava hukuken kapansa bile peşini asla bırakmayacaktım. Babamın katilini bulup ona bunun hesabını soracaktım. Yüreğim anca o zaman huzur bulurdu. Kalbimde bir yer onun yokluğuyla can çekişiyordu hala. Bu hayatta yaşanacak en kötü duygu ölü birini delicesine özlemektir bence. Bu duyguyu ilk annemde tattım. Onun yokluğuyla yıllarca yüreğim buram buram hasret koktu. Tek dayanağım babam olmuştu annemden sonra, şimdi oda yoktu yanımda. Tam manasıyla kimsesiz kalmıştım.

Özlüyorum, hemde çok....

Polis otosunun durmasıyla başımı yasladığım camdan kaldırıp ,derin düşüncelerimi kısa süreliğine bir rafa kaldırdım. Kapımın açılmasıyla bileklerimdeki kelepçelere bakarak arabadan indim. Mavi , avukatın başında şişe patlatmasıyla klinikteki asistan polisi aramıştı ve bizde kendimizi karakolda bulmuştuk.

Bileklerimdeki kelepeçelerle oflayarak derin bir nefes aldım.Bizi buraya getiren memurlardan birisi geçmem için bana yolu gösterince arabanın etrafından dolaşarak yeni inen mavinin yanına gittim. Oda bileğindeki kelepçeleyi göstererek "bak sana diyorum, kesin lanetlendik " Diyince kafama bir el ateş etmek istedim. Mavinin havadaki ellerine sertçe vurup. "Lanetlendik mi? yoksa kaşındık mı? orası tartışılır bence. "

Bana gözlerini deviren kız beşiktaş emniyet müdürlüğü yazan tabelaya bakarak" Koskoca şehirde başka karakol kalmadı sanki? " Diye dişlerinin arasında homurdandı. İnşallah Ediz karakolda değildir, rezil olmak istemiyorum. Kolumu tutan memurla , istemeye istemeye karakola girdik.

Düz koridorda ilerleyip asansörlerin olduğu kısıma gelince kolumu tutan memur düğmeye basarak asansörü aşağıya çağırdı. Sabırsız bir şekilde asansörün gelmesini beklerken içimden edizle katşılaşmamak için bildiğim tüm duaları ediyordum. Bizim olduğumuz kata gelen asansörün kapıları yavaşça açılınca göz göze geldiğim adamla sesli bir küfür ettim.

Bugün yine çok şanslıyım..

Beni görünce kaşları çatılan adamla yerin dibine girmek istedim. Yanında duran sancağa kısa bir bakış atarak Kendimi tebessüm etmeye zorlayıp kelepçeli bileklerimi kaldırarak " Selam " Dedim en sevimli sesimle. Sözlerimle kaşlarını mümkünmüş gibi daha çok çatan adam ağır adımlarla asansörden inerek kolumu tutan memura " Gerisini ben hallederim koçum. Sen işine bak " Dedi. Başını sallayan memur kolumu bırakıp belindeki anahtarı çıkardı. Bileklerime doğru uzanıncı hızla bileklerimi ona uzattım. Bu can sıkıcı kelepçelerden kurtulmak iyi gelecekti. Bileklerimi fazlasıyla acıtmıştı. Karşımdaki memur tam anahtarı deliğine sokup açacağı esnada " Kelepçeler kalsın! " Diyen edizin sesiyle Durmak zorunda kaldı. Kaşlarımı çatarak karşımda ki dengesize baktım " Kalsın mı? Nedenini öğrene bilirmiyim. " Diye şaşkınca konuştum.

"Çünkü bütün suçlulara takarız da ondan . " Diye sakince beni yanıtlayınca . Kaşlarımı çatarak " Ama ben suçlu değilim." Diye cevap verdim. Bu bileğimi acıtan kelepçelerden bir an önce kurtulmak istiyordum. Sözlerimle kollarını göğsünde birleştirerek tam karşımda durdu " Bileğindeki kelepçelerle pek de öyle görünmüyorsun ama " Diyince yüzümü buruştutarak kafamı başka tarafa çevirdim. Benimle alay ediyordu.

ÇARPIK ZİHİNLERWhere stories live. Discover now