The Key To My Heart- James Potter

12

James şimdi ortak salonda Aquila'nın gelmesini bekliyordu. Bütün gün Timothy ile gitmişti. Onu çok özlemişti. Lily Evans ve arkadaşları aşağı indiğinde arkadaşlarıyla birlikte koltuklardan birinde oturuyordu. Lily James'i görünce kızardı, Marlene ona yaklaşmasını söyledi, diğer kızlar Alice ve Docas ise yaklaşmamasını. Ama Lily Evans Marlene'i dinledi ve James'in yanına oturdu ve James onun Aquila olduğunu düşündü.

"AQUILA-" Lily'nin yüzü düştü ama hemen kendini toparladı. James Lily'ye döndüğünde Aquila olduğunu düşünerek onu öpmeye hazırdı ama Lily'ydi. "Ah... merhaba Lily?"

"Merhaba James... şu anda boş musun?" James biraz rahatsız olurken Lily gergin görünüyordu. Büyük salonda Aquila'yı sonunda elde ettiğini açıkça belirttiğini sanıyordu ama sanırım yanılmıştı. Diğer Çapulcular da rahatsız olmaya başlamıştı ve bunun sona ermesini istiyorlardı. James Lily'den biraz daha uzaklaştığında portre kapısı açıldı ve Aquila Black ortaya çıktı. James onu gördüğünde gözleri parladı ve Lily onu görmeden ya da tepki vermeden önce ona doğru koşarak ayağa kalktı. Onu kıkırdamasına neden olan bir kucaklamanın içine sıkıştırdı.

James ona sarılmaya devam etti ve küçük bir çocuk sesiyle "James, sadece bir buçuk saattir yoktum" dedi.

"Bir buçuk saat çok uzun!" Ayrıldıklarında Lily sadece onlara baktı. Aquila Lily'nin orada oturduğunu görünce kaşlarını çattı. James onu koltuklara doğru yönlendirdi ve kucağına oturttu, kollarını beline doladı ve çenesini omzuna dayadı.

"Sonunda geldin, kardeşim! Etrafta dolanıp senin hakkında konuşmaktan vazgeçmiyordu." Aquila kardeşinin ne kadar sinirli göründüğüne bakarak kıkırdadı.

Arkadaşları olan biteni izlerken Lily orada öylece garip bir şekilde oturuyordu. Lily Çapulcuların onun hâlâ orada olduğunu fark etmediklerini fark etti ve ayağa kalkarak arkadaşlarının yanına döndü.

Çok geç olmadan Aquila uyumak için kendi yatakhanesine gitmek zorunda kaldı ve James bu duruma çok üzüldü. Oldukça yapışkandı ama Aquila aldırmıyordu, bir haftadır çıkıyor olsalar bile onu çok seviyordu. Sanki uzun zamandır çıkıyorlarmış gibi hissediyordu. James daha sonra Aquila'yı kendi yatağında uyumaya ikna etmeye çalıştı, Aquila da yenilgiyle başını salladı. James, diğer çapulcular arkasından gelirken onu yatakhanesine taşıdı.

" Canım, giyecek bir şeyim olmadığını biliyorsun değil mi?" James kıyafetlerini ve tişörtünü çıkarıp ona vermek üzere yürüyerek kabine giderken Aquila'ya gülümseyerek baktı. Aquila üstünü değiştirmek için banyolarına doğru yürürken gülümsedi.

"Onu gerçekten seviyorsun, değil mi?" James kendisine bakmakta olan Sirius'a döndü. James derin bir iç çekerek bir süre eline baktı ve yüzünde bir gülümseme belirdi. Sonra hâlâ meraklı bir ifadeyle kendisine bakan Sirius'a baktı.

"Seviyorum, gerçekten seviyorum"

Sonra Aquila dışarı çıktı ve James onu gördüğünde gülümsemesi büyüdü, eğer mümkünse ona bir kez daha aşık olmuştu. Aquila erkek arkadaşının yüzündeki hülyalı ifadeyi görünce kıkırdayarak ona doğru yürüdü. James sırıttı ve Aquila'yı kucağına oturtarak yüzünün kendisine dönük olmasını sağladı. Ona baktı, ne kadar güzel olduğuna, tüm özelliklerine hayranlıkla baktı. Sirius yüzünü buruşturdu ve iğrenç bir ses çıkardı ama Aquila ve James onu duymadı. James daha sonra onu öpmek için eğilirken kızın gri gümüş gözlerinden dudaklarına baktı. Onu tutkuyla öptü. Yavaş bir öpücüktü ama yavaş olduğu için ikisi de tadını çıkardı. James daha sonra dilini onun ağzına soktu ve her yerini keşfetti. James ağzını keşfetmeye devam ederken Aquila inledi. Daha sonra sert öpücükleri yavaşça çenesinden ve boynundan aşağıya doğru izlemeye başladı ve kızarıklıklar bıraktı.

"Ben hâlâ buradayım..." İkisi de Sirius'un sesini duydu ama bu onları sırıtmaya ve tekrar öpüşmeye itti, Sirius ve diğerlerini kızdırmak için inleme sesleri çıkararak öpüşmeye başladılar ama diğerleri Sirius kadar umursamadı.

"Lütfen! Kız kardeşimi henüz becerme!" Sirius kulaklarına kulaklık takıp yatağa uzanmadan önce böyle dedi.