11.bölüm "Oyunun Asıl Sahipleri"

26 3 20
                                    

Odadaki herkes sessiz bir şekilde sadece gerekli kişinin konuşmasını bekliyordu. Herkesin kafası fazla karışıktı "Bu kadar fazla sır bir zaman sonra canını yakar avcı" Ufuk odadaki sessizliği bozduğunda bütün gözler ona doğru dönmüştü. "Her şey onun iyiliği için" Selahattin alaycı bir gülüş sergiledi "Yalanlardan iyilik içindi deyip kurtulumazsın kardeşim" Alptekin homurdanarak yüzünü ovuşturdu. Herkes fazla gergin ve aynı zamanda yorgundu. Verilmesi gereken kararlar varken kimse mantıklı düşünemiyordu. "Elfida sana gerçekten çok güveniyor biliyorsun değilmi" Alptekin usulca başını salladı her şeyin en net haliyle farkındaydı.

"Böyle bir oyuna gerek yok" diye tekrar konuştu Selahattin. Odadaki kimse ona katılmıyordu Yunus'a baktı bir umutla ama ondada herhangi bir tepki bulamadı "Kıza annenin ölümünü bile farklı şekilde anlatmışsın, bu doğru bir şey değil Alptekin ona bu kadar fazla yalan söyliyemezsin" Alptekin ayağa kalkıp ellerini saçlarına attı "Bayılmıyorum bende yalan söylemeye, inan bana kriz olduğunu düşünmesi babamı gerçekten öldürmeyi göze aldığımı bilmesinden iyidir" Selahattin alayla gülümsedi ve herkese yazık der gibi bir bakış attı.

Çözemiyordu bu boktan olayları anlam veremiyordu. Dedikleri doğruydu bu zamana kadar hiç ağlamamıştı,üzülmezdi,kırılmazdı. Ama bu kızda bir şey vardı kız kardeşi gibi hissettiren şimdi ona yalan söylenmesine katlanamıyordu. "Feride'nin hain olduğunu bilirse en azından onun için üzülmez" tekrar baktı ama kimse ne olursa olsun onu onaylamıyordu. Sinirle ayağa kalkıp bir sigara yaktı. "Siz kafayı yemişsiniz" odada sessizliğini koruyan tek kişi Yunus'tu, herhangi bir yorumda bulunmuyordu. "Ufuk senin gerçekten ölmediğini öğrendiğinde ne olucak peki, kız senin için doğum günü hazırlığı yaparken senin düşündüklerine bak Alptekin" kafayı yemek üzereydi neden kimse onun gibi düşünmüyordu.

Alptekin derin bir nefes alıp verdi. Onu anlasın istiyordu ama zordu, o da istemiyordu yalan söylemek. Güven kaybedildimi geriye sadece koca bir hiçlik kalırdı. O da sıkışmış kalmış durumdaydı, ne hareket edebiliyor ne de olduğu yerde içi rahat bir şekilde durabiliyordu. "Babam Ufuk öldü bilmeli ve onun yaşadığını sadece biz bilebiliriz. Elfida bunun içine dahil olamaz, babam herhangi bir şey sezerse direktmen onun üzerine oynuyor" koltuğa geri oturdu "Çünkü biliyorki o benim zaafım" keşke diye geçirdi içinden şimdi onun yanında olabilseydim. Sarılabilseydim,saçlarıyla oynayabilseydim.

"Elfida anlayışlı biri her şey bittikten sonra ona anlattığımızda normal karşılıycaktır. Feride'nin hain olduğunuda o zaman öğrenir, şimdi söylersek işler çok karmakarışık bir hal alıcak. Ufuk ile olan anlaşmalı ilişkilerini sorgulıycak ve devamında gelicek olan bir sürü sorun" Yunus sonunda sessizliğini bozmuştu. Aslında o da yalan söylemek istemiyordu ama duygularıyla değil mantığıyla hareket etmesi gerektiğini biliyordu. "Anlayışlı diye yalanlarla kızın hayatını mahvedin. Ben bu işte yokum" ayaklanmış kapıdan çıkıyorduki "O kapıdan çıkma kardeşim" dişlerini sıktı bu sefer. Oyun kurarken oyuna gelmekten korkuyorlardı.

"Her şey bu sefer bizim istediğimiz gibi olucak, yeraltını ve onun pis işlerini bitirmemize çok az kaldı" Selahattin kardeşlerinede ihanet edemezdiki ne olursa olsun. Nasıl bir bataklıktı böyle. Alptekin Selahattin o kapıdan çıkar diye korkuyla bakıyordu, terkedilme korkusu. Bir an orda Elfida'yı hayal etti. Onu terk ederken ve hiç umrunda olmadan terkedip giderken,kalbinin olması gerekenden daha hızlı çarptığını farketti.

Denge bir insanın en sağlam şekilde koruması gereken şeydi. Ama işin içine aşk girdimi bütün denge alt üst oluyor,tüm düzen bir şekilde mahvoluyordu. Neydi onun kalbini bu denli hızlandıran? kaybetme korkusumu,terkedilme korkusumu, kişiye özelmiydi bu duygu sadece. Elfida giderse ne yapacağını biliyormuydu. Kendini yokladı, ama hayır olmazdı. Onsuz olmazdı.

KÜÇÜK KALPLERDE BÜYÜK SIZILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin