Chapter 8

22 2 26
                                    

Ceza İnfaz Kurumundan çıktıktan sonra yoldayken belki 10'dan fazla kez midem bulanmıştı. Ne olduğuna anlam veremediğim bir şeydi. Sanırım midem beynimde dönen travmaları sindirmekte güçlük çektiğinden böyle bir şey yaşamıştım.

Emniyete vardığımızda kusma isteğim asla geçmiyordu. Ağzıma kadar ekşi tat gelip gelip geri gitmişti birkaç kez.

Kendimi lavaboya attığımda son kez kustum. Midem boş olduğu için rastgele öğürüyordum. Ardından Anna'nın uzaktan sesini duydum. Beni arıyor olmalıydı. Lavaboya girdiğinde lavabo tezgahına ellerini dayamış ve aynayla adeta hesaplaşması olan bir Casey bulacaktı,bulmuştu da.

"Casi?! 2 saattir seni arıyorum,niye cevap vermiyorsun?"

Gözlerini öğürmekten kıpkırmızı olmuş gözlerime odakladığında bana sarıldı.

"Güzelim benim,kıyamam sana. Çok yıprandın.."

"Anna lütfen bırak midem çok kötü bulanıyor kusacağım!"

Ağzıma tekrar o tat geldiğinde elimle ağzımı kapatarak lavabolardan birine girip kapıyı kapattım,boş midem yüzünden havaya bir kez daha öğürdükten sonra çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Anna arkamdan sırtımı sıvazlayıp "Sapsarı olmuşsun. En azından doktora gidelim birkaç takviye al olur mu?"

Aynadan yansıyan Anna'nın yüzüne karşı kafamı salladım ve lavabodan çıktık.

Andrés'e yakalandığımızda Kevin'in Anna'yı aradığını söyledi ve hastaneye gidiyor olduğumuzu söylediğimizde Anna'yı Kevin'e yönlendirerek benimle birlikte hastaneye geleceği konusunda diretti.

Arabadayken ikimiz de dümdüz yolu izledik. Tartışmamız sonrası konuşmaya cesaretimiz olmamıştı.

Direksiyonu ittirircesine derin nefesini bıraktı. "İyi misin?"

Yüzüne baktım. Nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyordu? Karşılığında gözlerimi kapattım ve kendimi tekrar yola odakladım.

"Hiç yaşamamış olmak istiyorum son 1 yılı."

Vitesin arkasındaki boşluktan suyu uzattı.

"Azıcık mideni doldur. Su bile olsa."

"İstemiyorum zehir gibi geliyor tadı,kaç kere içmeye çalıştım."

Araba lastiklerinin yolda kayma sesini duyduktan sonra kafamı camdan sağa çevirdiğimde hastaneye gelmiş olduğumuzu gördüm.

Andrés el frenini çekerek arabadan indiğinde ben de indim. Koluma girdi ve hastaneye doğru adımladık.

Takviyeler için bazı testleri verdikten sonra sonuçları öğrenmek için doktorun odasına tekrar girdik.

"Sonuçlar yüzünü güldürebilir. Tebrik ederim,hamilesiniz. Anne ve baba oluyorsunuz!"

Beynimde sesler oradan oraya yankılanırken içinde bulunduğum andan koptum. Kontrolsüzce titrerken bir yandan da derin düşüncelere dalmıştım. Hep anne olmayı hayal etmiştim ve babama da sözüm vardı.

"Tıpkı sana benzeyen bir çocuğum olacak,sana söz veriyorum babacığım."

Yaşadığım şoku mu atlatacaktım yoksa Andrésle çift sanılmamızı mı?
Üstelik her şeyin ötesinde,dışarıda ve burnumun dibinde tehlikeler barınırken yeni bir canı hayatıma dahil mi edecektim?

Fakat şu an iyi bir zaman değildi. Hem de hiç..

"Ultrasonda görmek ister misiniz?"

Doktorun sesi derinden geliyordu. Dış dünyada değildim,hiçbir şeyi algılayamıyordum.

Dilemma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin