"Bir ibrenin son raddesinde, hayatın işlek caddesinde; aslen ölümün arka bahçesinde!"
-----------------------------------------------------𝐶𝑎𝑔𝑎𝑛 𝐸𝑓𝑒 𝐴𝑘 /
"Hocaammm! Hanimi benim cici hocam? Neredeymiş hangi cehenneme kaçmış?"
Yine, yine, yine ve yine buradaydım.. Pençe spor ve dövüş akademisi... Ve birkez daha yine, yine, yine ve yine! Canım Haluk hocam tarafından yerlerde süründürülüyordum, bir yılan gibi adeta! Hayatım böyle sürünmüyordur anasını satayım.. Hayatım bile benden daha ballı ama ben o hayatı yaşayamıyorum. kadere bak!"Ya hocam, kız gördü görecek verin şu telefonumu da sileyim mesajı"
sesim sonlara doğru ağlamaklı bir hal alırken haluk hoca 'küstüm banane' diyen çocuklar gibiydi yemin ediyorum.Artık tutunacak bir yerim olmadığı için yere çökerken yanımdan gitmeye çalışan haluk hocanın bacaklarına sarılmıştım ama sorun şu ki o da bir kurt adam olduğu için peşinde beni sürükleyerek geziyordu. Ve şuan pençede ki öğrencilere rezil olma durumunu hiç umursamıyor sadece telefonumu almaya yada her neredeyse yerini öğrenmeye çalışıyordum.
Öyle ki öğrenciler bile bir yerden sonra noluyo diyerek bizi izlemeye başlamışlardı aralarında gülenlerde vardı ve evet o gülenlerden biri de Alisa'ydı..
"Hocam ama az insaf ya! Benim burda geleceğim söz konusu, hayatımı daha da karartmayın zaten önümü zor görüyorum!""ya oğlum bıraksana bacağımı!"
"Ölürümde bırakmam!"
Haluk hoca sanki paçasını ısıran yavru köpekmişim gibi bana baktıktan sonra bacağını benimle birlikte kaldırmış beni itmeye çalışıyordu.O sırada arkamda bir yerde birileri yere düşmüştü ama.. İnşallah bir yerleriniz kırılır Zeynep! Hep Berat'la beraber o açmıştı bu işleri başıma
"Bacağımı mesken tuttu resmen velede bak! Bacağımı ne zaman geri alabileceğim ben oğlum? Lazım da o bana.."
Bacağına, kafamdan ittirmesine rağmen daha çok sarılarak başımı salladım
"Ya telefon ya bacak!"Daha ne kadar rezil olabilirdim ki? Tamam sormuyorum konu bendim çünkü burda..
"Hocam zaten şu kurt saldırısından ötürü bütün gözler üzerimde, yapmayın gözünüzü seveyim be""telefonu verirsem bırakıcak mısın?"
"bırakırsam telefonu verecek misin?"
Birbirimize kınayan bakışlarla eşlik ederken Haluk hoca beni sürükleye sürükleye peşinde kupalarımızın olduğu rafın önüne getirdi iki tane kupayı yana çekerek orda Haluk hoca açmasa varlığından dahi haberim olmayacak olan bir bölmeden telefonumu çıkarttığında telefonu kaptığım gibi ayağa kalktım ve anında mesajlara girdim.O sırada Haluk hocanın paçasını düzeltirken bana olan homurdanmalarını duymamak çok zordu
"Zamane çocukları hep telefon! Az biraz ayrı kalsa ölüyorlar. Hayır Bi de bir seksen boy ile nasıl top gibi kaldı anlamıyorum ki"Tam sohbetlere girmiştim ki Çalan telefon ve ekranda gördüğüm isim ile telefon elimden fırlayıp yerlere yatarak gülen Zeynep'in suratına düştüğünde ben başımı ellerimin arasına almıştım yüz ifade mi açıklayamıyorum bile
Yerde burnunu tutarak dikleşen Zeynep telefona baktığında sırıtmasına devam etmişti.
"Vay vay.. Bakın kim arıyor,""HOCAAĞĞĞĞMMMM!"
ağladığımı zannetmiyorum ama ona benzeyen sesler çıkarttığım için herkes acayip bakışlarla bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᒪOᐯᗴ ᗩᑎᗪ ᗯᗩᖇ
FanfictionAşkta ve savaşta hiçbir şey adil değildir.. ᒪOᐯᗴ ᗩᑎᗪ ᗯᗩᖇ ☯ Hayat savaşı mı? Bu savaşın içinde yeşeren aşk mı? Hayatından sevdiği için vazgeçecek yüreğe sözde herkes sahiptir. Peki ya işler ciddiye bindiğinde ve hayatınızın zaten bu seçimden ibaret...