Oy ve yorumlarınızı bekliyorum! Keyifli okumalar <3
"Aşkım geliyor musun?"
Güneş kapının ağzında durmuş onu bekleyen Çetin'e doğru koştururken son olarak Nil'in çantasına yedek bir bez daha koyuyordu. Bugün bir aile olarak ilk defa dışarı çıkıyorlardı ve Güneş çok heyecanlıydı zira anne ve babasını ziyaret edeceklerdi. Çetin onlarla ilk defa bir araya gelecekti, Güneş'se eşini ve ailesini ilk defa bir arada görecekti.
"Geldim, geldim!"dedi telaşla evden çıkarlarken. Dışarısı karlıydı ancak artık Nil'le beraber otobüslerde sürünmesine gerek yoktu. Arabayla gideceklerdi ve daha evden çıkarlarken bile Çetin'le beraber işlerin nasıl kolaylaştığını düşünüyordu. O, Nil'i giydirirken Çetin hazırlanmıştı ve Çetin, Nil'i tutarken Güneş işlerini çabucak halledip rahatça giyinebilmişti.
"Giderken tatlıcıya da uğrayalım,"dedi Çetin, bir kucağında Nil, diğer elinde de Nil'in çantası vardı. Güneş'e de yalnızca kendi çantasını taşımak kalmıştı ve bu kendini prenses gibi hissettiriyordu. Yüzünde kalıcı bir gülümseyle kocasını takip ederken kalbinde süregelen sıcacık mutluluk hissiyle defalarca mest oldu. "Annenlerin sevdiği bir tatlı var mı?"
Güneş her ne kadar ailesiyle arasını düzeltmiş olsa da hem Çetin'in yokluğunu belli etmemek için hem de Nil'le beraber o uzun yolu gidip gelmek zor olduğu için uzun zamandır onları görmeye gitmiyor, ara ara telefonlaşmakla yetiniyordu. Şimdiye kadar Çetin olmadığı için onları evine de davet etmekten çekiniyordu ancak Çetin'in bir gece önce ailesinden konu açmasıyla fikirleri değişmişti. Elbette zamanı geldiğinde barıştıklarını anlatacaktı ama ona fırsat vermeden Çetin konuyu açmış ve yokluğunda olup bitenleri bilmediği için gidip ailesiyle barışması için özür dileyebileceklerini teklif etmişti. Buna gerek olmasa da Çetin'in bunu düşünmesi bile onu mutlu etmişti. Onun için özel ve zor olan kısım kendi ailesinin öz çocuğu olmadığını dile getirmesiydi ki istese de bu konuyu onunla paylaşamadı. Bu gerçeği kendi bile hatırlamak istemiyor, yaşadıkları son yüzleşmeye kadar ailesi yüzünden ne kadar yaralandığını hatırladığı için fenalaşıyordu. Kararını vermişti, nasıl Çetin'in yokluğunu sakladıysa evlatlık olduğunu da saklayabildiği kadar saklayacaktı. Annesi ve babasına da bu konuyu kimseye anlatmayacağını söylediği için gönül rahatlığıyla onların yanına gidebiliyordu.
"Babam şambali tatlısı çok sever!"dedi aklına gelen çocukluk anılarıyla. Babasıyla ne zaman dışarı çıksalar evlerine yakın bir sokak tatlıcısından kaymaklı şambali alırlardı. Güneş boğazını yakan şerbetli tatlıyı hiç sevmese de arasındaki kaymağı çok severdi ve her seferinde yalnızca o kaymağı yalayarak yer yutardı. Babası da bunu bilmesine rağmen ona yine de o tatlıdan alırdı. Güneş uzun zamandır ailesiyle iyiye yakın hiçbir şey paylaşmadığı gibi tatlı da yemiyordu. Bu yüzden Çetin'in sorusu onu çocukluğundaki o tatlıcının sokağına götürüp anılara boğmuştu.
"Tamam o zaman, yol üstünde bildiğim güzel bir tatlıcı var. Kesin Şambali tatlısı da vardır, oraya uğrar alırız..."
Binanın kapalı garajına geldiklerinde Güneş, önünde durdukları sedan kasa, beyaz arabaya bakarak derin bir iç çekti. Çetin burada yokken arabası da yoktu tabii. Nikah gecelerinde bu arabaya binip eve geldiklerini ve onu son defa bu arabanın şoför koltuğunda gördüğünü anımsayınca tüyleri diken diken oldu ve geçip giden zaman yine gerçeklik algısına zarar vermeye başladı. Son zamanlarda bunu sıkça yaşıyordu. Sanki son altı aydır bir rüyanın içindeydi ve başına gelenler gerçeklikten öteydi. Çetin, Nil'i arka koltuktaki bebek koltuğuna yerleştirirken Güneş ön koltuğa oturup kemerini bağlamıştı bile. Kendi kendine düşüncelere dalıp gitmeleri öylesine sıklaşmıştı ki sürekli durup yaşananların gerçek olduğunu, terk edildiğini ancak Çetin'in şimdi geri döndüğünü kendine hatırlatması gerekiyordu. Çetin de kendi koltuğunda yerini aldığında Güneş, kapıldığı sıkıcı düşüncelerden kurtulmak adına telefonunu eline aldı ve günlerdir sıkça yaptığı gibi üçünün bir fotoğrafını çekti. Sol tarafında oturan Çetin ve arkadaki koltuğunda, beyaz, polar tulumu içinde minik bir kediyi andıran Nil'in kameraya gülümseyen yüzüyle hayalindeki aile profilini sonunda elde edebilmişti. Aylardır usanmadan gizlediği kocasını şimdi meraklısına yetecek kadar paylaşıyordu. Araba hareket haline geçtiğinde çektiği fotoğrafı uzunca inceledi ve üzerine "Anneanne ve dedeye gidiyoruz! 😻❤️" yazıp Story olarak paylaştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBEN
General Fiction"Ne yapacağım şimdi ben ya?" Genç kadın ağlamaktan boğuklaşmış sesi ile önünde dikildiği yatağa çaresizce çöktüğünde, odayı dolduran bebek ağlama sesi beyninde bir çan misali yankılanıyordu. Sahiden ne yapacaktı? Altından kalkamayacağı bir sorumlulu...