VI.BÖLÜM:

32 25 0
                                    

Daha cesaretli olan gençler geniş ağızlı mağaraların içine girip çıkarak oyunlar oynarlarken, çok geçmeden bu mağaraların boş olduğunu öğrendim. Geceleri orada uyuyan kimse yoktu. Sadece yarık ağızlı mağaralar geceleri kullanılırdı ve yarık ne kadar darsa o kadar iyiydi. O dönemde günler ve geceler boyunca bize hayatı zindan eden yırtıcı hayvanların korkusundandı bu.

Bittle'la birlikte uyuduğumuz o gecenin sabahında dar ağızlı mağaraların faydasını bizzat öğrenecektim. Kaplan Alfred açık alana girdiğinde, daha gün yeni ağarmıştı. Halk'tan iki kişi çoktan uyanmış, dışarı çıkmıştı. Bütün hızlarıyla koştular. Paniğe mi kapılmışlardı, yoksa kaplan, yarığa giden kayalığı tırmanamayacakları kadar yaklaşmış mıydı, bilmiyorum; her neyse, Sarkıkkılak'la benim bir gün önce öğle sonrası oynadığımız geniş ağızlı mağaraya daldılar.

İçeride neler yaşandığını tabii ki bilmemize imkân yok ama Halk'tan bu iki kişinin aradaki yarıktan öteki mağaraya geçtiği sonucuna varmamız mantıklı olur. Bu yarık Alfred'in geçemeyeceği kadar dardı, istediğini elde edememiş ve iyice kızmış halde dışarı çıktı. Belli ki gece avda başarılı olamamış, kahvaltısını bizden çıkarmayı ummuştu. İkiliyi öteki mağaranın ağzında görünce onlara doğru hamle etti. Tabii onlar da aradaki geçitten ilk mağaraya geçtiler. Kaplan, daha da kızmış halde, homurdanarak tekrar ortaya çıktı.

O sırada bizim aramızda da müthiş bir yaygara patlak verdi. En alttan en üstlere kadar koca kayalıktaki yarıklara, dışarıdaki kaya çıkıntılarına üşüştük; bin bir türlü ses çıkararak gevezelik ediyor, çığlıklar atıyorduk. Hepimiz yüzlerimizi tuhaf şekillere sokuyor, hırlıyorduk; bu bizim içgüdümüzdü. Gerçi öfkemize korku eşlik ediyordu ama biz de en az Alfred kadar kızgındık. En çok öfkelenenlerle birlikte çığlık attığımı ve yüzümü tuhaf şekillere soktuğumu hatırlıyorum. Sadece onlar örnek teşkil ettikleri için değil; içimden gelen, onların yaptığı şeylerin aynısını yapmamı gerektiren bir dürtüyle de hareket ettiğimden. Tüylerim kabarmıştı; şiddetli ve mantıkdışı bir öfkeyle sarsılmıştım.

Bir süre o koca Alfred, bir o mağaraya, bir bu mağaraya girip çıkmaya devam etti. Ama kovaladığı ikili, aradaki yarıktan bir o tarafa, bir bu tarafa geçip kolayca ondan kurtuluyordu. Bu arada kayalığın üstündeki bizler de artık harekete geçmiştik. Kaplanı dışarıda gördüğümüzde üstüne taş yağdırıyorduk. Önceleri taşları sadece elimizden bırakıyorduk ama kısa süre sonra kendi kas gücümüzü de katarak aşağı doğru vızır vızır fırlatmaya başladık.

Bu bombardıman Alfred'in dikkatinin bize yönelmesine ve daha da öfkelenmesine neden oldu. İkiliyi kovalamayı bırakıp bizi yakalamak üzere kayalıklara doğru sıçradı; pençeleriyle tutundukça ufalanan kayalara atılırken bir yandan da hırlıyordu. Bu korkunç görüntü nedeniyle herkes mağaralara sığındı; dışarıda tek kişi bile kalmadı. Bunu biliyorum çünkü kafamı çıkardım ve Alfred dışında kayalığın tamamen terk edilmiş olduğunu gördüm. O da ayağını basacak sağlam bir yer bulamamıştı, kayıyor ve aşağı düşüyordu.

Ben cesaret verici bir çığlık atınca kayalığın üstü yine bağıran sürüyle doldu ve taşlar eskisinden daha hızlı inmeye başladı. Alfred artık öfkeden kuduruyordu. Arada sırada kayalığa saldırıyordu. Hatta bir keresinde en alttaki mağara sırasının girişindeki yarığa kadar ulaştı ama içeri giremeden aşağı düştü. Yukarı doğru her hamlesinde korkudan tir tir titriyorduk. Böylesi anlarda ilkin çoğumuz içeri kaçıyorduk; ama bazılarımız onu taş yağmuruna tutmak üzere dışarıda kalıyordu. Ama az sonra hepimiz içeri kaçmaktan vazgeçtik ve yaylım ateşine devam ettik.

Böylesine egemen bir yaratık asla bu kadar büyük bir şaşkınlığa uğramamıştır. Şu küçücük ve zayıf Halk'ın kendisini zekâsıyla alt etmesi, gururunu feci kırmıştı. Yerde durdu ve hırlayarak, kuyruğunu sinirle sallayarak, yakınlarına düşen taşları ağzıyla yakalamaya çalışarak bizi izledi. Bir keresinde o yukarı bakarken, en doğru anda, ben de aşağı bir taş attım. Taş burnunun tam ucuna denk geldi ve yaşadığı acının, şaşkınlığın etkisiyle kulak tırmalayan çığlıklar atarak ve kükreyerek dört ayağıyla birden havaya sıçradı.

İÇGÜDÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin