Uyandığımda hâla arbadaydık adını bile bilmediğim adamın kucağında mı uyumuştum gerçekten yeni uyandığım için gözlerim şişmişti. Ellerimi yumruk yaparak gözlerimi ovuşturdum . Hâla kucağında olduğum için kalmak istedim fakat o sanki gitmemi istemiyor gibi belimdeki ellerini sıkılaştırıdı. Boyu benden uzun olduğu için kafamı kaldırarak ona baktım hayranlıkla bana bakıyordu ama bu 7 8 saniye falan sürdü yine gözlerine o ifadesizlik yerleşti tekrar kalkmaya çalıştım ama o beni iyice kendine yaslayarak " sakın buradan kalkmayı aklından bile geçirme" dedi tabi ben bunu dinlermiyim koca bir HAYIR ellerimi koltuktan destek alarak kalkmaya çalıştım fakat bu onu rahatsız etmişti ki bana bağırarak "OTUR OTURDUĞUN YERDE SANA ZARAR VERMEMİ İSTEMİYORSAN SUS VE RAHAT DUR" bağırdığı için irkilmiş ve gözlerimden yaşlar firar etmeye başladı akşam evde olanlar tekrar zihnimde canlandı ve ağzımdan bir hıçkırık koptu benim ağladımı anlamışcasına sesini sakinleştirerek ve yumşaltarak konuşmaya başladı " ağlama" dedi sanki bunu bekliyormuş gibi deli gibi hıçkırarak ağlıyordum saçlarımı okşuyor ve bana sakinleşmem için birşeyler söylüyordu fakat ne dediğini anlamıyordum sadece ağlıyordum uzun sarı saçlarım bedenime yapışmıştı üzerimde beyaz bol paça pantolon ve ince siyah bir body vardı ağlamam sessiz iç çekişlere dönmüştü ağladığım için çatallaşmış sesimle "bana napıcaksın ne istiyorsun benden" demişti sesim küçük bir kız çocuğu gibi fazla masum çıkmıştı kafamı eğerek sorumun cevabını bekledim kocaman damarlı ve kemikli elini çeneme getirerek ona bakmamı sağladı korkuyordum hemde çok lakin o çok rahattı sakin sesiyle "artık eski hayatını unut bir daha sözümü ikiletirsen olucakları güzel gözlerinden kendin görürsün" dedi dolu dolu gözlerimle onun gözlerine baktım sesi çok kararlı ve net çıkıyordu korkuyordum ondan gözlerimden bir yaş düştü gözleri yanağımdan çeneme ilerleyen yaşı takip ediyordu ardı arkası kesilmez yaşlarım gökyüzünde yağan yağmur gibi kesilmek bilmeyen bir şekilde akmaya başladı kafamı göğsüne yasladı korkuyordum ondan benden çok güclü ve uzundu peki ya ben onun yanında küçücük bir kız çocuğu gibiydim ona gücünün 4 te 1 i etmezdi ve o bunun farkındaydı ağladığım için kızaran küçük ve dolgun dudaklarım onun göğsüne temas ediyordu kalp atış seslerini duyuyordum kalbi sanki göğüs kafesinden çıkmak ister gibi hızlı hızlı atıyordu kafamı göğsünden uzaklaştırarak " babamın borcunu çalışarak sana öderim lütfen beni bırak" dedim o ise bu sözlerimden sonra gözleri koyulaşarak " sen benden gidebiliceğini mi sanıyorsun şimdi sesini kes ve uyu yolumuz uzun" dedi nereye gittiğimizi bilmiyordum ve çok ağladığım için susamıştım onun gözlerine bakarak masum sesimle " susadım ben ayrıca nereye gidiyoruz" dedim o ise " adım karan istanbul'a gidiyoruz " diyerek bana su verdi içtiğim su boğazımda takılı kaldı " istemiyorum İstanbul a gitmek burda Bursa'da kalmak istiyorum lütfen beni bırak " dedim ağlayarak annemin mezarından ayrı kalma düşüncesi beni mahvediyordu " şimdi İstanbul a gidiyoruz ve sen uslu durup beni sinirlendirmiyosun anladın mı" dedi tıslayan bir sesle korkuyordum fakat cevap vermedim bu sefer sert bir şekilde bağırak " ANLADIN MI" dedi gözyaşlarım çoktan akmıştı bile "a-anladım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Borç
ChickLitBabası'nın kumar borcu yüzünden acımasız bir mafya ya satılan dünyalar güzeli genç bir kız