BÖLÜM 10

38 8 1
                                    

Hayatım son zamanlarda güzel gidiyordu. Nazlı'yla vakit geçiriyorduk. Ki buna bana çok iyi geliyordu. Aynı zamanda Dağhan'la da, Nazlı'nın asla inanmadığı ve dakika başı bizim ne kadar yakıştığımızı söyleyen, arkadaşlığımız devam ediyordu.

Bir cumartesi günü, beni uyandıran şey aşağı kattan gelen bir şeylerin kırılma sesiydi.

Uykulu hâlimle aşağı inerken salonda babamı gördüm. Elinde bir sürü fotoğraf vardı. Ve o fotoğrafları parçalayacak kadar sinirliydi. Korkmaya başlamıştım.

''Baba?''

Babam gözlerimin içine baktı, derin bir nefes aldı ve elindeki fotoğrafları avucunda buruşturdu.

''O elindeki fotoğraflar ne?''

Dudaklarını ıslattı. Ne demesi gerektiğini bilmiyor gibiydi.

''Önemli değil, kızım. Sadece...''

Sinirliydi evet ama gözleri dolmuştu. Dokunsanız ağlayacak haldeydi. Babamı ilk defa böyle görüyordum. Aklıma bir şeyler geliyordu ama tahminimin olmamasını diliyordum. Ama sanırım tahmin ettiğim şeydi.

''Tahmin ettiğim şey değil mi? O fotoğraflar...''

İhanetin yansımasıydı.

Babamın eli açıldı ve top haline gelen fotoğraflar yere düştü. Babamda yere çöktü ve omuzları sarsılarak, hıçkırarak ağlamaya başladı. Tahminimin doğru çıkmasıyla gözlerimi kapattım.

Annem, babamı aldatmıştı. Ve o fotoğraflarda onlar vardı.

''Neden, neden?'' dedi babam.

Cevabı çok basit idi. Evet, ihanet karakter meselesiydi. Ve annemin böyle bir şey yapması beni hem üzmüş hem de sinirlendirmişti.

Ama birbirlerine bir kere "seni seviyorum'' demişler miydi? Ya da başbaşa vakit geçirmişler miydi?

Babam, benim senelerdir yaşadığım şeyi yaşıyordu.

Tercih edilmemek, arka plana atılmak...

Gözlerimi açtım. Babama doğru ilerledim ve ona sarıldım.
İç sesim benim çok gurursuz biri olduğumu, bunu yapmamamı söylese de babamın buna ihtiyacı vardı. Her şeye rağmen, herkesin sarılmaya ihtiyacı vardı.

O yapmamamıştı ama... Olsun.

Ve babamda bana sarıldı. Size yemin ederim ki bende ağlayacaktım. Gerçekten sınırdaydım. Bu kadar basit bir şeyi yapmak için neden bu anı beklemişti ki?

Biraz sarıldıktan sonra ayrıldık ve babam gözyaşlarını sildi. Ayağa kalktığımızda, kendine çeki düzen verdi ve ''Kahvaltıya gidelim mi?'' diye sordu.

Ha? Ne?

Kendimi tutmasam etrafıma bakacaktım başka biri var mı diye.

Her neyse, babamın şu an buna ihtiyacı var. Onun için bunu yapabilirim.

Peki sen?

Sen odanda gizli gizli ağlarken, 23 Nisan gösterilerinde yalnız kalırken, onlara en çok ihtiyacın olduğu zamanlarda onlar seninle miydi?

Hayır

Ama...

''Tamam.'' dedim ve hazırlanmak için odama doğru yöneldim. Şaşkındım, beklemiyordum. Bu kadar uzun zaman sonra babamın bu şekilde davranması beni ters köşe yapmıştı.

Eskiz Defteri (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin