2: Başka Bedenlerde Hapis

115 41 103
                                    

Bölüm şarkısı: YVA, Molec~Chet Baker



2. BÖLÜM: Başka Bedenlerde Hapis;

"Gerçekten de kendimi tanımıyor, bilmiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gerçekten de kendimi tanımıyor, bilmiyordum..."





Herkesten sakladığınız, kendinizden bile sakındığınız kişisel alanınıza girilmeye çalışıldığında paniklerdiniz, engellemek için elimizden geleni ardınıza koymazdınız. Ancak bu söz konusu durum sizin izniniz dahilinde gerçekleşiyorsa; elinizden gerilmek, ayağınızla hafif ama hızlı ritim tutmaktan başka bir şey gelmiyordu. Tıpkı şu anda bana olduğu gibi...

Her karesi beyaz olan ve odağımı önümde masasında oturan terapistimden başka bir şeye çeviremeyeceğim kadar sade bir odada, ona çapraz duracak şekilde yerleştirilmiş bir koltukta oturuyordum. Şimdi düşününce, odanın bu şekilde dizayn edilmesinin sebebi bu olmalıydı.

Otuzlu yaşlarının başında görünen ve keskin yüz hatlarına sahip olan bu adam; ben gelince, derdinin sadece bana odaklanmak olduğunu tahmin ettiğim bir sebeple kahve kupasını girişteki resepsiyona bırakmış ve şimdi ise ne gülümseme ne de somurtma barındıran bir ifadeyle sorusuna cevap bekliyordu. Geldiğimden beri günlük, giriş sorularını cevaplamakta zorluk çekmezken, ne yaşadığımı benden duymasına gerek kalmadığını anladığım şekilde sorular sormaya başlamış ve ben sanki konuşma yetimi kaybetmiştim. Belliydi, onunla önceden konuşan teyzem, hayatıma dair birkaç ipucu vermişti.

"Devin..."

"Efendim," dedim benim bile zor duyabileceğim kadar kısık bir sesle. Şimdi neden terapi planına yıllar boyu süren inadımı anlıyordum. Tüm bunları öngörebilmiştim çünkü. Teyzeme göre ise düzeltemediğim şeyleri çözebilme ihtimaline sahip olan tek plandı bu.

Sırtını geriye yasladı, muhtemelen rahat olduğu görünümünü bilinç altıma göndererek benim de rahat olmamı sağlamayı amaçladı. "O geceyle ilgili hiç kâbus görüyor musun?"

Bir saat gibi gelen birkaç saniye boyunca sustum. Tekrar masaya doğru eğilip, hiç cevap vermediğim sorularda bile not tutan eli tekrar kalemine gittiği anda, "Hayır." dedim gözlerim kucağımda duran ellerime inerken. Yüzüme düşen saçlarımın arasından ona kısa bir bakış attığımda, iyice masasına eğilmiş ve tüm vücut dilime odaklanmış vaziyette olduğunu gördüm.

"Son soru," dediği anda hızla kafamı kaldırıp ona döndüm. "Cevap verdiğin toplam soru sayısı dört ve umarım bunu beşe tamamlarız." Bunun soracağı soruya bağlı olduğunu bilsem de, geriye kalan cevaplanmamış olan yirmi yedi sorunun hesabını yapmıyor olması biraz da olsa rahatlamamı sağlamıştı.

"Sorun Haldun bey." dedim geldiğimden beri buz mavisi gözlerinin yaydığı soğukluğun daha yeni farkına vararak. Sanırım dış görünüşüne odaklanamayacağım kadar kendi aklımla meşguldüm bu süre dahilinde.

UĞULTULU ZİHİNLER +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin