Sabah güneşinin yüzüme vurmasıyla gözlerimi açtım. Bu gün hiç güzel olmayacaktı. Çünkü bugün Alp gidiyordu...
Yataktan çıkmak istemiyordum,bugün yaşansın istemiyordum. Yorganımı başımın üstüne kadar çektim ve gözlerimi kapatıp içimden
'Bugün yaşanmasın',
' Bugün yaşanmasın' diye sayıkladım.Telefonumun titremesiyle irkildim. Yorganın altında olduğumdan terlemiştim. Başımı yorganın altından çıkardım. Saçlarımın kabarmasıyla, taş devrindeki insanlara benzediğimden eminim. Yatağımın yanındaki dağınık olan beyaz komidinden telefonumu aldım. Alp mesaj atmıştı.
"Tüm gününü yatakta geçirmektense, beraber olalım. Son günümüzü güzel değerlendirelim hayatım;)"
İstemsizce gözlerim doldu. 'Son günümüz' bir cümle nasıl bu kadar acı verirdi."Gitmesen olmaz mı?" diye cevap yazdım.
"Bu konuyu seninle konuştuk sevgilim. Bende istemiyorum senden ayrı kalmak ama yapacak bir şey yok. Yarım saate geliyorum yanına." Yapacak bir şey yoktu. Yataktan istemeye istemeye kalktım. Yüzümü yıkayıp giyindim. Üzerime sarının açık tonlarında bir kazak giyindim ve altına da lacivert bir pantolon giydim. Bugün hava kapalıydı. Bu yüzden yanıma montumuda aldım.
Annemin yanına gittim. Mutfaktan tabak ve kaşık sesleri geliyordu. Babam kanepede oturmuş sabah haberlerine bakarken annem kahvaltı hazırlıyordu.
"Anne ben çıkıyorum"diye seslendim anneme. Babamın yüksek sesle dinlediği haberler yüzünden evde yüksek sesli konuşuyorduk.
"Kahvaltı yapsaydın kızım" diyerek yanıma geldi.
"Alp ile buluşucaz anne" dedim botlarımı giyerken. Botlarımı giyindikten sonra anneme doğru döndüm. Elleriyle yüzümü okşadı.
"Sakın üzülme kızım. Sayılı günler hızlı geçer" diyerek yüzümü okşadı. Gülümsemeye çalıştım. Ben ondan bir gün bile uzak kalamazken gün saymam gerekçekti.
Alp gelmiş kapının önünde bekliyordu. Yanına gidip boynuna sıkı sıkı sarıldım.
Kokusunu doya doya içime çektim."Nereye gidiyoruz sevgilim"diye sordum. Elimden tutarak.
"Yol olan her yere..." diye cevapladı. Gülümsedim. Seninle olan her yere gelmeye razıyım sevgilim...
***
Eskiden de geldiğimiz o kafeye gelmiştik. Kahve kokusu ve yağmur sesi. Dışarda yağmur başlamıştı. En sevdiğim havalar yağmurlu havalardı. Sanki tüm her şey pisliklerden arınıyor gibiydi. Herkesin başı öne eğik oluyordu sanki bir suçlu gibi.
"Sizi tekrardan görmek güzel Hoşgeldiniz." Diye yanımıza geldi orta yaşlarda, saçları beyaz işletme sahibi.
"Hoş bulduk"dedi Alp.
"Ne alırsınız evlâdım. Getirsinler hemen çocuklar" diye elemanlarını gösterdi. Genelde Alp ile hep buraya gelirdik. Şehir yaşamından uzak, ağaçlar ile çevrili bir mekandı. Bu yüzden de işletme sahibi Mehmet amcayla samimiyetimiz vardı.
"Ne istersin Gülüm" diye sordu Alp bana.
Tabii ki yağmurlu havalarda olmazsa olmaz kahve isterdim.
"Ben kahve alayım" dedim Mehmet amcaya bakarak.
"Bende kahve alayım Mehmet amca" dedi Alp.
Kahvelerimiz gelmişti. Bir elim kahvede bir elimse Alpte idi. Her saniye elini tutmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Asker II
BeletrieAlp ve Ece ilişkilerini mutlulukla sürdürürken. Evlilik kararı alırlar. maalesef aldıkları bu karar hayallerini gerçekleştirmeden son bulur. Hayat hiç olmadığı kadar renksizdi. Siyah ve beyazdan ibaretti. Onun olmadığı hayat gündüzü olmayan bir gec...