TESADÜFÜN RENGİ

21 4 0
                                    

Merhabalar ,

Bu bölüm biraz kısa ama devamında aksiyonlar başlayacağı için sade bir bölüm olsun istedim. Oylarınızı, yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar :)


"Ama sadece gençlikte tesadüfler kadermiş gibi gelir insana. Sonraları, hayatlarımızın gerçek akışının kendi içimizde belirlendiğini öğreniriz; yollarımız karmaşık ve anlamsız bir şekilde isteklerimizden sapmış gibi görünebilir ancak sonunda yol bizi her zaman görünmez hedefimize götürür."

                                                                         Stefan Zweig- Dünün Dünyası


''Renklerin bir anlamı var mı?'' diye sordu Clemensia.

''Dünya görüşünüze göre değişecek şekilde, her şeyin anlamı vardır ya da hiçbir şeyin anlamı yoktur,'' dedi Dr. Gaul.

                                           Suzanne Collins-Kuşların ve Yılanların Şarkısı 


''Evet Ahu hanım değil mi? Hoş geldiniz.'' Onu gördüğüm an hem sesi hem de gözlerinin kokusu birbirine karıştı. Üzerinde deniz ve manolya kokusunu birbirine karıştıran ekru bir takım elbisenin pantolonu ve açık mavi gömlek vardı. Ceketi yoktu.

Geleceğimi biliyordu. Muhtemelen başvuru formumu incelemişti ama bana yazmamıştı. Numaram yoktu ama Ulaş'a ulaşabilirdi. Ulaş biliyor muydu peki Cihan'ın çalıştığı şirketin neresi olduğunu? Öğle yemeğinde hevesli hevesli Nidaoğlu grup şirketlerinden bahsederken biliyor gibi durmuyordu.

Kavun kokulu saçları olan güzel bir hanımefendi düşüncelerimi böldü. ''Ahu hanım bizi duyuyor musunuz? Oturun lütfen.'' dedi. Eliyle işaret ettiği sandalyeye oturdum. Sırt çantamı yere bıraktım. Belgelerin olduğu dosyayı da jürinin önüne bıraktım.

''Kusura bakmayın içeri girdiğim an odanın kokusu biraz ağır geldi de hareket edemedim.'' Ağır gelen bazı şeyler olduğu doğruydu ama sadece koku olduğundan emin değildim. Kollarını önünde bağlamış sandalyesinde geriye yaslanmış bir adamın buradaki varlığı çok ağırdı mesela ama bahsetmedim. Dosyaya bakmaya yeltenmedi bile. Oysa mağdur duruma düşen, hesap sorar gibi bakışlar atması gerek bendim. Ama suratına bile bakmadım. Hayatım boyunca dikkatimi toparlamak hep zor bir meseleydi benim için. Şimdi Cihan'a bakarsam hiç toparlanamayacak gibi hissettim.

Bu sefer sıcak ekmek kokusu gelen yaşlı bir beyefendi söze girdi. ''Sakin olun, panik yapmayın. Camı açalım mı sizin için?''

''Yok teşekkür ederim. Böyle devam edebilirim.'' dedim. Panik yapmamıştım zaten. Aksiyona da gerek yoktu. Bir an önce çıkmak istedim. Hemen dosyayı inceleyip bir şey desinler de gideyim istedim.

Genç kız dosyadaki belgeleri incelerken yaşlı adam konuşmaya devam etti. ''O zaman biraz kendinizden bahsedin isterseniz hem rahatlamış olursunuz.'' 

Bu adamı asla panik olmadığıma nasıl ikna ederdim bilemiyordum. Kendimi anlatmak için ağzımı açtığımda sözlerim tanıdık bir kokuyla bölündü.

''Ben, Ahu hanımı yeterince tanıyorum. Tekrar anlatmasına ihtiyacımız yok. Nihal hanım, eğer belgelerde bir eksiklik yoksa Ahu hanımı gönderelim. Ben, kendisi hakkında izlenimlerimi sonra sizinle paylaşacağım.'' dedi.

Adının Nihal olduğunu öğrendiğim kadından ses çıkmadı ama diğer beyefendi ısrar etti. ''Fakat Cihan bey öğrencimiz kimya mühendisliği okuyor. Usulen mülakat sırasında birkaç soru sormamız elzemdir. Yarın öbür gün benim bölümümde çalışmak için iş başvurusunda bulunursa kendisiyle ilgili bir değerlendirme yapabileyim.'' dedi.

DERKENARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin