Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar :)💜
Dilin yansada, sıcaklığa aldırış etmeden içersin bazen hayatı. Kana kana içtiğin hayatın, yanan volkan gibi gürleşir dahada. Söndürmek istersin ama her üflemen dahada harlar bu ateşi. O harlandıkça sen yanarsın...
Herkes içeride toplanmış heyecanla pastanın kesilmesini bekliyordu. Koltuğun kenarında bulunan masanın yanına geçip bekledim. Derya hanım güzel dileklerde bulunup Deniz'le alakalı bir çok güzel temennide bulunduktan sonra Deniz'e;
"Hadi bakalım dileğini dile ve artık üfle" diyerek omuzlarına dokundu.
Deniz gözlerini kapayıp dileğini diledi ve pastasını üfledi. Herkes hep bir ağızdan
" iyi ki doğdun Deniz" diye bağırıyordu . Bir yandan alkış tutan elleri, diğer yandan yükselen sesler birbirine karışmıştı.Herkes tabaklarına aldıkları pastaları, orada bulunan envai çeşit yiyecekleri yiyip içeceklerini yudumluyordu. Hepsi birbirlerini tanıdığı için derin sohbetler halindeydi.
Tabağıma elmalı turtalardan biraz fazla koyup meyve suyumu yudumladım. Şöminenin yanında oturmuştum. Yabancılık çektiğim için kendimi biraz geri planda tutuyordum. Palyaçonun içerisinde dumanlar bulunan genişçe küresinden çıkan baloncukları izliyordum bir yandan . Çıkan baloncuklar havada yükseliyor ve yükseldikçe patlayıp dumanlar yayıyordu etrafa. Bu manzara hoşuma gitmişti. Gözlerim palyaçonun ellerini takip ederken, Melek geliverdi yanıma.- Hey burada mıydın ? Sıkılmış olman gerek. Neden yanlız oturuyorsun katılsana bize sende ? Diye sordu.
Şey.. evet biraz sıkıldım sanırım. Ama böyle iyi hem kimseyide tanımıyorum zaten. Rahatsızlık vermek istemem.
Saçmalama ! ne rahatsızlığı Süeyda, biz çok memnun oluruz. Hadi gel seni diğerleriyle de tanıştırayım. Burada böyle tek başına oturma tamam mı ?
Yüzündeki samimiyeti oldukça gerçekçiydi. Zaten fazlasıyla bunalmıştım. Birileriyle tanışmak banada iyi gelir diye düşündüm. Omuzlarımı silkip kafamı olumlu anlamda sallayarak onu onayladığımı gösterdim. Birlikte minderlere doğru yürümeye başladık.
Hey ! Melek buda kim ?
İşittiğim sese doğru yöneldiğimde, sarı saçları gözlerinin önüne düşmüş, neredeyse kapatıyordu yüzünü. Uzunca boylu yapılı biriydi.
Ah.. bizde zaten yanınıza geliyorduk Serdar.
Arkadaşlar bu Süeyda. Deniz'lerin bir tanıdığının kızı. Bizimle birlikte vakit geçirmesi için yanımıza gelmesini rica ettim. Hem sizde tanışmış olursunuz.
Az önce adını öğrendiğim Serdar , tekrar lafa atılarak konuşmaya devam etti.
İyi düşünmüşsün. Tanışalım tabiki diyip alaycı bir gülüş attı. Meleğe dönüp; neden böyle sırıtıyor bu ? Dediğimde,
- sen ona aldırış etme o hep böyledir. Tanıdıkça anlarsın. Mizacı bu , daha doğrusu biraz fazla özgüvenli biri. Buda karakterine yansıyor. İnsanlar üzerinde olumlu,olumsuz etki bırakmayı sever. Diye yanıt verdi .Tavırlarına pek anlam veremesemde, bir tepki vermemiştim. Sohbetlerini dinliyor ara ara bana yönelttikleri sorulara cevap veriyordum. Okuldan , öğretmenlerinden bahsedip kahkahalar içerisinde eğleniyorlardı.
Yaz tatilinde olduğumuz için okullar tatildi. Bundan pek memnun görünüyorlardı. Sohbetlerine şahit olduğum kadarıyla okul bir çoğu için eğlence merkezinden farksız değildi.Ee bu sene sende bizim okulda olursun herhalde değilmi Süeyda ? diye soran meleğe ;
kaşlarımı kaldırıp omuzlarımı silkerek bilmiyorum açıkçası eski okuluma devam ederim belki diyerek yanıt verdim.
Bu esnada Deniz' de dahil olmuştu sohbete.
Eski okuluna devam eder. Neden bizim okula gelsinki ? Diye sert bir ses tonuyla atıldı.Neden ki hem sizinle yaşamıyor mu ? Üstelik birbirinizi tanıyorsunuz buradan zor olur eski okuluna gitmek, seninle birlikte aynı okula gitmesi daha iyi diye konuşmasına devam eden Meleğe doğru bakıp minik bir gülüş attı.
Biz birbirimizi tanımıyoruz bunuda nereden çıkardın ? Bizimle yaşamaya yeni başladı. Annem acımış olsa gerek, onu yurttan getirdi. Henüz bir kaç hafta bile olmadı. Daha önceden bir tanışıklığımız yok anlayacağın diyerek gülüşünü devam ettirdi.
O sıra ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette kala kalmıştım. Öylesine utanç içerisindeyim ki bana doğru yönelen bakışlar altında eziliyor gibi hissediyordum. Meleğe karşı mahçup olmuş bu mahçubiyet dahada kötü hissetmeme sebep oluyordu. Neden gerçeği söylemedim ki ona ? Şimdi çok daha kötü olmuştu. İnsanlar karşısında yalancı bir kız konumunda olmak beni oldukça rahatsız etmişti.
Melek şaşkın bir şekilde bana bakıyor anlamaya çalışıyordu.
Ama, ama.. Bunu böyle söyleyebilirdin Süeyda ! Gerçeği neden saklama gereği duyduğunu anlayamadım.
Kulaklarım sızlıyor iyice kızarıyordu. Utanç ve çaresizlik arasında kalmış sesimi çıkaramıyordum. Ne diyeceğimi bilemez halde öylece baka kalmıştım yüzlerine. Serdar; alaycı gülümsemesini tekrar atarak;
"kızım yurttan gelme olduğunu söylemek neden bukadar zor ki senin için utanıyor musun ? Korkma yurt bebesi demeyiz sana" diyip yanındakilerle gülüşmeye devam etti.
Heyy kesin gülüşmeyi ! Yeterli bukadar diye sesini yükselterek oradakileri susturdu Melek. Görmüyormusunuz kız zaten yeterince çekindi. Anlaşılan o ki söylemek istememiş vardır kendine göre bir sebebi. Dalga geçilecek bir durum değil bu.
Gözlerim dolmuş, göz yuvalarım iyice şişmişti. Kendimi onların karşısında küçük düşmüş, alçalmış olarak görüyordum. Oradan bir an önce ayrılmak için olduğum yerden hızlıca kalktım. Melek koluma dokunarak:
- Dur nereye gidiyorsun ? otur konuşalım. Sen onlara bakma dedi.
Ama kendimi zor tutuyordum. Ağlamaklı titrek sesimle ona doğru eğilip
Lütfen Melek şimdi değil. Yanlız kalmak istiyorum diyip hızlıca oradan uzaklaştım.Odama girdiğim gibi kendimi yatağıma atıp , yastığı yüzüme bastırdım. Hıçkırıklarıma mani olmayıp serbest bıraktım. Gözlerimden süzülen yaşlar aktıkça, yaşadığım durumu anımsayıp durdum. Deniz'in beni herkesin içinde rezil etmesine sinirlenemiyordum bile, çünkü buna sebebiyet veren bendim. O yalanı söylememiş olsaydım bunların hiç biri yaşanmayacaktı.
Yurtta büyümüş olmam tabiki utanç duyacağım bir durum değildi fakat, insanların bununla alay edeceği fikri beni alıkoymuştu bundan. Nitekim de düşündüğüm şey başıma gelmişti işte. Herkesin ailesiyle büyümüş olması, bir aile yapısı olması benim onlardan farklı hissetmeme sebep oluyordu. Bir ailemin olmayışı beni eksik ve bir çok şeyden mahrum ediyordu. Bu düşünceler içerisinde olmamdı asıl sebep.
Kendimi ayrı bir kefeye koymuş, onlardan farklı olarak algılamıştım. Oysa bu yaptığım en büyük hatalardan biriydi . O yaşta bunu anlayamamıştım..