11.Bölüm

11.5K 1.2K 319
                                    

Ben geldim demeye utanıyorum, o kadar uzun bir ara oldu ki çünkü sanırım kurgunun fazla dram içermesinden bunaldım ve bir kopuş yaşadım. Bu bölümü bile nasıl yazıp yayınladığımı bir ben bir Allah biliyor 🥲 umarım beğenirsiniz

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.🫶🏻



"Faruk koş!" diye bağırdı Mayıs içeriye doğru, akan burnunu çekti.
Önündeki peçete yığınının arasından temiz bir peçete seçti ve ela gözlerinden akan gözyaşlarını sildi. Derin bir nefes alıp, evin içine bir göz gezdirdi ve dağınık olduğunu görünce biraz daha ağlamaya devam etti. Tam o sırada Faruk'ta mutfaktan üzerinde pembe mutfak önlüğü ile koşarak yanına gelmişti.

"Ne oldu? Doğuruyor musun?" diye endişe içinde direkt sorusunu sormuştu. Mayıs başını hemen olumsuz anlamda iki yana hızla salladı. Doğurmuyordu üstelik daha altı aylık hamile idi nasıl doğurabilirdi? Burnunu çekti küçük bir kız çocuğu gibi işaret parmağı ile televizyonu gösterdi, az önce izlediği şeyler gözünün önüne gelince tekrar ağlamaya başladı. Ne çok ağlatıyordu bu hamilelik onu

"Aslan... Aslan yavru bir ceylanı yedi böyle parçalayarak hemde." bir hıçkırıkdan sonra devam etti "Zavvalı ceylan yavrusu kaçamadı biliyor musun? Aslan onu yedi çok kötüydü." diye peçeteyle burnunu sildi. Faruk, Mayıs'ın hamilelik hormanları nedeni ile ağladığını anlayınca derin bir nefes aldı yalan yok rahatlamıştı daha sonra yanına oturdu. Geçende merdivenleri çıkamıyorum diye ağlamıştı, bahçedeki çiçekler büyümeyince beni sevmediler onun için büyümüyorlar diye ağlamıştı ve daha nicesi için, Faruk bu ağlama krizlerine oldukça alışmıştı.

"Allah kahretsin o aslanı ya! Şerefsiz aslan!" diye Mayıs'a destek vermişti. Hiç doğanın kanunu bu diye edebiyat yapacak hali yoktu. Çünkü Mayıs'ı biliyordu onu desteklemediği, ona hak vermediği için de ağlardı. Mayıs, Faruk'tan destek alınca burnunu çekti ve Faruk'un göğsüne başını yasladı ve bir süre de orada ağlamaya başladı. Faruk'ta Mayıs'ı anında kolları arasına almıştı çünkü Mayıs en saçma şeylere ağlasa bile Faruk'un göğsünde ağlamayı tercih ediyordu...

Şimdi ki zaman...

"Hiii! Anne çiçekli elbisey!" Masal'ın heyecan dolu sesini duymasıyla sertçe yutkundu Mayıs, elindeki kalpli elbiseyi az önceki aldığı yere koydu ve kızına döndü. Çiçekli elbiseler... Mayıs'ın travmasını tetikleyen şeylerden biriydi. Şimdi kızına da travma yaşatmadan o elbiseyi almamaları gerektiğini söylemesi lazımdı. Derin bir nefes aldı kızının yanına eğildi, Masal heyecanla elbiselere bakarken Mayıs, kızının hevesinin kırılacağı için vicdan azabı çekmeye başlamıştı bile.

"Masal'ım... benim güzel kızım kalpli elbiseler daha güzel ama-

Daha cümlesini tamamlamadan Masal, ayağını sertçe yere vurmuş annesine kaşlarını çatarak bakmıştı.

"Ama anne evde biysüyü kalpli elbise vay! ben çiçekli istiyoyum." küçük olmasına göre sesi sert ve kararlı çıkıyordu. Ama Mayıs'ta kararlıydı çiçekli elbise almak istemiyordu. Sıkıntıyla eliyle yüzünü sıvazladı, bazı konularda kızına çok fazla haksızlık ettiğinin farkında idi ama Mayıs yine aynı şeyleri yaşamak, en ufak şeyde travmalarının tetiklenmesini istemiyordu. Önüne gelen kısa sarı perçemlerini kulağının arkasına sıkıştırdı.Kızının küçük ellerini tuttu ve onu anlaması için içinden dua etmeye başladı.

"Bebeğim, sana kalpli ve yıldızlı elbiseler daha çok yakışıyor ama üstelik Masal kızları öyle elbiseler giyer."

"Ama anne, benim hiç çiçekli bir şeyim yok bir tane olsun lütfen." kızının yalvaran sesiyle gözlerini stresle kapatıp tekrar açtı doğruydu Masal'ın hiç çiçekli eşyası tokası bile yoktu. Almamışlar, aldırmamışlardı. Bir zamanlar çiçekli eşyalara aşık olan kızı, çiçekleri olan eşyalara düşman etmişlerdi çünkü.. Aklına gelenle hemen kızına döndü

Mayıs Çiçeği (Mahalle kurgusu) /TAMAMLANDI \Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin