Hayırlı Ramazanlar dilerim 🌙
"Canım sen işin bittikten sonra atla bir taksiye gel hemen. Yemekler hazır zaten, annemler de geç gelecekler. Yetişirsin!"
Güneş hastanenin kalabalık koridorlarında hızla adımlarken bir yandan da Çetin'le telefondaydı. Bugün çok karmaşık ve plansız bir gündü. Güneş, Çetin'in onun için aldığı kontrol randevusuna gelecekti ve Nil de evde babasıyla kalacaktı. Aslında bir gün önceden yaptıkları bir planları vardı, Çetin'in izin günü olduğu için Güneş eve döndükten sonra hep beraber akşam yemeğine çıkacaklardı ancak planları sabah aldıkları telefonla bozulmuştu. Çetin'in ailesi geliyordu. Hem de aylar sonra, Çetin'in yokluğunda sesi soluğu çıkmayan, Nil'in hayaletten bozma babaannesi ve dedesi. Güneş'in, Çetin'in yokluğunda karşılaştığı tek kişi Nil'in teyzesiydi, maalesef ondan başka kimse arayıp sormamıştı ki zaten Çetin, evlenirken ailesine haber vermemişti, gelen de zaten Tülay'ın kız kardeşiydi. Ayrıntıları duymak istese de Çetin'in olanları üstü kapalı anlatmasından anladığı kadarıyla ailesi tarafından onaylanmadığını ve bu ziyaretin de pek hayra alamet olmayacağı kanısındaydı. Üstelik daha tanışmadığı insanlara şimdiden öfkeliydi zira Nil'e değer vermeyen herkes Güneş için iki adım geriden geliyordu, listesinin başında ise henüz tanışmaya nail olmadığı kaynataları yer alıyordu.
Geleceklerinin haberini verdiklerinde Güneş, bugün kontrole gitmekten vazgeçmişti ancak Çetin buna kesinlikle karşı çıkmıştı. Çetin dahiliye uzmanıydı ve elbette çevresi geniş bir uzmandı. Bu yüzden aynı hastanede çalıştığı arkadaşı kadın doğum uzmanı olan Emin Bey'den, Güneş için bir randevu almıştı. Güneş'in hem doğum kontrole başlamasını hem de rutin olarak kontrollere gitmesi gerektiğini söylüyordu. Güneş kendini bu konuda bir hayli baskı altında hissediyordu zira birkaç gün önce Başak'la konuştukları bir an olsun aklından çıkmazken, ısrarla haplara başlaması gerektiğini söyleyen Çetin'in başka bir çocuk istemediği alenen ortadaydı. Güneş, mantıklı düşününce Çetin'e hak veriyor ve kendisi de şu an çocuk istemiyordu çünkü Nil çok küçüktü ve tüm sevgisini, ilgisini ona göstermek istiyordu. Üstelik kendince korkuları ortaya çıkmaya başlamış, karnında bir bebeğin büyüdüğünü düşünmenin bile onu ne kadar tedirgin ettiğini fark etmişti... Bu yüzden hastaneden çıkıp aldığı hapları çantasına atarken bu konuyu daha fazla düşünmemeye kararlıydı. O gece olan sadece alkolün etkisiyle bir dil sürçmesinden ibaretti ve Güneş o an tepki vermediği için artık bu konuyla ilgili bir şey söyleme hakkına da sahip değildi. Yaşanmamış gibi davranmaktan başka seçeneği olmadığını anladığında unutmanın en kolay olacağına karar verdi.
Sabah erkenden uyandığı için evden çıkmadan önce akşam yemeği için ufak bir ön hazırlık yapabilmişti. Çetin evde olduğundan çok şanslıydı zira bugün hem Nil'e koşup hem de yemek yapamazdı. Hele bir de bunların arasında doktora gelebilmek bir hayal olurdu. Hastanenin önünden bindiği bir taksiyle eve varması on beş dakikadan uzun sürmüyordu. Eve gidince sabahtan marine ettiği tüm tavuğu ve kış sebzelerini fırına verecekti. Birkaç çeşit meze hazırlamış, bir de biber dolması için harç hazırlamıştı. Eve gittiğinde zeytinyağlı dolma, pilav ve çorba yapacaktı. Önceden hazırladıkları olmasa asla yetiştiremeyeceği bir menüydü ancak Güneş'in varlığından pek memnun olmasalar da evine gelecek insanlar kayınvalidesi ve kayınbabasıydı. Onların gözünde nasıl bir izlenim bıraktığı önemliydi. Haberli gelmiş olsalardı yıllardır annesinden öğrendiği onlarca yemek tarifi içinden en zor ve lezzetli olanları yapardı ancak kısa sürede elinden ancak bunlar gelmişti.
Eve vardığında kafasında ne tür bir tatlı yapabileceği dönüp duruyordu. Her ne kadar kendince öfkeli olsa da sabahtan beri akşam yaşanacak tanışma yüzünden tüm bedeni kasılıyordu. Çetin, onun anne ve babasıyla tanıştığında oldukça sıcak ve cana yakın davranmıştı. Üstelik babasının, Çetin'le ilgili düşüncelerini alenen biliyordu ancak Çetin'in mahcubiyetini hesaba katmak gerekiyordu. Zira aylarca yalnız bıraktığı karısının ailesinin önüne rahatça çıkabilmesini Güneş sağlamıştı. Eğer olanları bilselerdi asla karşılarına çıkıp rahatça oturup sohbet edemezdi. Bu noktada Güneş'in kafasını kurcalayan tek soru "Çetin, giderken anne ve babasına haber verdi mi?"oluyordu. İki ihtimal vardı, ya olanlardan haberleri yoktu ve buna rağmen aylardır muhtemelen evliliklerini onaylamadıkları için ortalıklarda değillerdi ya da olanları biliyorlardı ve yine de Nil'i merak edip bir kez olsun aramaya tenezzül etmemişlerdi. Her halükarda Güneş için soğuk ve itici bir izlenime neden oluyorlardı. Güneş, sırf bu yüzden bile onlarla tanışmamayı tercih ederdi ancak seçim şansı yoktu. Evinin kapısına geldiğinde düşüncelerinden arınıp güler yüzlü olmaya çalıştı, Çetin'le sorun yaşamak istemiyordu. Kapıyı çaldığında arkadan gelen gürültü, kahkahalar atan Nil'e aitti ve Güneş, zaman zaman kızının mutluluğunu bozmamak adına göze alabildiklerine kendi dahi hayret ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBEN
General Fiction"Ne yapacağım şimdi ben ya?" Genç kadın ağlamaktan boğuklaşmış sesi ile önünde dikildiği yatağa çaresizce çöktüğünde, odayı dolduran bebek ağlama sesi beyninde bir çan misali yankılanıyordu. Sahiden ne yapacaktı? Altından kalkamayacağı bir sorumlulu...