9. Yüz Amca Haberi

682 85 15
                                    

Gül, gözlerini yeni bir sabaha açtığında geceden beri aklında olan şeyi yapmak için hızlıca giyindikten sonra doğruca dışarı çıkmıştı. Ama hesaplamadığı bir şey vardı ki o da onu engelleyen tek şeydi. Osman Bey'in izni olmadan dışarı çıkması yasaktı. Kemal adındaki korumayla konuşmayı kesip, üzgün gözlerle tekrar eve girecekken isminin seslenilmesiyle arkasını dönerek Vedat'a bakmıştı.

"Hayırdır, sabahın köründe nereye böyle?" Diye soran adama ne diyeceğini bilemediği için yutkunduktan sonra eve kaçmak için kapı mesafesini hesaplarken, adam sanki kızın düşüncelerinin farkındaymış gibi tekrar konuşmuştu.

"Kaçmaya çalışma da konuşalım. Dün bizim kızlar seni incitmiş. İçini ferah tut, gereken yerlere, gereken uyarılar gitti. Ayrıca ağabeyimizi bizimkilere karşı doldurmadığın için sana ne kadar teşekkür etsek azdır. Sabah sabah nereye gideceğini söylersen belki yardımcı olabilirim." Dediğinde Gül sadece kaşlarını çatmıştı. Bu adam kendini, daha önemlisi Gül'ü ne sanıyordu?

"Beni yabancılar incitemez Vedat Bey, ben dün insanların bir kere daha ne kadar kötü ve önyargılı olduğuna şahit oldum, o kadar. Osman Bey'i de ilgilendiren bir şey olmadığı için ona bahsetmedim. Yani teşekkürlük bir şey yok." Dedikten sonra arkasını dönüp gidecekken Vedat yanıt vermişti.

"Zehra biraz patavatsız kızdır, farkındayım ama birbirinizi yakından tanıyınca seveceksiniz, ben eminim." Dediğinde Gül hiç de o kadar emin değildi. Açıkçası sevmeye de mecbur değildi. Öyle kötü sözler söyleyen kızı sevemezdi. Vedat da sanki kızın ne düşündüğünü tekrar anlamış gibi kabul ederek başını salladığında asıl konuyu dile getirmişti.

"Kapıdaki adamlar Osman ağabeyin haberi olmadan burada kuş uçurtmazlar. Kaldı ki senin dışarı çıkmana izin versinler. Çoktan Osman ağabeyin kulağına gitmiştir bu, derdini söyle ben halledeyim." Dediğinde Gül boynu bükük yanıt vermişti.

"Bir şey almam gerek. Onun için dışarı çıkacaktım." Dediğinde arkalarından gelen ses iki genci de korkutmuştu.

"Gerisini ben hallederim Vedat, sen işine bak!" Diyen Osman Bey'e bakan Gül, Vedat'ın sırıklığından sonra adamın bahçeyi dolduran heybetini gördüğünde gözlerinin ışıldadığını bilemezdi. Bu Zehra denilen kız harbi şaşkalozdu. Osman Bey'in yanında Vedat'ın esamesi okunmazdı. Gözleri adamın siyah takımına, içine giydiği süt beyazı gömleğinde gezinirken elinde eksik olan tesbihiyle tekrar burada olma amacını hatırlayıp menekşelerini, adamın kara gözlerine çıkarmıştı.

"Günaydın Osman Bey, nasılsınız?" Diye soran kıza memnuniyetsiz gözlerle bakarken hiç iyi değildi. Kızın sabahın köründe evden çıkmak istemesinin yanı sıra korumaların göz hapsinde kalması hiç hoşuna gitmemişti.

"Sabah sabah yollara düşürecek kadar önemli ne alman gerekirmiş?" Diye sorduğunda Gül adama nasıl, tesbih almak istiyorum, diyebilirdi? Bu nedenle başını eğerek yanıt vermeyi geciktirdiğinde Osman içine derince nefes çekip elini kaldırarak demir kapının açılmasını sağlamıştı.

"İyi, madem eksiğin var gidelim bakalım." Dediğinde duyduklarıyla başı kalkan Gül adama heyecan dolu gözlerle bakarken aklına hediyeyi ona alacağı gelince tekrar başını eğmiş, bu hareket de adamın gözünden kaçmamıştı.

"Yine ne oldu?" Diye sorduğunda kız başını kaldırmadan yanıt vermişti.

"Sizinle gidemem." Dediğinde Osman'ı ne hale soktuğundan habersizdi.

"Nedenmiş o?" Diyen soran adama yalvarır gözlerle bakarken ellerini çenesinin altında birleştirerek resmen yalvarmaya başlamıştı.

"Ne olur! Lütfen sadece yarım saatçik gidip geleceğim. Adamlarınızdan biri gelsin ama siz olmazsınız, lütfen." Dediğinde Osman utanmasa yere çökerdi. Kız büyük ihtimalle dün gece kucağında oturduğundan dolayı artık adama güvenmediği ya da yanında olmak istemediği için uzak kalmak istiyordu. Osman acı duyan içini görmezden gelerek, kaçamak gözlerle uzaktan onları izleyen Vedat'ı yanına çağırdığında, koşar adımlarla yanlarına gelen Vedat'la Osman konuşmaya başlamıştı.

Mezar GülüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin