Dünyaya geldiğiniz gün, bir yandan yaşamaya, bir yandan da ölmeye başlarsınız.
Küçük bedenim sert kolların arasında duruyordu. Sımsıkı yumduğum gözlerimi açmak gibi bir niyetim yoktu. Göreceğim kişi kimdi bilmiyordum ama görmek de istemiyordum. Güçlü kollar beni esiri altına almıştı. Nefesimi tutmuş bir şekilde, ruhsuz gibi duruyordum. Karşımda ki kişinin nefes alışveriş sesleri vardı.
O an fark ettim ki benim de nefes almam lazımdı. Yoksa her an şurada son nefeslerimi vermem an meselesiydi. Tuttuğum nefesi hızlıca verdiğim de içime temiz havayı çektim. Ve bir saniye.. bu koku bir yerden tanıdık geliyordu. Okyanus kokusu burnuma dolarken, Uras'ın kokusu olduğunu düşünerek gözlerimi açtım.
Tahminlerim de yanılmamıştım. Uras'a dikkatle bakarken o bana bakmıyordu. Beni duvarla arasına almış ve sanki birilerinden korumak ister gibi üstüme eğilmişti. Başı ise arkaya dönüktü ve boş sokağı gözlüyordu.
Bana döndüğünde göz göze geldik. Nefes alış verişlerim yüzüne çarparken, nefes nefese kalmıştım. Ne olduğunu bilmiyordum ama Uras'ın yanında güvende olduğumu hissediyordum.
"Kaç Melis." Anlam veremez bir şekilde yüzüne baktım. Bu gece ne oluyordu Allah aşkına! Yüz ifademden anlamadığını çözmüş olsa ki anlatmaya başladı. "Burası güvenli değil ve ben senin canını tehlikeye atamam. Git buradan, hemen!"
"Ne oluyor?" Dudaklarımdan çıkan tek kelime bunlardı. Ne olduğunu, neden saklandığımızı hiç bir şeyi anlamamıştım. O silah sesi nereden gelmişti? Silah sesi ile Uras neden arkasına bakmadan kaçmıştı? Ne oluyordu? Binlerce kez söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim. Ne oluyordu bu lanet yerde!
"Melis," dedi sabrı tükenmiş gibi. "İkiletme ve git. Burada durman doğru değil, haydi!" Önümden çekilmesi ile şok içinde ona baktım. Deri ceketinden anahtarları çıkardı ve bana uzattı. "Eve geç ve kapıları kilitle. Bende yedek anahtar var zaten. Geldiğimde ben gelir açarım kapıyı. Birisi kapıyı çalsa bile kesinlikle açmıyorsun. Evde yokmuş gibi davranıyorsun, anlaştık mı?" Tek nefeste söylediklerine karşılık durumun ciddi olduğunu anladığım da koşmaya başladım.
Eve doğru nefessiz kalana kadar koştum. Apartmanın önüne geldiğim de hızlıca binaya girdim ve binanın kapısını da kapattım. Hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım. Asansör ile oyalanmak dahi istemedim. Basamakları atlaya atlaya çıkarken hızlıca kapıyı açtım. Kapıyı arkamdan kapattım ve eve girdim.
Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki ne olduğunu anlamamıştım. Sırt çantamı yere bıraktım ve koşarak Uras'ın odasına girdim. Odanın kapısını da arkamdan kapattım ve yatağın yanına çöktüm.
Alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Kahretsin! Kalbim ağrıyordu. İçimde kötü bir his vardı ve ben korkuyordum. Bedenim titredi. Yanda duran su şişesini aldım ve titreyen ellerim ile zorlukla açtım. Bir kaç yudum içtim ve geri yerine koydum. Tırnaklarımı avuç içlerime bastırırken, sakin kalmam gerektiğini biliyordum. Sakin ol Melis! Her şey yolunda..
Telefonumu elime aldım ve hızlıca Uras'a bir mesaj yolladım. Ona zarar gelmesinden korkuyordum.
Melis| iyi misin?
Uras| iyiyim
Uras| kapıları kitledin değil mi?
Melis| evet
Melis| gelince bana ne olur her şeyi anlat
Melis| korkuyorum
Melis| içimde kötü bir his var Uras
Melis| lütfen hemen gel
Uras| korkma
Uras| her şey yolunda
Uras| geliyorum
Telefonu kapattım ve ayağa kalktım. Odada bir ileri bir geri yürürken kapının çalması ile odanın dışına yürüdüm. Aklımda yankı yapan düşünce ile olduğum yere çakılı kaldım. Uras'ın dedikleri geldi aklıma.
Bende yedek anahtar var. Gelirsem anahtar ile açarım. Kapı çalarsa sakın kapıyı açma ve evde yokmuşsun gibi davran.
Panikle sessiz olmaya çalışarak dolap kapaklarını açtım. Uras'ın üstlerini köşeye itledim ve kendimi bir alan açtım. Dolabın içine girdim ve kapakları arkamdan kapattım. Karanlık dolapta sessiz olmaya çalışarak saklanıyordum.
Ne olduğunu anlamamış olmama rağmen. Kimin peşimizde olduğunu bilmiyor olmama rağmen. Elimle ağzımı kapattım ağlamamı bastırmak için.
Bu adrenalin bana fazlaydı! Biraz daha bu aksiyon ile devam edersek düşüp bayılacaktım. Dışarıdan gelen sesler kesilmişti ama benim çıkmaya niyetim yoktu. Korkuyordum ve Uras gelene kadar çıkmayacaktım.
Kaç dakikadır bu dolap içindeydim bilmiyorum ama çıkmamaya ant içmiştim. Dakikalar sonra anahtar sesi ile derin bir nefes aldım. Biraz daha köşeye sindim ve Uras'ın geldiğine emin olmak istedim.
Odanın kapısının açılması ile nefesimi tuttum. Dolap kapaklarını ağır çekimde açılırken, iyice sindim köşeye. Bir terslik olduğunu anlamıştım. Gözümden akan yaşı ellerimin tersi ile sildim.
Gelen kişi Uras değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVSENE BENİ! | Yarı Texting
Chick-LitAilesi yüzünden sevgilisinden ayrılıp başka şehire götürülen Melis İmge senelerce sevdiği çocuktan haber alamaz. İstanbul'a babasının işi yüzünden geri dönmek zorunda kaldıklarında Uras Barlas ile karşılacağından habersizdir.Bu beklenmedik karşılaşm...