OTUZ DÖRT

3.5K 304 242
                                    

Ruhsuz bir şekilde yürüyordum. Başımda ki ağrı ve bedenimin kasılması sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Karşıya geçerken arabaların korna seslerini umursamadım. Ağlamak istiyordum fakat onu bile yapamıyordum. Ağlayamıyor olmam daha da kötü değil miydi zaten? Bulanıklaşan gözlerimi kırpıştırdım. Değişen hiç bir şey olmadı. Karşıya geçmek için adım atmıştım ki ani korna sesi ve arabanın frene basması ile durdum. Arabadan sinirle inen adamın yüzünü bulanık görüyordum.

"Kızım önüne baksana! Aniden yola çıkılır mı? Hey!" Donuk olan bakışlarımı tanımadığım bu çocuğa çevirdim. "Sen iyi misin?" Kararın gözlerim ile yere düşmüştüm fakat karşımda ki çocuk beni kollarımdan yakalamış ve düşüşümü engellemişti.

"Hassiktir!" Son kez duyduğum ses çocuğun ağıza alınmayacak küfürleri ve çalan telefonumdu.

Ağrıyan başıma elimi sertçe bastırdım. Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda gördüğüm ilk yer beyaz bir tavandı. Gözümü alan beyaz ışık ile başımı yana çevirdim. Tamam, yanımda tanımadığım birini görmeyi beklemiyordum. Kaşlarımı çattığım da adam dikkatlice beni izliyordu. Doğrulmaya çalıştığım da başımın ağrısı ile inledim. Bu herif bana bakmaya devam mı edecekti Allah aşkına?

"Tanışıyor muyuz beyefendi?" Dudaklarını muzip bir şekilde yukarı doğru kıvırdı ve dağınık olan saçlarına elini geçirip karıştırdı.

"Tanışmıyoruz hanımefendi." Kaşlarımı mümkünmüş gibi daha fazla çattım. "Tanımadığınız birinin başında neden beklediğinizi öğrenebilir miyim peki?" Adam karşısında salak varmış gibi ofladı.

"Aptal mısın sen? Keyfimden mi dikiliyorum burada? Hayvan gibi kollarıma yığılmasaydın şuan burada olmayacaktım. Sarışın kızla buluşacaktım. Date, anlarsın ya tatlım! Doğrusu sende sarışınsın ama..." Saçlarım da oyalandı bakışları.

"Zırvalamayı kes lütfen! Keyfimden bayılmadım herhalde!" Sinirimi her an bu heriften çıkarabilirdim. Karşımda kendini beğenmiş bir şekilde oturan adama baktım. Yaşı en fazla 22 falan gözüküyordu. Yani en azından ben öyle düşünüyorum. Normal bir vücuda sahipti fakat boyu uzundu. Yapılı yüz hatları ve dağınık saçları ise görebileceğiniz türden bir erkekti. Egosunu demek istemiyorum.

Bana doğru uzattığı eline baktım. "Altuğ ben, Altuğ Pamir." Bu nasıl isim Allah aşkına? Soyisim ile hiç uyumlu değildi bir kere! Yüzümü buruşturdum. Elini sıkmayacağımı anladığın da gülerek geri çekti. "Sen şimdi kendini de tanıtmazsın," dediğin de başımı salladım.

"Doğru tespit," diyerek yerde ki ayakkabımı alıp ayağıma geçirdim. Bağcıklarını hızlıca bağladım ve ayağa kalktım. "Tanışırız diye düşünmüştüm, Melis İmge."

"İsmimi nereden öğrendiğini bilmek dahi istemiyorum." Çantamı elime aldığımda kahkaha attı. Ona doğru döndüğümde telefonumu elinde tutmuş havada sallıyordu. "Birazcık buradan yardım almış olabilirim aslında," dediğin de öne doğru atıldım ki geri çekti telefonu.

"Şöyle ki Meliscim," dediğin de kollarımı önümde birleştirmiş sabırsız bir şekilde konuşmasını bitirmesini bekliyordum. "Instagram ismin çok saçma tatlım. Biraz daha farklı bir nick koyabilirdin. WhatsApp da kızlarla olan mesajlarınız da bir tık daraldım. Açıkçası akşam yemeğinde ne yediğiniz zerre umrumda olmazdı. Yada dur... Makyaj malzemeleri ve giyindiğiniz o kıyafetler. Tamam hadi, dersleri anlarım. Liseli gençsiniz sonuçta. Snapchat uygulmasına gelirsek, saçma efektleri bırakmanı tavsiye ederim tatlım. Güzelliğini kapatıyor diye diyorum yanlış anlama sakın. Bir tık galeri de de gezinmiş olabilirim. Ha bu arada bir tane çocuk ısrarla seni arıyordu. Açmadım açmadım ama bir yere kadar be kızım! Resmen karşıda ki herif beni tehdit etti oğlum. Ben kimmişim, senin telefonunu neden ben açıyormuşum falan! Valla normal değildi kız bu çocuk. Takıntılı manyak! En son beni tehdit edince korktum tabii, yerimizi söyledim."

Panikle ileriye doğru atıldım. "Bahsettiğin kişinin ismi ne?" Yüzünü buruşturdu ve biraz düşündü. Telefonu elime aldığımda panikle arama yerine girdim. "Uraz mı Uras mı ne?" Siktir! 15 dakika önce konuşmuşlardı ve şimdi kesin gelirdi. Panikle çantamı aldım ve telefonu şortumun arka cebine koydum. Altuğ denen herife arkamı döndüğümde beni durdurdu.

"Kaçar gibi nereye gidiyorsun acaba? Bir teşekkür olarak kahve içmeye hayır demem doğrusu." Sinirle ona döndüm.

"Sen o kahveni date çıkacağın o kızla içmeye ne dersin kardeşim? Sal lan beni! Eyvallah sağol, getirmişsin buraya kadar da düş bir yakamdan." Tam arkamı dönmüştüm ki sertçe açılan kapıyla küfür savurdum. Altuğ denen herifin de anında ayağa kalkıp küfür savunması gecikmemişti. Uras arkasından kapıyı sertçe kapatarak ölümcül bakışlarını arkamda kalan Altuğ'ya çevirdi.

Öne doğru seri adımlarla yürüyen Uras'ı tutamayacağımı bildiğim için kenarı çekildim. Bu hikaye de yanan Altuğ olmuştu. Çocuk bana yardım ettiğine pişman olacaktı! Uras'ın sert yumruğu Altuğ'nun yüzünü bulunca ofladım. Sinirini ondan çıkartacaktı! Çocuk neye uğradığını şaşırmış gibi yere yattığın da gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Dudaklarımı oynatarak Altuğ'ya tekrar teşekkür ettim ve dikkat çekmeye çalışmadan odadan ayrıldım. Koridorun sağını dönmüştüm ki arkamda duyduğum tanıdık ses ile durdum.

"Nereye gittiğini öğrene bilir miyim?" Ona taraf döndüğüm de kollarını önünde birleştirmiş bana bakıyordu.

...

Bölüm sonu!

Bir günde iki bölüm🍷🍷

Bölüm hakkında düşüncelerinizi ve yeni karakterimiz Altuğ Pamir hakkında yorumlarınızı bana iletin bakalımm ☽


SEVSENE BENİ! | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin