Geçip gidiyordu zaman, ömür... Ama hep aynı şey dolaşıyordu etrafta.
_ Bunlar olacak olacak ki farkına varalım herşeyin... Derinliğimde yaşadığım herşey, açtığım o kuyuda dibe batmasın, her kulaç attığımda bir bir su yüzüne çıksın diyeydi herşey. Bir çare olmak değil, çareyi kendimde aramaktı sonum.- Etrafı saran vanilya kokusu daha kapı girişinde beni içine hapsetmişti bile. Derya hanım valizimi bir köşeye koyduktan sonra evi gezmeye başladık. Evin her köşesi okadar güzeldiki yüzümdeki o şaşkın ifade devam ediyordu. En çokta Derya hanımın saklı köşesi beni çekmişti kendine, o büyük salonun içinde başka bir dünyaya açılan kapıydı sanki. Şöminenin yanında minik salkım çiçeklerin kapladığı tuhaf bir kapıydı görünüşte, ama açıldıktan sonra ki içi kaplayan huzur bambaşkaydı. Arka bahçeye açılıyordu bu kapı. Evin içerisinden dışarıya açılan. Derya hanım okadar muazzam yaptırmıştı ki buhranınızın burada son bulmaması mümkün görünmüyordu..
Yollarına döşenmiş çimler, sıralı ağaçlar, karşılıklı paralel olan her bir ağacın üzerinden sarkan begonviller, etrafa yayılan o muhteşem koku...
Ahh ; o dinlediğimiz peri masallarındaki gibiydi adeta. Begonviller arasında geçip gittikten sonra karşına çıkan o minik dere, suyun şırıltısı eşliğinde dans eden balıklar hepsi, hepsi gerçek olamayacak kadar güzeldi. Derenin üzerindeki minik köprüden karşıya geçtik. Şirin bir ağaç ev vardı burada. -Derya hanım:Burası benim günün yorgunluğunu attığım, rahatladığım, kendimi dinlediğim minik kaçış alanım diyerek ağaç evi işaret etti.
Birlikte ağaç eve doğru yürüdük. İçeriye girdiğimizde çeşit çeşit resimler vardı, değişik görseller daha önce görmediğim bir çok farklı resimler vardı.
- Derya hanım:
Bunlar benim eserlerim çok uzun zamandır bu sanatla ilgileniyorum. Açıkçası küçüklüğümden beri hep ilgimi çekmişti Ebru Sanatı. Derin bir sanattır, insanın duygularını dışa vurum şeklidir bir yerde. Bazen kendimizi içimizde bir yerlerde sıkışmış hissederiz. Çıkış yolu ararız, ama sanki yönü bulunamayan bir labirentin içindeymişizde, hangi yöne koşarsak koşalım hep aynı noktaya geliyormuşuz gibi olur.
Ben her böyle hissettiğimde buraya gelirim labirentimin çıkış yolunu boyalarla suya akıtırım. İstersen sanada ögretebilirim Süeyda. ister misin?- Ben mi ! Şey.. evet çok isterim.
İlk defa biri benim ne istediğimle ilgilenmişti. Duygularımı önemsemişti. Bu belki başkaları için çok sıradan bisiy olarak görünebilirdi ama benim için paha biçilemez birşeydi. Bir saat kadar durduk orada. Yaptığı eserlerin manasını anlattı bana uzunca. Hepsinin bir başka hikayesi bir başka derinliği vardı. Çok hoşuma gitmişti. Benimde öğreneceğim tıpkı Derya hanım gibi bir Ebru sanatçısı olacağım düşüncesi beni çok heyecanlandırmıştı.
Birlikte eve doğru yol aldık. Yemek vakti yaklaşmıştı.
Derya hanım:
"Bizim evde her akşam aynı saatte yemek yenir, herkes aynı saatte o masada bulunur, önemlidir bu ailemiz için".
Eve geldiğimizde Derya hanım mutfağa doğru yöneldi.Gel bakalım birlikte yemeğimizi hazırlayalım .
O anki geçirdiğimiz vakit benim için okadar güzel bir duyguyduki bunu anlatmazdım. Beril her zaman anlatırdı okulda:
- Annemle pazar akşamlarının yemeklerini hep birlikte hazırlarız.
"Bizim anne kız günümüzdür o gün". Diye başlar; o gün ki günlük rutinlerini anlatır dururdu. Ben ise sadece bir köşede Beril'in o heyecanını o mutluluğunu dinler imrenirdim.
Aile saadeti nedir ?
Aile olmak nedir ?Benim yabancı olduğum tatmadığım duygulardı. Benim hep eksik, hep mahzun kalan yanım çok ağır geliyordu bana. Derya hanımla mutfaktayken bunları anımsamam çok manidardı.
Saat epey ilerlemişti artık. Evin fertlerinide çok merak ediyordum acaba nasıllar, beni sevecekler mi? Onlarda Derya hanım gibi sevecen, içtenler mi ? Diye düşünüp durdum.
O sıra kapı zili çaldı.- Derya hanım:
Hah.. geldiler işte nihayet diyip kapıya doğru yöneldi. Gelenler eşi Korhan bey ve oğlu Denizdi. Hoşgeldiniz diyip eşini öptükten sonra, oğluna sarılıp;-Oo tatil kuşu sonunda evinize gelebildiniz diyerek tatlı tatlı bakıştı.
-Deniz : Anne ya ! biliyorsun benim için önemliydi .
Ve birden göz göze geldik.
Duraksadı önce az bir müddet sonra;
Buda kim ? Diye sordu annesine.Korhan bey asabi bir yüz ifadesiyle:
"Bu konuyu konuşup kapattık sanmıştım Derya " diyerek yüzünü buruşturmuştu.
O an duraksamıştım bende. Belliki benden haberleri yoktu. Kısa bir süreliğine sessizlik oluştu. İstemsizce tedirginleşmiştim. Daha farklı beklemiştim o anı. İlk tanışmamızın böyle sert ve isteksiz geçeceğini hayal etmemiştim.-O günden atılan temellerin sağlam ve dayanıksız olmayacağını nerden bilebilirdim ki?..