3: Farklı Etkileyen Benzer Şeyler

70 29 109
                                    



3. BÖLÜM: Farklı Etkileyen Benzer Şeyler;

"Zaman algımı kaybedersem deliririm."







Adeta patlamaya hazır bir bomba gibi olduğumu hissedecek kadar gerilmişken, düşünebildiğim tek şey bu olayların teyzemin kulağına gidecek olup olmamasıydı. Eğer bir şekilde duyacak olsaydı, hiç beklemeden Ankara'ya gelir ve bir an bile yanı başımdan ayrılmazdı. Zaten çok zor ikna etmiştim kendi başımın çaresine bakabileceğime, her şeyi mahvedip tekrar başa saramazdım.

Ortamın sessizliğinden dolayı kolayca içinde kaybolabildiğim düşünce çukurundan, "Dinliyorum..." diyen sesle çıktım. Benimle konuşmasıyla eş zamanlı olarak onunla göz teması kurduğumda; gözlerinin, en az onu ilk gördüğüm andaki gibi soğuk baktığını fark ettim. Aradan geçen koca iki sene ona hiç dokunmamıştı anlaşılan. İfadesiz bir şekilde bana bakarken bir ölünün gözlerine sahip gibiydi, hiçbir duygu barındırmıyordu sanki.

Onu incelemeye ve neden bu denli uzak olduğunu sorgulamaya devam ederken birden bir yakınlık hissettim ona karşı. Sanki ne olduğunu bilmeden bir şeyler yaşamış olduğunu anlayabiliyor, hissedebiliyordum. Tam olarak nasıl ve ne olduğunu bilmiyordum ama tanıdık bir şeyler vardı o gözlerde; ikimizi de farklı şekilde etkileyen benzer şeyler. Sonra düşündüm; o da benim hissettiklerimi hissediyor muydu? Belki de iki sene önce buradan yolcu ettiği kızı hatırlamıyordu bile, ona göre her gün arıza çıkaran yeni insanlardan biriydim.

Bunun bir önemi olmadığını kendime hatırlatırken, "Neyi?" diye sordum. Sorduğum soru aptal olduğumu hissettirmişti ancak konuya nereden başlayacağımı bilmiyordum ve bana göre haklı olsam da, onlara göre kesinlikle değildim.

Az sonra göz devirecekmiş gibi bir hissiyat veren bıkkın bakışlarından dolayı ters çıkışacağını düşünmüştüm, "Seni," diye sakince konuşana kadar. "Olayı anlat, kendini savun."

Kendimi savunmamın gerekli olup olmadığını sordum kendime, sonra da normal bir sorgu sürecinde işlerin böyle ilerlediği geldi aklıma. Gerekçeler sunmalı, zaten büyük bir ceza almayacağım belli olsa bile nezarette geçireceğim maksimum iki gün olan süreyi en aza indirmeliydim.

Ağzımı açıp konuşmaya başlayacağım sırada kapının açılma sesi geldi birden. Dönüp gelen kişiye bakmadan önce karşımda oturan adamın bıkkın yüz ifadesinden, gelenim kim olduğunu bildiği belli oluyordu. Ağzının içinden, "Başka kim böyle destursuz girmeye cesaret edebilir ki zaten?" diye homurdanmasını yalnızca ben duyabilmiştim sanırım. Bu kadar memnuniyetsizce yaklaştığı kişinin kim olduğunu görmek için omzumun üzerinden arkama baktım ve vücudumun kontrolünü kaybederek iç çekerken buldum kendimi.

Tıpkı o günkü gibi siyah tutamları alnına düşerken adeta içime işleyen lacivert hareleri beni bulunca nefesimi tuttum. Nedenini bilmediğim bir şekilde bu adama olan merakım kanımın kaynamasını sağlıyor, kalp atışlarımı hızlandırıyordu. Hangi isimle seslenmişti ona ihtiyar? Duhan...

UĞULTULU ZİHİNLER +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin