39. Bölüm: Yüzleşme

769 34 3
                                    

Kemal de en az Güneş kadar afallamıştı. Bu yardım çağrısı niçindi ve karşısındaki kadının dileği tam olarak neydi anlayamamıştı. "Doyduysan balkona gidelim mi? Sanırım bir sigaraya ihtiyacım var."

Güneş'in bu teklifine kayıtsız kalmadı. İkisi de yemeyi bırakalı çok olmuştu. Yiyecekler çok leziz, masa şahaneydi ancak ortamın garip havasının Güneş kadar Kemal de farkındaydı ancak bozuntuya vermemeye çalışıyordu. Beraber salonu öylece bırakıp balkona çıktılar. Güneş çoğunlukla yatak odasının balkonunu kullanırdı. Burayı pek kullanmadığı için kirli olan balkon gözüne olduğundan daha çirkin görünmüştü. Tozlu balkon sandalyelerinden iki tanesini kuru bir bezle hafifçe temizledi ve kapkaranlık sokağa bakan balkondan, uzakta kalan şehrin gürültüsüne doğru bakmaya başladılar. Güneş, paketinden bir dal sigara çıkarıp Kemal'e de uzatmıştı ancak Kemal kibar bir şekilde bunu reddetti. Hava hafifçe esiyordu ancak soğuk değildi, biraz zorlansa da sigarasını yakabildi ve dumanını derince içine çekerken ne söyleyeceğini merakla bekleyen Kemal'e anlatmaya başladı.

"Ben Nil'in öz annesi değilim, Kemal. Birkaç ay önce bakıcı olarak bu evde çalışmaya başladım. Kulağa çok çirkin gelebilir belki ama daha iki gün olmadan Nil'in annesi, Çetin'i aldattı ve hala tam olarak bilmediğim bir suçtan ötürü içeri girdi. Boşandılar. Nil'i istemedi ve bir süre bakıcılığa devam ettim..."

Derin bir nefes aldı, hemen ardından aldığı temiz havanın üstüne bir yudum daha zehirli dumandan çekmişti. Yaşadıklarını ilk defa bu şekilde dile getiriyordu ve gariptir ki ilk defa yaşadıklarını dillendirirken utanmıyordu. Anlattıkları kulağa çok eğreti gelse bile... Bakıcı olarak girdiği evde bu gece misafir ağırlıyordu, kim bilir Kemal, onun hakkında neler düşünecekti?

"Çetin'le evlenme kararı aldık. Her şey çok güzel gidiyordu, hiçbir problem yoktu ancak... Son yaşadıklarının ona ağır geldiğini söyleyen bir mektup bırakıp gitti. Neredeyse üç ay olacak... Ondan haber alamıyorum. Nil büyüyor, ben kafayı yemek üzereyken Başak bu fikirle karşıma çıkınca kayıtsız kalamadım ve bildiğin konumdayız. Ne yapacağımı bilmiyorum. Senden istediğim yardımsa... Bir gün Tülay çıkıp gelir de Nil'i almak ister diye çok korkuyorum."

Kemal mesleki olarak bir yardım isteneceğini tahmin etse de arkaplanda böyle bir hikayenin yattığını hiç düşünmemişti. Şaşkınlıkla ondan yardım dileyen genç kadına bakıyordu. Her şeyden önce terk edilip gitmesine rağmen önceliğinin Nil olduğunu duymak onu hayli şaşırtmıştı.

"Eee... Güneş nasıl desem, bunun senin açından önlenilebilecek bir yolu yok. Hukuki olarak anne ve baba hayattayken Nil'in akıbetine ancak onlar karar verebilir. Yani senin konumunda Nil'in haklarını ancak Çetin'le birlikte savunup velayetini alabilirsiniz. Yine de annesi çıktığı zaman çocuğu görme hakkı olacaktır."

Güneş'in omuzları düşmüş, iyice umutsuzluğa kapılmıştı. Onun tanıyıp gördüğü Tülay, dışarı çıktığı an Nil'i geri almak için elinden geleni yapardı ve bunu bilip güçsüzlüğünün farkında olmak Güneş'i daha çok üzüyordu.

"Güneş seni üzmek istemem ama realist olman lazım. Senin konumunda Nil'in fotoğraf ve videolarını paylaşıyor olman bile karşı tarafın işini kolaylaştırır..."

"Çetin bana vekaletname çıkarmıştı. Yani Nil ile ilgili tüm haklara sahibim aslında... Velayet Çetin'de zaten."

Güneş olumlu bir söz işitmek adına umutsuzca çırpınıyor ve adeta küçük bir çocuk gibi Kemal'in gözlerinin içine bakıyordu. Kemal ise ne söyleyeceğini şaşırmış haldeydi. Elle tutulur bir dayanakları yoktu ancak Güneş'in olumlu bir şeyler duymak istediğinin de farkındaydı. İçten içe Nil'e ve Güneş'e acıdığını, tanımadığı 'baba' figürü olan Çetin'e ise ne denli öfkelendiğini fark etti. Elini dostane bir tavırla uzatıp Güneş'in koluna dokunduğunda, genç kadının hafifçe irkildiğini hissetti.

KALBENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin