2.Bölüm

15.5K 1.2K 167
                                    

Birkaç gün sonra...

Sabahın en erken saatlerinde uyanmıştı Mayıs. Bugün kahvaltıya Poyraz ve ailesi gelecekti. Düğün tarihi için konuşulacak ve mahalledeki o yıllarca hayalini kurdukları evi tutacaklardı. Sarı saçlarını gelişi güzel savurdu, gözleriyle uyumlu olan yeşil çiçekli elbisesini üzerine geçirdi. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra, yatağını topladı ve odasından çıktı. Yavru bir ceylan gibi neşeyle sekerek merdivenlerden inmişti. Hemen adımlarını mutfağa çevirdi, annesi Saniye hanım kahvaltılık için hazırlık yapıyordu.Annesinin yanağına öpücük kondurmuş, kısa bir sohbetin ardından hemen kolları sıvamış ve annesine yardım etmeye başlamıştı. Poyraz'ın en sevdiği kıymalı böreği yapmaya başladı.

Yufkaları özenle ince ince açtı. Kıymayı sanki bir sanat eseri yapar gibi özenle koymuş ve pişmesi için fırına yollamıştı. Dağılan mutfağı el çabukluğu ile topladı ve kahvaltılıkları tepsiye dizdiği gibi bahçenin yolunu tuttu. Temmuz ayının sıcak günlerini değerlendirmek istiyor ve sıcak havalar bitmeden de eğer aile büyükleri de kabul ederse, ağustos ayı gibi düğünü yapacaklardı.

"Günaydın çiçeğim!" Poyraz'ın sesini duymasıyla başını çevirdi, Poyraz bahçe duvarının dibinde gülerek ona bakıyordu, elindekileri bahçe masasına koydu ve hemen yanına koştu. Cilveyle sarı saçlarını geriye doğru savurdu.

"Günaydın canımın içi!" demişti neşeyle, Poyraz başını bir sağ bir sola çevirdi ve mahalle girişinde kimsenin olmadığına emin olduğu vakit eğilip duvarın karşısında olan sevgilisinin yanağına öpücük kondurdu. Mayıs'ın yanakları beklenmedik öpücük karşısında alev alev yanarken ela gözlerini kaçırmış, biri gördü mü acaba stresi ile sarı saçlarıyla oynamıştı.

"İşte şimdi günaydı!" demişti neşeyle, sevdiği kadını her görüşünde ona gün çoktan ayıyordu. Hele birde Mayıs'ın utanması yok muydu? Nasıl seviyordu yanakları kızarıyordu, o aşık olduğu ela gözlerini kaçırıyor ve sarı saçlarıyla oynuyordu. Poyraz kısaca Mayıs'ı seviyordu.

"Nereden geliyorsun sen? Kahvaltıya geç kalmayın!" Demişti, Mayıs konuyu değiştirmek amacıyla. Poyraz elindeki kağıt parçasını göstermiş ve

"Karargahtan güzelim, biraz zor oldu ama izin işini hallettim. Düğüne kadar buralardayım." Dedi

Mayıs'ın anında gözleri parıl parıl parlamıştı. Yalan yok düğüne yakın bir göreve gidecek diye deli gibi korkmuştu! Sevgili oldukları ilk zamanları hatırlıyordu, ilişkilerinin adlarını koydukları gece Poyraz ansızın o gece göreve gitmiş ve üç ay boyunca Mayıs'ı hiç aramamıştı. Hatta o sıra depresyona bile girip 'Kesin Poyraz benden ayrıldı! Oysa daha bir gün sevgili olmuştuk!" diye kendi kendini yemişti, o zamanlar anlamıştı asker yari olmanın bir asker yakını olmanın zorluğunu. Ama insan sevince her şeye katlanıyordu her şeye...

Poyraz ile biraz daha konuştuktan sonra eve geçmiş ve yanmak üzere olan böreği son anda kurtarmıştı. Bahçe masasınadaki kahvaltıya son dokunuşları da yaptı ve böreği en ortaya koydu. Babası Orhan beyin de getirmiş olduğu taze ekmek ve simiti de güzelce dilimlemiş ve masaya koymuştu. Daha sonra hemen odasına geçmiş ve üzerine parfüm sıkmış, üstten bir makyajını tazeleyip çalan kapı ile koştur koştur aşağı inmişti. Derin bir nefes almış, heyecanını dindirmeye çalışarak kapıyı açmıştı. Poyraz ve ailesi tastamam gelmişti. Babası Rasim beyin, annesi Gülistan hanımın ellerini öpmüştü. Onlar arka bahçeye doğru yol alırken, Poyraz ile baş başa kalmışlardı.

"Beni öpmek yok mu?" Diye sordu masumca Poyraz, Mayıs tek kaşını havaya kaldırdı ve kendinden emin bir tavırla

"Yarım saat önce öpücük hakkınızı doldurdunuz beyefendi." Demiş, tam arkasını dönüp gidiyordu ki, Poyraz'ın kolundan tutup kendisine çekmesi bir olmuştu. Ellerini refleks olarak Poyraz'ın göğüsüne koymuştu. Poyraz ise iri ellerini beline koymuş ve Mayıs'ın dudaklarına küçük küçük öpücük kondurmuştu.

Mayıs Çiçeği (Mahalle kurgusu) /TAMAMLANDI \Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin