8.Bölüm

14.1K 1.4K 520
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🤍

Birkaç yıl sonra...

Kahvaltı masasında eksik olan kahvaltılık çeşitlerini de yerleştirdi ve tekrardan mutfağa dönüp kaynayan çayın altını kapattı. Fırından taze çıkmış mis gibi kokusu evi doldurmuş olan ekmekleri de güzelce ince ince doğradı. Tek eline çaydanlıkları tek eline de ekmek sepetini aldı ve tekrardan bahçeye çıktı. Onlarıbda yerine yerleştirdikten sonra adımlarını bu sefer bebek odasına yönlendirdi. Pembe süslerle kaplı olan, Masal'ın odası yazılı olan kapıyı yavaşça açtı ve gördüğü manzara ile kocaman gülümsedi.

Faruk, Masal'ı göğsüne yatırmış, sandalyede uyuyorlardı. Sabaha karşı Masal'ın ağlama sesi ile uyanmışlardı ve Faruk ben bakarım diyerek Masal'ın yanına gelmişti. Bu güzel manzarayı bozmak istemiyordu ama Faruk'un bugün önemli bir duruşması vardı. Üstelik Masal Hanımla bugün Gülçin Hanımlara altın gününe gideceklerdi. O yüzden ikisinin de uyanması lazımdı. Yinede korkutmamak adına yavaşca yanlarına yaklaşmış, Faruk'un sağ koluna dokunarak uyanması gerektiğini söylemişti. Faruk istemeye istemeye hem gözünü açmış hem de Masal'dan ayrılmıştı. Daha sonra bebek odasından çıkıp kendi odasına geçmiş ve üzerini değiştirmeye başlamıştı. Mayıs ise kucağına aldığı kızını öpe öpe uyandırmış, elini yüzünü güzelce yıkamış ve sade pembe elbisesini giydirmişti. Sarı saçlarına mavi tokalarını da özenle, incitmekten korkarcasına takmıştı. Çok güzel olmuştu!

"Ay! Masal çok güzel oldun annem!" diye sevgiyle konuştu Mayıs. Masal annesini anlamış gibi şımarıkça gülmüş ve etrafında zıplaya zıplaya dönmeye başlamıştı.

"Dönen elbise, yaşasın dönen elbise!" diye resmen bağırarak konuşmaya başlamıştı. Mayıs, kızının bu haline gülmüştü. Eğer kendi etrafında döndüğü zaman elbisenin alt kısımları havaya kalkıyorsa o elbise dönen elbise oluyordu Masal'ın dilinde.

"Vee o dönen elbise, Masal'a çok yakışmış." diye konuya dahil oldu Faruk, hayransı bir tını ile söylemişti. Mayıs, Faruk'u göz ucuyla süzmeye başladı. Siyah takım elbisesi tam üzerine oturmuş ve kaslı vücudunu ortaya çıkarmıştı.Kısa kestiği saçları ve kirli sakalı ile oldukça yakışıklı gözüküyordu. Daha sonra Faruk, takımının kırışmasını önemsemeden yere çöktü ve kollarını Masal'a doğru açtı. Masal koşarak o güçlü kolların arasına girmiş ve Faruk'un yanağına öpücük kondurmuştu. Faruk, Mayısla yaptığı kısa konuşmadan sonra kucağında Masal ile birlikte aşağı inmeye başlamışlardı. Mayıs ise onların arkasından hemen ortalığı toplamış ve aşağı inmeye başlamıştı. İndikçe bahçeden yükselen ve kulağına dolan seslerle gülümsüyordu.

"Hayıy! en çok Masal yiyecek!" Küçük kızının öfkeli sesine kaşlarını çatarak baktı Mayıs. Faruk ise çatalının ucundaki peyniri büyük bir iştahla ağzına atmış ve

"Hayır, prenses hanım en çok ben yiyeceğim." demişti gayet sakin bir sesle.

Masal, küçüçük haline bakmadan, daha çok öfkelenmiş ve hemen onun için hazırlanmış olan tabaktaki anneannesinin yapmış olduğu ev yapımı peyniri yemeye başlamıştı. Geçtikleri ayda iki yaşına girmişti Masal ve iki yaş sendroumunu sonuna kadar kullanan bir çocuktu. İnatçılık, kızgınlık, istediği olmadığı zaman isteği olana kadar ağlama... Hepsi vardı hepsi! Farukla her gün kahvaltıda ve akşam yemeklerinde en çok ben yedim yarışı yaparak yemek yiyordu. Yoksa Mayıs asla Masal'a yemek yediremiyordu. Çok inatçı bir kişiliği vardı küçük hanımın ve bu huyunun kime çektiğini asla bilmiyordu Mayıs. Kahvaltı yine her zaman ki gibi eğlenceli geçmişti. Faruk'un işe gitme zamanı gelince onu kapıya kadar yolcu etti.

Mayıs Çiçeği (Mahalle kurgusu) /TAMAMLANDI \Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin