■15■

284 20 3
                                    

Yoongiden

yemekten sonra jiminle arka bahçeye gitmiştik. çiçeklerle ilgilenmeyi seviyormuş dediğine göre. Bizde arka bahçedeki çiçekleri sulamıştık, jimin bana kardelen tohumu vermişti. birlikte ekmiştik, kardelen çiçeği vermesinin sebebi her hava şartına rağmrn açarmış. evinin bahçesindede varmış kardelen.

ben daha çok gülleri severdim. biraz klasik ama bence çok güzeller. beyaz lale lerede bayılırım. orkidelerde çok güzel kokarlar hem anlamıda çok güzel. bence bu üç çiçek mükemmeler.

siz hiç orkidenin hikayesini duydunuzmu bence duymuşsunuzdur. Ama yinede anlatayım. efsaneye göre, aşk acısı çeken orkis'in rüzgarla birlikte kaybolmasından sonra gerisinde mis gibi bir koku ve gözyaşlarından oluşmuş bir çiçek kalmıştır.

orkidenin efsanesi böyledir bildiğim kadarıyla, ayrıca orkide yeryüzündeki ilk açan çiçektir, diğer tüm çiçekler orkidenin soyundan gelmekte. Orkide eşsiz bir çiçek bence. Bir kişiye verilebilecek en güzel hediyedir orkide kendimce.

ayrıca orkide asaleti,zarafeti ve masumiyetliği temsil eder.

jiminle çiçeklerle olan işimiz bitince odalarımıza çekilmiştik. banyoya hirip ellerimi yıkamıştım. şu hanbok giyme işi ne kadar zordu. her tarafa sürünüyordu. aynanın karşısına geçip üstünde bir leke varmı diye kontrol ettim.

jungkooku sabahtan sonra hiç görmemiştim. merak ediyordum ama nerde olduğunu bile bilmiyorum. ayrıca belki görüşmek istemezdi. rahatsız etmenin manadı yoktu. umarım akşam yemeğine gelirdi. illaki yemek yerdi ama masada tek olmak istemiyordum.

Bencilce ama hiç bilmediğim insanlarla aynı masadayım üstelik yengesi denen kadın sirekli bana itici davranıyordu. sevmemiştim o kadını ama bunu kimseye söylemeye gerek yok. daha yeni gelmişim kim oluyorumda insanları sevmiyorum.

hem belki iyi biri dir. sadece daha yeni olduğum için kötü davranmıştır. bilemezdim. o yüzden insanların hakkında kötü düşünmesem iyi olurdu. sonrasında pişman olmak istemezdim. haksız yere suçlardım milleti. akşam yemeğinr kadar odada bana ayrılan kıyafet odasındki yere eşyalarımı yerleştirdim. ama çok zorlanmıştım, evdeki bütün kıyafetlerimi getirmiştim.

sadece kıyafette değil hiç bir şeyimi bırakmadım desem yeridir. duş jellerime kadar getirmiştim. ama annemleri ziyarete gittiğim bir gün bir kaçını geri götürsem iyi olurdu belki orda ihtiyacım olurdu, hem giymeyi her ne kadar sevsemde burda giyemeyeceğim kıyafetlerim vardı o yüzden onları valizime geri koymuştum.

duş eşyalarımında bir kısmını valizime geri doldurup valizlerin olduğu yere valizlerimi koydum. valizlerim dediğimde 2 tane valizim vardı.

şimdi katlama işine geçebilirdim. hanbok ve elbiselerimi askılığa asmıştım. kış gelmediği için kışlık kazaklarımı arka tarafa koymuştum. t-short lerimide asmıştım. şortlarımı katlayım alt tarafa koymuştum. fark ettimde fazla açık kıyafetim vardı.

neden bilmiyorum ama süslü olmak çok hoşuma gidiyordu. birilerinin görmesine gerek yok. evde kendi kendime bike saçlarımda tokalarım boynumda kolyem bilekerimde bilekliklerim olurdu. ve onları özenle korurdum.

ayrıca kullnadığım kokularda kendi feremonumla aynıydı kokumu çok severim. çilek gibi kokuyorum bu arada. böyle çilek ve bahar karışımı bir şeydi.

neyse işte akşama kadar eşyalarımla uğraştım. yatak yüzünüde çıkartıp yenisini takmıştım. normalde çalışanlar yaparmış ama kendi kişisel şeylerime asla yapmalarına izin vermem. heleki yastığıma kimseyi kolay kolay dokundurtmam. sonra o pis yastıkta yatıyorum ben. saçlarım çabuk yağlanıyo, yüzüm de sivilceler felan oluyor. hem ne gerek var bir yatak çarşafını değiştiremeyecek kadar acizmiyim ben.

royal landsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin